Özkan DİKMEN
SORMAZSAK ESARET GELİR
Aslında bu haftaki yazımı zamlarla ilgili yazacaktım. Özellikle akaryakıt zamları ile ilgili ancak şu anki fiyat yazı bitene kadar artacağı için vazgeçtim. Genel olarak şöyle üzerinden geçelim ve geçim dertlerinin ne kadar zor şartlara dayandığına bakalım.
Daha iki ay önceki fiyatlarla günümüz fiyatlarınız karşılaştırmayacağım. Sadece birçok kişinin sokakta konuştuğu şeyleri aktarayım.
Petrol, bilirsiniz varil hesapları ile alınıyor. Yani varili bilmem kaç dolar deniyor. Buradan yola çıkaran çok basit bir ekonomik tespit yapalım. Ben öyle ekonomist falan da değilim. Sadece geçinmeye çalışan bir esnaf, bir gazeteci veya bir vatandaş olarak sorum şu:
Varil fiyatlarında petrole zam gelmiyorken, hatta varil fiyatlarında zaman zaman belli indirimler oluyorken. Ben mazotu, sen benzini, diğer arkadaş gazı istasyondan neden her gün farklı zamlarla alıyor. Biri bana bunu açıklayabilir mi?
Sormuyoruz, sorgulamıyoruz. Korku egemen olmuş toplumlar sorgulamalarını vazgeçtiklerinde esaret altına girerler. Ben Atatürk’ün çizdiği yolda kimsenin ve hiçbir egemen gücün esareti altına girmek istemiyorum. Bu nedenle zaman zaman yaptığımız gibi sorguluyor ve soruyoruz. Neden varil fiyatları artmazken akaryakıt fiyatları sürekli artıyor?
Alkol ve sigaraya neden sürekli zam geliyor. Doğalgaz ve elektrik gibi hayati ihtiyaçlardan birisi olan tüketim ürünlerine neden sürekli zam geliyor.
Bakın marketteki peynirin, yağın, sütün neden zamlandığını sormuyorum. Çünkü onların zam için temel dayanakları belli. Ben o temel dayanakların döviz o kadar yükselmemişken nasıl her geçen gün arttığını soruyorum. Sormaya da devam edeceğim.
Çarşıdaki esnaf batmak üzere demiyorum. Herkes uzatmaları oynuyor ve battı. Millet günü kurtarmanın peşine düştü. Gelecek kaygısı ortadan kalktı. Artık gelecek diye bir şey kalmadı. O nedenle kaygısı da yok artık.
Ha bu arada özellikle sosyal medyada iki farklı kutuptan da milleti birbirine karşı çatışmaya sürükleyecek yazılar ve görseller de çıkıyor. Bunlara karşı çok dikkat etmeyi ve provokasyona gelmemeliyiz. Soracağımız soruları da düşüncelerimizi de yasal çerçeve içinde insani vasıflarımızın ön planda olduğu bir şekilde yapmalıyız. Aksi takdirde yine kendimiz zarar görürüz. Trol dedikleri mevzulara dikkat etmeli. Kimsenin oyununa gelmemeliyiz. Yaşanacak en küçük olaylar bile bizleri farklı bir duruma sokabilir.
Daha yanı başımızda Ukrayna’da savaş felaketi gözümüzün önündeyken kimsenin gazına gelmeyelim. Ben her zamanki gibi umudumu kaybetmeyenler arasında yerimi alıyorum. Gelecek günlerin ülkemiz için güzel olacağı ve iyi şeyler olacağı umudunu hep taşıyorum. Geçmişte de bu tür ekonomik sıkıntıları bu memleket çok yaşadı. İktidar kim olursa olsun mutlaka bir çözüm bulunacak ve bu ülkenin insanları hak ettiği değeri görecektir. Ama bugün, ama yarın…
Okunma Sayısı : 807