Özkan DİKMEN
MALUMUN İLANI (MI)
Kısa ve sert bir seçim dönemi geçirdik. 14 Mayıs’ta vekilliklerle ilgili sonuç alınırkenCumhurbaşkanlığı 28 Mayıs’a kalmıştı. Kılıçdaroğlu ve Erdoğan bu süre içinde son kozlarını ortaya koydular. İpi göğüsleyen her zamanki gibi Erdoğan oldu. Oyların yüzde 52’den fazlasını alarak yeniden Cumhurbaşkanı oldu.
İYİ Parti lideri Meral Akşener ‘kazanalım ama kazanacak adayla kazanalım’ derken belli ki bir şeyler biliyordu. Belli ki Kemal Kılıçdaroğlu’nun çok iyi ve donanımlı bir insan olmasının yetmediğini görüyordu. Yoksa Kılıçdaroğlu hakkında ne bir yolsuzluk, ne ailesi ile ilgili nahoş olaylar, ne de geçmişinde bir leke vardı. Ama olmayacaktı ve olmadı da.
Bunu tek gören ise CHP içindeki (benim de tanık olduğun birçok kişi) bazı partililer ve İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’di.
Peki, ne olacak? Bu sorunun yanıtı aslında son yıllarda yaşadıklarımızın devamı gibi görünüyor dersek çok da yanılmış olmayız. Kılıçdaroğlu da seçilecek olsaydı bu düşüncem çok değişmeyecekti. Ülkenin özellikle ekonomik olarak geldiği nokta çok da iç açıcı değil. 6 Şubat depremi ile yıkılan kentleri söylemiyorum bile.
Aslında geleceğimizi ve Türkiye Cumhuriyeti’nin temellerini de tehlikeye sokacak çok çok başka bir sorunumuz daha var. Düzensiz göçmenler.
Her ne kadar fikrimiz uyuşmasa da Ümit Özdağ’a bu konuda sonuna kadar katılıyorum. Bu göçmenler hiçbir mazerete bakmadan tabir yerindeyse kulaklarından tutup sınır dışı etmek gerekiyor. Türkiye kimsenin göçmen çöplüğü olamaz. Olmamalı. Avrupalı birkaç sahtekar ülke idarecilerin verdikleri sözlerle Türkiye’de geleceğimizi sıkıntıya sokacak düzenlemeler olmamalı.
İşte Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan’dan aslında ekonomiden önce en önemli beklentilerimizden birisi hiç kuşkusuz bu göçmenler. Halk dilinde Suriyeli ve Afganlar olarak bilinen bu kaçaklar. Derhal nerede olurlarsa olsunlar sınır dışına gönderilmeli.
Ayağında yırtık çarık, elinde kuru ekmekle tek öğün yiyerek bu vatan için şehit olup bizlere bırakan yiğit Atalarımızın kemiklerini sızlatmanın manası yok.
Göçmenlerle ilgili herkes bir şey yazıyor. Benim destekleyeceğim tek şey ise bunları sınır dışı etmek için çabalayanlar olacaktır.
Diğer taraftan yeni dönemde, yani söyledikleri gibi Türkiye Yüzyılında gelecek yüzyılımızın karanlık olmaması için adil bir düzen ve adaletin herkesi memnun edecek şekilde tecelli etmesi. Liyakat ve adalet ile düzensiz göçmenlerin gönderilmesi ile gerçek bir Türkiye Yüzyılı yaşayabileceğimiz umudunu taze tutmak istiyorum.
Kimse kaybettik diye üzülmesin, kimse kazandık diye sevinmesin. Kaybedenler için halen kazanılacak bir yüzde 50, kazananlar için ise halen riskli bir yüzde 50 var.
Yani işin özü, Türk Halkı’nın beklentisi çok yüksek. Bu dar boğazdan kısa sürede çıkmak istiyoruz. Bunu başaracak enerjimiz var. Yeter ki güvenelim ve güven verelim.
Okunma Sayısı : 709