Özkan DİKMEN
ELEŞTİRİ EN KOLAYI

Çevremize baktığımızda ne görüyoruz. Sürekli hayatından ve yaşam tarzından şikayetçi, bulunduğu alanı beğenmeyen, hiçbir şeyden memnun olmayan bir sürü insan. Bunların çoğu da arkadaşımız dostumuz.

Geldiğimiz şartlar hiç de iç açıcı değil. Bunu öncelikle kabul edelim. Ancak şikayet etmek yerine önce kendimize bir ‘enerji’ yüklemesi yapsak ve ‘ne yapabiliriz” konusunda biraz kafa yorsak daha doğru bir yaklaşım olabilir düşüncesindeyim. Sürekli şikayet ettikçe olumsuzluklarla daha çok boğuştuğumuzun farkına varmamız gerek.

Öncelikle ‘şükür’ dilerek başladığımız nefes alıp vermeye, ‘bugün ne yapabilirim’ ile devam eder isek bakın hayat daha da güzel olacak. Sürekli şikayet ettiğimiz ekonomik şartların aslında biraz da sebebi biz değil miyiz?

Alıştırıldığımız tüketim çılgınlığı sonunda her aldığımızı sanki gerçekten çok ihtiyacımız varmış gibi kovalamak ve sonunda fiyatı ne olursa olsun almak bizlerin kusuru değil mi? Ya da bizlere dayatılan tüketim çılgınlığının bir parçası değil mi?

Ülkemiz için bir tehdit olduğunda ancak bir araya gelebildiğimiz ve birlikte hareket ettiğimiz bu günlerde bu aşırı fiyat artışları da ülkemiz için bir tehdit değil mi?

Tamam, aşırı bir fiyat politikası oldu ve hiç beklenmeyen şekilde fiyatlar arttı. Zaruri ihtiyaçlarımızı üç katına, beş katına hatta on katı fiyatına almak zorunda kalıyoruz.

Ancak son üç dört aydır dolar ve Euro yerinde sayarken özellikle patronu yabancı olan, yani yabancı sermayenin elinde olan büyük marketlerin sabah akşam FİYAT GÜNCELLEMESİ                 de neyin nesi. Buna isyan ediyoruz, ancak itiraz etmiyoruz. Biz de bir kusur yok mu?

Temel gıda maddelerimizden peynir, zeytin üç ay önce farklı şimdi ise çok daha farklı fiyatlarda olduğunu biliyorsunuz. Peki, bu süre içinde bu ürünlerin üretiminden tezgâha gelmesine kadar olan kısımda hangi temel gidere zam geldi. Yani mazot fiyatı artmadı, işçi fiyatı artmadı, süt fiyatı artmadı. Bunu bana göre tek bir nedeni var. Ülkemize karşı yürütülen farklı bir kötü senaryonun ürünüdür.

Yani demem o ki, yukarıda verdiğim örneklerle bizleri her gün kaotik ortama sürüklemek isteyen gizli ellerin esiri olmayalım. Aklımız var biraz analitik düşünelim. Ayrıntıları düşünelim. Bir şey olurken kime yarıyor, kime zarar veriyor ona bakalım. Aksi takdirde iktidardaki siyasi anlayış kim olursa olsun ona yüklenmek en kolayı.

Birlik olmak, birlikte hareket etmek, ülkemizin yararına birlikte çabalamak bizleri daha da ileriye, daha da ferah günlere taşıyacaktır. Bunu biliyorum. Yeter ki birlikte hareket etmekten çekinmeyelim.

Birbirimizi kıskanmak yerine destek olalım. Göreve ve statü olarak yukarılara çıkmış insanın kimseye zararı olmaz. Ayağından tutup aşağı çekmeye çalışmanın bir manası yok.

Unutmayalım bizim bizden başka dostumuz yok.

Ha bu arada gazetemiz merkezini yeni ofisimize taşıdık. Güzel keyifli bir ortam oldu. Dostlarımızı bekleriz. Yaşar Konak iş merkezindeyiz. Sağlıkla kalın…

Yayınlanma Tarihi : 2022-12-2 13:24:11
Okunma Sayısı : 927
sugar chef

Özkan DİKMEN Diğer Yazıları