Dyt. Emine GÖRÜCÜ
YENİ ORGANINIZIN FARKINDA MISINIZ?
YENİ ORGANINIZIN FARKINDA MISINIZ?
Varlığını henüz fark ettiğimiz kalbimiz, akciğerimiz, böbreğimiz, beyin veya dalağımız gibi “yeni organımız” var.Bu yeni organın adı “barsak mikrobiyotası”.
Barsak mikrobiyotası nedir?
İnsan vücudunda 100 trilyon hücre bulunduğu tahmin ediliyor; bundan 10 misli fazla miktarda mikrop da vücudun deri, ağız, vajina, barsaklar gibi çeşitli bölgelerinde yerleşmiş bulunuyor.
Bu mikroplar bulundukları yerlere göre daha önceden o bölgenin “florası” olarak adlandırıldı; flora yerine şimdi “mikrobiyota” yani altıncı organımızın adı kullanılıyor.
“Barsak mikrobiyotası” dendiği zaman barsaklarımızda yaşayan tüm mikropları içine alıyor ve artık bir organ olarak kabul ediliyor.
Bu organ anne karnındayken henüz sahip olmadığımız, doğum ve yaşamla edindiğimiz bir organ olma özelliğini taşıyor. Şöyle ki;bebek anne karnında steril bir ortamda gelişir ve ilk mikropları dünyaya gelirken annenin doğum kanalından, vajinasından, derisinden, memesinden ve soluduğu havadan alır. Son dönemde kadın doğum uzmanlarının anneleri normal doğuma yönlendirmelerinin en önemli etkeni budur.
Barsak mikrobiyatasının gelişim süreci doğumla birlikte başlayarak anne sütüyle birlikte bebekte doğumdan üçüncü günden itibaren ‘bifidobakter’ yapısı oluşmaktadır. Bundan sonraki evre de ise çocuk 3 yaşına gelene değin devam etmekte ve yetişkin birey olgunluğuna erişmektedir. Kanserden damar sertliğine, obeziteden diyabete ve alerjilere kadar sayısız hastalığın ortaya çıkmasında rolü vardır.
Barsak mikrobiyotası, diyette bulunan ögelere geçici veya sürekli olarak alışkanlık kazanır.
Prebiyotik ve probiyotiklerin barsak mikrobiyotasına olumlu etkileri vardır.
Faydalı mikroplar için besin vazifesi gören prebiyotikler, bu mikropların üremeleri ve aktivitelerini artırarak bağırsak mikrobiyotasının fonksiyonlarının daha iyi olmasını sağlarlar.
Yoğurt, kefir gibi fermente yiyeceklerde bulunan probiyotikler de bağırsak mikrobiyotasının dengesini, bütünlüğünü ve çeşitliliğini sürdürmesini sağlarlar.
Bağırsak mikrobiyotası varlığını yeni keşfettiğimiz, hastalıklardan uzak yaşayabilmemiz için çok önemli olan bir organımız.
Kanser, kalp krizi, astım, obezite, hipertansiyon, depresyon bağırsak mikrobiyotası ile ilişkilendirilen hastalıklardan sadece bazıları.
Dengeli beslenme ve sağlık ilişkisini asla unutmamalı, geç farkedilen bu organın kıymetini bilmemiz gerektiğini düşünüyorum. Sonradan kazanılan bozulmuş ve dayatılmış beslenme alışkanlıklarını bir kenara bırakıp, yaşam şeklinizi destekleyen beslenme düzenine geçmek en doğru yaklaşım olacaktır. Sağlık ve sevgiyle kalın…
Okunma Sayısı : 1377
Dyt. Emine GÖRÜCÜ Diğer Yazıları
- KIŞ MEVSİMİ VE KİLO İLİŞKİSİ
- Bebek ve Çocuklarda Bitkisel Desteklerin Kullanımı İle İlgili Doğru ve Yanlışlar
- DİZ KİREÇLENMESİ VE SAĞLIK İLİŞKİSİ
- DEMİR EKSİKLİĞİNDE NASIL BESLENMELİYİZ?
- SAĞLIĞIN ŞEREFİNE!
- NASIL SAĞLIKLI BESLENİRİM? AMACIM NE OLMALI?
- KRONİK BÖBREK YETMEZLİĞİ VE BESLENME
- DİYABET ve BESLENME
- HASTALIKLARDA BESLENME SERİSİ-4
- HASTALIKLARDA BESLENME SERİSİ-2