Özkan DİKMEN
NORMALLEŞMEK Mİ?
Nerede normalleştik çok merak ediyorum? Tamam iyice bunaldık ama suçu başkalarında arayarak bu pandemiden kurtulamayız, biliyorsunuz değil mi?
Sokağa çıkanlar sokakta insanların çok olduğundan şikayetçi. Lokantaya gidenler lokantada insanların çok olduğundan şikayetçi. Herkes şikayetçi. E sonra. Sonrası yok. Her geçen gün vaka sayısı yine artıyor. Artmaya da devam edecek.
Biz ancak milli sınırlarımıza bir tehdit olduğunda gerçek anlamda birlik oluyoruz. Diğer türlü ülkemizin içinde bulunduğu durumlarda ise sadece sosyal medya da birlik içindeyiz. Yanılıyoruz, yanıltıyoruz ve yanıltmaya da devam ediyoruz. Kusurlarımızı bile bile her birini yapmaya devam ediyoruz. Çok değil küçücük sorumluluk almak bile bizi önemli ölçüde bazı belalardan koruyacaktır bunun farkında değiliz. Ya da farkında değilmişiz gibi yapıyoruz.
Geçtiğimiz hafta İstanbul Dolmabahçe Çalışma Ofisi’nde Dijital Dünya Çalıştayı’na katıldım. Özellikle son bir yılda bu pandemi nedeniyle dijital dünyanın ne kadar önemli olduğuna ve her zamankinden daha fazla büyüdüğüne bizzat şahit oldum.
Dijital dünyada yerini almış önemli aktörlerin önemli isimleri panalist olarak katılım sağladılar ve özellikle ülke olarak dijital dünyanın neresinde olduğumuzun çok güzel fotoğrafını çıkardılar. Bu platformda korkulacak bir durum yok. Dijital dünyada yerini almış önemli dünya ülkeleri ile neredeyse kafa kafaya çarpışıyoruz. Bu süre içinde önemli adımlar attığımızı da söyleyebilirim. Dijitalde de yerli ve milli vurgusu öne çıktı. Yerli yazılımlar ve bunların kullanıldığı ülkeler çok iyi analiz edilmiş ve bu kapsamda nasıl bir çalışma içinde olduğumuzu da gösteriyor.
Bir zamanlar ABD’nin Western filmleri ile yaptığı ve daha sonra Rambo serileri ile devam ettiği tanıtım ve güç gösterisi filmlerle beyin yıkayarak kendini dünya ülkesi olarak göstermesini örnekleyebiliriz. Bizim de dijitay platformda böyle bir rol üstlendiğimizi ve doğudan batıya birçok ülkede Türk dizilerinin Türkçe izlendiğini görebiliyoruz. En azından bize sunulan raporlarda bu durum açıkça görülüyor.
Yani anlatmak istediğim aslında dış politikada bu platformda yaptığımız çalışmalar umut verici olarak görülse de içeride birbirimizi yemeye devam ediyoruz, birbirimizi suçlamaya devam ediyoruz ve bu hiç de hoş bir durum değil. Yaşadığı bunca şeye rağmen ülkesini terk etmeyen ender milletlerden birisiyiz. Hiçbir ülkeye Türk mülteci olarak gidemeyiz. Atatürk’ün ve silah arkadaşlarının bizlere bıraktığı bu güzelim ülkeyi kimseye bırakamayız. O zaman yaşadığımız ülkeyi ve şehrimizi en iyi hale getirmek ve daha yaşanabilir bir çevre için sorumluluklarımızı bilerek önce kendimizden başlamalıyız.
Kendimden örnek verecek olursam. İstisna olmama rağmen işim yoksa kısıtlı günlerde dışarı çıkmıyor ve evimde oturuyorum. Tamam zor günler ve dört duvar arasında günlerce hatta haftalarca beklemek psikolojik açıdan çok zorlayıcı ama Atalarımızın bu memleketi nasıl kurtardıklarını hatırlarsak bizim yaşadığımız zorlukların çok da önemi olmasa gerek.
Sağlıklı günler dilerim.
Okunma Sayısı : 1226