
Özkan DİKMEN
GAZETECİLİK ZOR ZANAAT
GAZETECİLİK ZOR ZANAAT
Mesleklerin belki de en zoru. En vefasızı ve en cefalısı gazetecilik. Son zamanlarda mesleği dijital medya biraz olsun hafif görünüşlü yapsa da zorlukları inanılmaz derecede ağır.
Dışarıdan bakıldığında oldukça keyifli ve ‘havalı’ görünen mesleğimizde özellikle sahada çalışmak daha da zor. Küçük bölgelerde bu işi yapmak ise bu mesleğin zorluğunu bir kat daha artırıyor. Zaman zaman aşağılanan, zaman zaman şiddete maruz kalınan mesleğin esas zorluklarından birisi de hiç kuşkusun bir an önce elindeki bilgileri düzgün bir haber metnine dönüştürerek okuyucularına aktarmak.
Milyonlarca insanın bu bilgiler ışığında o bölgede olanlardan haberdar olmasını sağlamak aslında göründüğü kadar kolay değil. Bilgiye ulaşmanın zorluğunu neredeyse herkes bilir. Bunu bir de gazeteci olarak yapıyorsanız karşınızdakinin çekincelerini, sorumluluklarını da dikkate alarak o bilgisi adeta iğne deliğinden geçirerek almanız ve doğruluğuna da emin olmanız gerekiyor.
Özellikle hassas konularda haber yapmak ise gazeteciliğin en zor durumlarından birisidir. Kurduğunuz her cümle birilerine zarar verebilir veya birilerine haksız bir biçimde maddi veya manevi kazanç sağlayabilir. Bu bıçak sırtı durum tam da bizim mesleğimizin vazgeçilmez ve dikkat edilmesi gereken unsurlarından biridir.
Yoksa ‘ağaçlar çiçek açtı’ gibi basit ve çok kimseyi ilgilendirmeyen haberleri yapmak çok kolay. Gerçi son yıllarda sosyal medya ile birlikte elindeki cep telefonu ile herkes birer muhabir veya gazeteci oldu ama mesleğini büyük aşk ile yapanların sorumlulukları bir başkadır.
Dijital medya, bir başka değimle sosyal medya ciddi derecede bilgi kirliliğine de zemin hazırlamakta. Bu nedenle okuyucuların da her okuduklarını test etmeleri ve çapraz sorgulamaları gerekir. Yani burada aslında bir anlamda okuyucuya da görev düşüyor. Bilginin hangi kaynaktan geldiğini bilmek de çok önemli. Gazeteci genellikle doğrulatmadığı bilgiyi okuyucusuna sunmaz. Zaten havada kalan veya provokasyon kokan bilgiler belli ki gazeteciden çıkmaz.
Son günlerde gazeteciler bir de bu tip haberleri doğrulatmakla ve o haberlerin provokasyon olduğunu anlatmakla zamanlarını harcıyorlar.
Ben bunları neden yazdım?
Son günlerde öyle sorular geliyor ki, akla hayale gelmeyecek biçimde. Kulaktan dolma veya sosyal medyada doğrulatılmamış bilgilerle ‘siz gazetecisiniz bilirsiniz’ ön girişiyle gelen sorulardan yıldım. Azıcık araştırmak bize bu saçma soruların yöneltilmesini bir nebze olsun engelleyecektir.
Yazının başında dedik ya, gazetecilik zor zanaat. Gerçekten bunca zorluğun içinde bir de doğrulatılmamış saçma bilgilerle kelime çöplüğümüz doldu da taşıyor. Çok küçük bir örnek ile yazımı tamamlamak isterim.
Sahada daha aktif olduğumuz yıllarda Malkara-Kumbağ-Tekirdağ kavşağını bilmeyeniniz yoktur. Orasına ‘ölüm noktası’ ismini koyan bir kişi olarak burada ki bir kazaya gitmiştim. Bir kamyon 23 kişilik bir minibüsü resmen biçmiş, iki özel otoya çarpmış ve ortalık savaş alanı gibi. Yanılmıyorsan 2 vefat eden vatandaş ve 23 yaralı vardı. Olay yerine gittik gerekli bilgi ve dökümanları aldık hızla ajansa haberi geçtik. Akşama doğru da hastane ve emniyet mensuplarından farklı bir gelişme var mı diye sürekli irtibat kurduk. Gece iş bitip eve döndüğümde ise mahalledeki tanıdıklar o günkü kazada 17 kişinin öldüğünü ve 43 kişinin yaralandığını söylediler. Şaşkınlıkla baktım. Dedim ki o kadar değil. Bana ısrarla kendi dediğinin doğru olduğunu söyleyen komşuları şaşkınlıkla dinledim ve eve gittim.
İşte tam da bunu diyoruz. Olayı tüm detayları ile inceleyen bizler daha birkaç saat geçmeden farklı bilgileri vatandaştan duyuyor ve ikinci bir defa aynı olayı teyit etme ihtiyacı da duyuyoruz. Ne olur yormayın bizi.
Okunma Sayısı : 1845
