Dyt. Emine GÖRÜCÜ
MİGREN ATAKLARI VE BESLENME


MİGREN ATAKLARI VE BESLENME

 

 

Migren binlerce yıldan beri bilinen bir hastalık olup,  nörolojik, gastrointestinal ve otonom değişikliklerin çeşitli kombinasyonlarda eşlik ettiği birincil, epizodik (ara-sıra görülen)  bir baş ağrısı şeklinde tanımlanmaktadır..

 

Çocuklar ve gençler başta olmak üzere migren tipi baş ağrısı çeken herkeste ağrıyı tetikleyicileri tespit etmek için yapılan araştırmalarda, beslenme durumu ve besinlerin etkisinin önemli bir yer tuttuğu bildirilmiş, açlık, alkol, çikolata ve peynirin ise en sık bildirilen tetikleyiciler arasında yer almış. Gençlerde alkol alımına başlanması bugünün ergen hastalarında tekrarlayan baş ağrısında önemli bir potansiyel neden olarak da gösterilmiş.

 

Baş ağrısını tetiklediği öne sürülen besinlerin içerisindeki başlıca kimyasallar;

  • MSG (çin tuzu-özellikle cips ve hazır işlenmiş gıdalarda)
  • Tatlandırıcılar özellikle aspartamın fazla tüketimi
  •  nitrat, nitrit (sucuk, salam, sosis,pastırma vb.)
  • Tiramin (özellikle sert ve çedar peynir çeşitlerinde)
  • feniletilamin (çikolatada)
  •  histamin  (kırmızı şarap ve birada ) içeren diğer aminlerdir.
  •  

Baş ağrısını tetikleyen diğer faktörler;

  • Stres
  • uyku düzeni bozukluğu (fazla ya da az uyumak)
  • yaşam düzeninin bozulması (hafta sonu vb)
  • hareketli( titreyen-yanıp sönen) ışığa maruziyet (tv, telefon, pc,sinema vb.)
  • yüksek sese maruziyet
  • gece kullanılan beyaz ışık aydınlatmaları
  • açlık
  • kuvvetli kokular (benzin, parfüm vb.)
  • doğum kontrol ilaçları
  • ergenlik ve kadınlarda menstruasyon (adet) dönemlerindeki aşırı hormonal değişimler gösterilmiştir.
  •  

Her bireyin başağrısı tetikleyici faktörleri farklılık gösterdiğinden, uzmanlar migren tedavisine başlamadan önce tetikleyici sebebin bulunabilmesi için 1 aylık bir kayıt defteri oluşturulmasını istemektedirler. Bu kayıt defterine bireylerin

 

  1. yatış saatiniz ve kaç saat uyuduğunuz,
  2. Gün içinde yediğiniz, içtiğiniz her şey ve miktarları,
  3. Hangi saatlerde  bilgisayar kullandığnız, televizyon izlediğiniz,telefon ile oynadığınız,
  4. hangi saatlerde baş ağrınızın nüksettiği gibi bilgileri kaydetmeleri isteniyor.
  5.  

Migren hastalarının yaklaşık %25’i migreni önlemenin gerekli olduğunu düşünseler de önleyici ilaç tedavisi bu hastaların az bir kısmı tarafından kullanıldığı tespit edilmiş. Migrenin farmakolojik (ilaç) tedavisi akut (atağı sonlandırıcı) ya da önleyici (atağı önleyici) olabilir, bu uzmanınızın size uygun gördüğü tedavi şekline göre değişebilir. Ancak uzmanlar bilinçsizce ya da her atakta alınan ağrı kesicilerin bir sonraki atağa daha duyarlı olmanıza neden olduğunu vurguluyorlar. Migren atakları olan bireylerin magnezyum seviyelerine baktırıp, gereksinimi kadar suplement olarak kullanması da öneriler arasında yer alıyor.

 

Yaşam tarzı, besin tercihleri, bireylerin özel durumları ve kronik hastalıkların pek çoğuyla ilişkili olan migrenin tedavisinde yeni yaklaşımlar hala geliştirilmeye çalışılıyor. Migren tetikleyicisi olarak belirtilen çevresel ve bireysel faktörler içerisinde beslenme düzeninin önemli bir yer kapladığı kaçınılmaz gerçektir.

 

Beslenme tedavisiyle ilişkili olarak migrenli bireylerin öncelikle beslenme günlüğü tutmaları ve atak geçirilen zamanlarda tüketilmiş olan besinlere dikkat etmeleri önemli bir başlangıçtır. Bu şekilde besinlerin bireysel olarak nasıl etkili olabileceğinin anlaşılması, tedavide yer alıp almayacağının belirlenmesi ve atak sıklığının azaltılmasına yönelik uygun bir beslenme planının oluşturulmasında biz diyetisyenlere yol gösterici olabilir. Hasta bireylerin tüm etkenleri göz önünde bulundurarak gerekli tedavi yöntemini uygulaması, daha kaliteli bir yaşam sürdü- rülebilmesi için önemlidir. Migreni önlemede ve ilerleyişini geciktirmede uygulanabilecek yaşam tarzı ve davranış değişikliklerine dikkat etmekte fayda vardır. Yapılabilecek başlıca değişiklikler uyku düzenine dikkat edilmesi, rahatlama ve nefes egzersizleri yapılması, önerilen beslenme planı ve düzenine uyulması, günlük sıvı alımının yeterli düzeyle olmasının sağlanması, sosyal hayattan uzaklaşılmaması vs. şeklinde sıralanabilir.

Sevgi ve sağlıkla kalın…


Yayınlanma Tarihi : 2018-09-19 18:53:45
Okunma Sayısı : 1600
reklam yan

Dyt. Emine GÖRÜCÜ Diğer Yazıları