
Özkan DİKMEN
SIKINTILI GÜNLER
SIKINTILI GÜNLER
Biz de zaman zaman kendimizi kaptırıyor ve siyaset ve belediye hizmetleri ekseninde buluyoruz kendimizi. Sanki konuşulacak onca şey yokmuş gibi. Ticaretin sıkıştığı şu günlerde aslında geçim derdi ile boğuşan milyonlarca vatandaşın sorunlarına da el atmak gerek. En azından gündemde tutmakta fayda var.
Kent üzerinde oynanan oyunlar bir tarafa, esnafın ve tüccarın hali ortada. Nakit dönmediği sürece kalkınmanın da zor olacağı malum. Nakit dönmesi için ise üretimin bir an önce başlaması ve tarıma dayalı sanayinin de artması gerekmiyor mu?
Bulunduğumuz bölge tam da bunun için en uygun alanlardan birisi değil mi? Bankalar eliyle arazileri birer birer elinden çıkan çiftçimin neredeyse bir fidan ekecek toprağı bulamaz hale geldi. Bakın yıllardır söylenir ama kimse net bir rakam veremez. Trakya toprakları bilmem hangi şirket aldı, yok Katarlılar aldı, yok yabancılara satılıyor. Bankalar kredisini ödeyemeyen çiftçinin malına hemen el koyarak satışını yapıyor.
Bu yukarıda yazdıklarım gün içinde hepimizin aklından geçen, duyduklarımız, konuştuklarımız değil mi? Belediye iki sokağa yol yapmamış, bilmem nerede asfalt olmamış. Yok heykel niye yapılmış, yok benim yaptığım yer daha güzel. Bunlar gündemden çıkmalı ve insanların yarı aç olduğu gerçeği konuşulmalı. Başta hükümet kanadı olmak üzere yerel yönetimlerle birlikte el ele verip neler yapılabilir ona bakılmalı.
Bakanımız Berat Albayrak geldi. İş adamları ve iş kadınları ile buluştu. Önemli bir toplantı oldu. Anlaşılan o ki, bakan bey söylendiği gibi ‘torpille’ değil hak ederek bakan olmuş. Sokakta ne varsa her şeyden bilgisi var ve önlem alarak ilerliyorlar. Ülkenin Milli duruşunu ortaya koyarak çalışmalar yapıyorlar. Bunu görebildik. Ülkem adına sevindirici bir gelişme olarak bakabiliriz.
Sıkıntılı günleri geride bırakmanın bir yolu da yapılacak şeyleri başkasından beklememek. Eğer bir şeyler yapılacaksa önce kendimiz harekete geçmeliyiz. Her tarafından bereket fışkıran bu topraklarda ciddi adımlar atılarak kaybolan yıllarımızı kısa sürede geri alıp öne bile geçebiliriz. Yeter ki tüketim toplumu olup tembellikten kurtulalım.
En azından alışverişimi yerli esnaftan yapabiliriz. Tabi yerli esnafımız da günlük kazancını bir kişiden karşılaşacakmış gibi satışa yönelmesin. Kaliteli ve ucuz ürünü sunmasını becerebilsin. Kendi döngümüz içinde yapacağımız ticaretle hem kendimizi, hem de bölgemizi korumuş ve kollamış oluruz. Bu çerçevede insanlar da biraz da mutlu ve gülümseyerek bakarlar hayata.
Ne söylediğimiz ortada. Eskilerde olduğu gibi mahalle ilişkilerini güçlendirerek, komşulukları geliştirdiğimizde göreceksiniz ki, elimizdeki telefondan başımızı kaldırmış ve karşılıklı ciddi sohbetlerle ülkemiz adına bir şeyler yapmaya başlamışızdır.
Bu arada yerel gazetelerimizi de abone olmayı ve reklam vermeyi de ihmal etmeyin. Bugün değilse yarın mutlaka gazete ve gazeteciler size lazım olacaktır. Derdinizi olmasa bile sevincinizi paylaşmak için yerel gazetelere destek olun ki, yandaş diye suçladığınız gazeteler de gerçek gazeteciliğini yapsın.
Okunma Sayısı : 1282
