Dyt. Emine GÖRÜCÜ
PREBİYOTİK ve PROBİYOTİKLERİN MİKROBİYATA ÜZERİNDEN OBEZİTE TEDAVİSİNE ETKİSİ


PREBİYOTİK ve PROBİYOTİKLERİN MİKROBİYATA

ÜZERİNDEN OBEZİTE TEDAVİSİNE ETKİSİ

 

Obezite son yıllarda dramatik olarak artmış, gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde tehlikeli- artan seviyelere ulaşmıştır. Rakamlar her geçen yıl erişkinlerde ikiye,çocuklarda ise üçe katlanmaktadır. Obezite başta insülin direncine bağlı diyabet olmak üzere kardiyovasküler hastalıklar, inme, kanser,astım, obstrüktif uyku apne sendromu, osteoartrit, safrakesesi hastalıkları ve yağlı karaciğer hastalıkları ile yakından ilişkilidir.


            Bu nedenlerle obezite epidemisi halk sağlığı ve ekonomi üzerinde ciddi bir sorun oluşturmaktadır. Obezite etyolojisinde genetik faktörler ve yüksek enerji içerikli diyet, sedanter (hareketsiz) yaşam gibi çevresel faktörler yer alıyor.


Obezitenin temel sebebi diyette enerji alımının artması ve sedanter yaşama bağlı enerji sarfının azalması ile ortaya çıkan pozitif enerji dengesidir. Genetik altyapı, kişiler arasındaki enerji harcama ve depolama kapasitesi arasındaki farklılıkları belirlemektedir. Kayıtlı  verilere göre obezitedeki artış tamamen genetik yapı ve diyet değişiklikleri ile açıklanamaz.


Barsak mikrobiyatasının enerji dengesi üzerinde rol oynayarak obezitenin ortaya çıkmasına yol açtığına dair kanıtlar hızla artıyor. İnsan, %10 insan ve %90 mikrobiyal hücrelerin birleşiminden oluşan bir süperorganizmadır. İnsan ve mikrobiyal genomlar (hologenom) zaman içerinde beraber gelişmiş, metabolizmaları ve varlıklarını sürdürebilme özellikleri ayrılamaz şekilde birbirlerine karışmıştır. Bakteriler, virüsler ve bazı tek hücreli ökaryotların oluşturduğu mikroorganizmaların bir arada toplanması ile mikrobiyata yani yeni organımız meydana gelir.


 İnsan hücrelerinin %90’ının mikroorganizmalardan oluştuğu kabul edilirse, mobil bir kolonik petri kabı içerisinde seyehat eden yolcu gibi göründüğümüz söylenebilir.


Son yıllarda toplanan kanıtlar göstermiştir ki barsak mikrobiyatası obezitenin, obezite ile ilişkili inflamasyon ve kardiyometabolik komplikasyonların ortaya çıkmasında önemli rol oynamaktadır.


Barsak mikrobiyatasının daha iyi anlaşılması ile antibiyotik,prebiyotik ve probiyotikleri içeren tedavi yaklaşımlarının obezite, diyabet ve ilişkili hastalıklar için yeni tedavi seçeneği olabileceği düşünülmektedir.  


Araştırmacılar obez ve fazla kilolu hastalarda oligofruktoz desteğinin kilo ve açlık üzerine etkisini araştırmış, on iki haftalık tedavi sonunda hastalarda kilo kaybı, kalori alımında azalma ve glukoz toleransında artma gözlemişler.


Tedavi açısından bu erken bulgular değerli olmasına rağmen hiçbir tedavi obeziteye kür olacak kadar barsak mikrobiyatasını değiştirememiştir. Probiyotik, prebiyotik ve simbiyotiklerin fazla enerji alımını, endotoksemiyi (bakterilerin parçalanarak oluşturdukları toksik maddeler), yağ depolanmasını azaltıp, doygunluk ve enerji harcanmasını artırarak obezite riskini azaltacak potansiyele sahip olduğu düşünülmektedir. Ancak bu konuda yapılacak uzun ve kanıta dayalı bilimsel çalışmalara ihtiyaç duyulmaktadır. Sevgi ve sağlıkla kalın.


Yayınlanma Tarihi : 2018-05-25 13:39:05
Okunma Sayısı : 1290
kiremitçiler

Dyt. Emine GÖRÜCÜ Diğer Yazıları