Habibe Tilki UZEL
ÖĞRENCİLERİMİZ YARIŞ ATI MI?
ÖĞRENCİLERİMİZ YARIŞ ATI MI?
2 milyon öğrencimiz üniversiteye yerleşmek için sınava geçtiğimiz hafta girdi. Sonuçları beklemeye başladılar. Bu sene yine yeni düzenlenmiş bir sisteme tabii tutularak sınava giren öğrencilerin de velilerin de kafaları bir hayli karışık. Zira ülkemizdeki eğitim sistemi ne yazık ki öğrenmeye, bilgi edinmeye, öğrendiğini yeri geldiğinde kullanmaya dayalı değil. Tamamen sınav odaklı eğitim sisteminin içinde evlatlar yarıştırılıyorlar. Birileri canı sıkılıyor bu şekli getiriyor, gelecek sene başka bir sistem hoppp kucağımızda. Sınavların biri bitiyor diğeri başlıyor. Ve bizim gibi ülkelerde, bu sınavlar, yaşam boyu sürüyor! Bu yüzden, öyle ya da böyle, onlarla yaşamayı öğrenmemiz gerekiyor. Öğrenciler kadar ailelerde büyük bir stres içinde sınav karmaşacası yaşıyorlar. İlköğretimde liseye hazırlanan çocuklar lisede üniversite sınavına üniversitede ise KPSS veya akademik başarı sağlamak için gerekli olan sınavlar yolculuğunda yarış atından farksız hayatlarını idame ediyorlar.
Şimdi bunları söylüyorum fakat aynı yollardan ben de geçtim. Lise bitti ve en büyük isteğim o zamanlar elbette üniversite sınavını kazanıp üniversite mezunu bir birey olabilmekti. Ben farklı mıydım? Elbette hayır. Yarış atı gibi elimde sorular, kitaplar okuldan çıkıp dershaneye, etüt merkezine, özel hocaların kapılarına koşturuyordum. Sınavı kazanmak sanki ölüm kalım meselesi halindeydi. Kazanamazsam sanki dünya başıma yıkılacaktı. Nihayetinde üniversite sınavını kazanmış ve ülkenin güzel bir üniversitesi olan Antalya Akdeniz Üniversitesi’ni kazanmıştım. Hayat yarışı bitmiş miydi bu sınavı kazanmakla. Asla. Belki de yeni başlıyordu. Diyorum ya daha KPSS, ALLES v.s var. e hadi tüm bunlar bitti diyelim bu kez de doğacak çocuklarınız hatta torunlarınız koşturma başlayacaktır.
Bugün günümüz öğrencilerinin üniversite sınav stresini gördükçe ben de kendi günlerimi hatırlıyorum. Kendi yaşadıklarımdan yola çıkarak şunu söyleyebilirim ki çocuklarımıza çok fazla yük bindiriyoruz. Elbette üniversite eğitimi almak, mezun olmak harika bir durum. Fakat nedense dünyada bu sınavı en fazla abartan muhtemelen biziz. Nedeni de ne yazık ki oturmamış, kalitesiz eğitim sistemi. Evlatlarımızın ne tür bir iş yapmak istedikleriyle hiç ilgilenmeyip hepsini aynı şekilde yarıştırıyoruz. Üniversite sınavına girip çıkmış bir öğrencimiz diyor ki: “Ben öylesine girdim, kazanmayacağımı da biliyorum zaten ben futbolcu olmak istiyorum ama mecbur girdim.” diyor. Ne kadar vahim bir durum değil mi? Bu çocuğumuzu nasıl iyi bir futbolcu yaparız diye uğraşmıyoruz da neden onu zorla Matematik, Türkçe çözmeye zorluyoruz. Sevmesini ve başarılı olmasını elbette beklemek saçmalık.
Peki, ülkede herkes doktor, öğretmen, hemşire, mühendis, polis olacakta marangoz, berber, teknisyen gibi meslekleri kim icra edecek? Yurt dışı eğitim sistemine baktığımız zaman henüz küçük yaşlarda iken kişinin eğilimlerine bakıp yönlendirmeyi ona göre yapıyorlar. Maraongoz olmak isteyen bir çocuğa gel buraya bu sınavda bu soruları yap ve kazan demiyorlar. Acı olan ülkemizde sınavı kazanmakla da bitmiyor. Mezun olan onlarca pırıl pırıl, genç insanlar işsiz ve okudukları eğitimin çok dışında işlerde çalışıyorlar.
Bana kalırsa Milli Eğitim Bakanlığından tutun da YÖK, ÖSYM derhal siyaset dışı bir alanda var olmalı. Kendi içlerinde çalışmalar yapıp, çözümler üretmeliler. Başına gelenler öyle “sen buraya geç” denilerek gelmiş kişiler olmayıp eğitim sektörünün içinden gelen, konuya vakıf kişilerden oluşmalı. Geleceğimiz evlatlarımız derken onları çürük bir sistemin içinde emeklemelerini, ayağa kalkmayı başarsalar da düzgün yollar sunmayarak yine yavaşlamalarına neden oluyoruz. Hele ki çocuk istismarı ile kavrulduğumuz şu günlerde aslına bakarsanız bu yıllardır bozuk eğitim sistemi ile de başka bir şekilde çocuklarımızı istismar ediyoruz. Sınav sonuçlarını bekleyen çocukların sanki kıyamet gününün kopmasını bekler gibi stres içinde olduklarını görmek beni son derece üzüyor.
Buradan hepsine şunu söylemek istiyorum ki üniversite sınavı ölüm kalım meselesi değil. Üniversiteli olmak nefis bir duygu fakat bu sene olmadıysa emin olun bir sonraki yıl harikalar yaratabilirsiniz ki bunun örnekleri istatistiklerde mevcut. Baktınız yine olmuyor hayatın kendisi zaten bir sınav ve yeni sınavı başarmak üzere açın yelkenlerinizi, korkmayın bundan asla.
Okunma Sayısı : 935
Habibe Tilki UZEL Diğer Yazıları
- Bu parkta çocuklar mutlu değil!
- Seçimin kazananları, kaybedenleri
- Kiraz Festivalinin Fesi Yapıldı
- Siyaset sadece erkek işi değil!
- Nasıl oy kullanacağız, biliyor muyuz?
- Tekirdağ seçime ne kadar hazır?
- Cinsel istismara yeni tasarı
- Oyunuzu vermeden önce...
- Bizim de kiraz festivalimiz var!
- Heykeller taş parçası değildir!