Dyt. Emine GÖRÜCÜ
KRONİK BÖBREK YETMEZLİĞİ VE BESLENME


KRONİK BÖBREK YETMEZLİĞİ VE BESLENME



Kronik böbrek yetmezliği; nefrit, diyabet, hipertansiyon, taş, tıkanma, tümör gibi hastalıklar nedeniyle ortaya çıkan önemli bir sağlık sorunu. Ülkemizde yaklaşık 30.000 diyalize bağımlı kronik böbrek yetmezliği hastası olduğu biliniyor. Diyaliz, tıbbi tedavi ve beslenme kronik böbrek yetmezliğinin tedavi esaslarını oluşturur.


Biraz hastalıktan bahsedeyim. Ama asıl konumuz bu hastalıkta beslenme şeklidir. Kronik böbrek hastalıkları, böbrekte önemli hasarlara yol açarak böbreklerin görevini yapamaz hale gelmesine neden olurlar. Vücuttan atıkların atılması görevi yapan böbrekler görevlerini yerine getiremeyince,  kanda üre ve kreatin gibi maddeler yükselir. Kronik böbrek yetmezliği bazı hastalarda çok yavaş ilerlerken, bazı hastalarda çok hızlı ilerler ve böbrekler kanı temizleme görevini yerine getirmez. Kandaki elektrolitlerin dengesi bozulur. Özellikle kanda potasyum çok yükselir. Bu aşamada diyaliz veya böbrek nakli gerekebilir.


Kronik böbrek yetmezliğinin nedenleri;


-          Glomerulonefrit ( böbrek iltihapları)

-          Doğumsal bazı böbrek hastalıkları

-          Enfeksiyonlar

-          Toksik maddeler

-          Diyabete bağlı gelişen böbrek bozuklukları (diyabetik nefropati)

-          İdrar yollarındaki tıkanmalar



Beslenme Tedavisi;Kronik böbrek yetmezliğinin tedavisinde beslenme yani diyet en önemli unsurlardan biridir. Beslenme tedavisi böbrek yetmezliğinin ilerlemesini yavaşlatabilir.

 Gelin beslenme tedavisinde önemli olan besin gruplarını ve unsurları tek tek ele alalım ki konumuz daha anlaşılır olsun:


Enerji İhtiyacının karşılanması; Yeterli enerji alımı organların-dokuların çalışmasında ve sağlığın sürdürebilmesinde büyük önem taşır. Vücudumuz için gerekli olan enerji yediğimiz besinlerle sağlarız. Eğer gereksinimimiz olan enerjiyi diyetimizle alamazsak; vücudumuz enerji gereksinimi sağlamak için kendi yapısında bulunan proteinleri kullanır. Buna bağlı olarak zayıflama, halsizlik, kan proteinlerinde azalma ve enerji alımı yetersizliğinde ortaya çıkan  malnütrisyon dediğimiz olay  gelişir.Sağlıklı bireylerde olduğu gibi kronik böbrek yetmezliği olan bireylerde de en önemli enerji kaynağı karbonhidratlar ve yağlardır. Tam da yeri gelmişken vurgulamak isterim ki ‘’diyet yapıyorum,ekmek,pilav,makarna ve yağ hiç yemiyorum.’’ Cümlesinin yanlışlığı ortaya çıkmaktadır.


Karbonhidratlar; Günlük enerjimizin %55-60’ ını sağlamalıdır. Karbonhidrat içeriği yüksek olan besinler; ekmek, tahıllar, nişasta, şeker, bal, reçel ve benzerleridir. Ekmek ve tahıllar karbonhidrat içeriklerinin yanı sıra bir miktarda protein içerirler. Şeker, bal, reçel, nişasta saf karbonhidrat kaynaklarıdır. Diyetisyeninizin size önerdiği miktarlarda başlıca enerji kaynağı olan bu besinlere diyetimizde yer vermeliyiz.


Yağlar ise enerjinin %25-30’unu sağlamalıdır. Unutmayalım ki 1 gr yağ 9 kalori içerir. Yağlar besinlerin yapısında bulunan görünmez yağlarla ve yiyeceklere dışarıdan eklediğimiz yağlarla vücuda alınır. Fazla alımı şişmanlığa yol açabileceği gibi kan yağlarının ve kolestrol düzeyinin artışına da neden olabilir. Kronik böbrek yetmezliği olan bireylerde kan kolestrol düzeyinin yüksek olması böbrek hasarını hızlandırdığı için istenmez. Yağ türü olarak; zeytinyağı- fındık yağı ve ayçiçek/mısır özü/soya yağı gibi sıvı yağları tercih etmeniz önemlidir.


Protein; kas ve doku yapımı, savunma sistemi için gereklidir. Hayvansal kaynaklı olanlar; yumurta, et, süt, yoğurt, peynirdir. Bitkisel kaynaklı olanları ise sebzeler, tahıllar, kuru baklagillerdir.

Hayvansal kaynaklı proteinler, bitkisel kaynaklı olanlara kıyasla vücutta daha iyi kullanılırlar.

Kronik böbrek hastalarının en çok dikkat etmesi gereken kısım işte bu noktadır  yani protein alım miktarları. Kronik böbrek yetmezliğinde; böbrek fonksiyonlarına göre diyetle protein alımı kısıtlanabilir. Protein kısıtlaması olduğunda, diyetle alınan proteinin özellikle vücutta kullanılabilirliği yüksek hayvansal kaynaklı olanlardan sağlanmasına özen gösterilmelidir. Kronik Böbrek hastalarında sık rastladığım şey , internetten vb yerlerden okuyup kendi kafalarına göre günlük protein alımı ile oynamalarıdır.Ambiyane bir söylem olacak ama bunu vurgulamak gerekir ki;

‘’Yani kafanıza göre diyetisyeninizin tavsiyesi dışında önerilen proteinin altında  alım yapmanız oldukça yanlıştır. Böbrek hasarınızı hızlandırıp,  malnütrisyona girmenize  neden olabilirsiniz.’’

Kronik böbrek yetmezliği olan hastalar, gereksinimleri olan proteini nasıl almaları gerektiğini ve yeterli tüketip tüketmediklerini diyetisyenlerine danışarak öğrenmelidirler.


Sodyum; böbrek yetmezliği ve hipertansiyon arasında yakın bir ilişki söz konusudur. Böbrekler kan sodyum düzeyinin düzenlenmesinde önemli görevi olan organlardır. Böbrek yetmezliğinde vücutta sodyum birikir. Hepimizin bildiği gibi aşırı sodyum ( tuz) hipertansiyona, su birikimine ve kalp yetmezliğine yol açar. Bu nedenle diyetle sodyum alımının sınırlandırılması gerekebilir. Sodyumun en önemli kaynağı sofra tuzudur.

Sodyum açısından zengin besinler zeytin, turşu, salamura, konserveler, sucuk, salam, sosis, pastırma gibi işlenmiş et ürünleri, krakerlerdir.

Sodyum alımını azaltmak için; yemekler mümkün olduğunca az tuzlu pişirilmeli, sofrada tuz ekleme alışkanlığından vazgeçilmeli, sodyum içeriği yüksek besinlerden kaçınılmalıdır.

‘Doktor veya diyetisyene danışmadan diyet tuz kullanılmamalıdır.’

Tuz kısıtlaması olan hastalar yemeklerde lezzet arttırmak için baharat kullanabilirler.



Potasyum; kas ve kalp çalışmasında önemli görevi olan bir mineraldir. Kanda potasyum değerinin çok fazla yükselmesi veya çok fazla düşmesi çok tehlikelidir. Böbrek yetersizliğinin ileri dönemlerinde kan potasyum düzeyi çok yükselir. Kan potasyum düzeyi dikkatli izlenmeli ve diyetin potasyum düzeyi buna göre ayarlanmalıdır. Potasyum bakımından zengin besinler ise; kuru yemişler, kuru baklagiller, kurutulmuş meyve ve sebzeler, patates, havuç, mantar, ıspanak, maydanoz gibi koyu yeşil sebzeler, tahin-pekmez, muz ve kavundur.


Sıvı; su, ıhlamur, meşrubat, çorba, süt vb. tüm sıvıları kapsamaktadır. Genelde böbrek yetmezliğinin ilk aşamalarında sıvı sınırlamasına gerek yoktur. Ancak son dönemlerde; bazı hastalarda idrar miktarı iyice azalır. Alınan fazla sıvının vücutta tutulması sonucunda ödem, nefes darlığı, hipertansiyon ve kalp yetmezliği gibi sorunlar gelişebilir. Böyle hastalar bir önceki idrar çıkışına göre sıvı almaları gerekir.


Vitamin-mineraller; gereksinimiz besin çeşitliliği ile sağlanabilmektedir. Kronik böbrek yetmezliğinde diyet sınırlandırıldığında vitamin ve mineraller yetersiz alınabilir.  Bu durumdaki hastalara D vitamini ilaçları verilebilir.

Sadece doktorunuzun önerdiği vitamin-mineral ilaçlarının ve belirtildiği dozlarda kullanılması doğrudur.

Yanlış beslenme hastalıklara kapı açarken, doğru beslenme sağlıkla ve uzun bir hayat yaşamanızı sağlar…..

Sağlıkla ve sevgiyle kalın…

Yayınlanma Tarihi : 2017-11-30 12:49:25
Okunma Sayısı : 3212
kiremitçiler

Dyt. Emine GÖRÜCÜ Diğer Yazıları