Habibe Tilki UZEL
Siyaset sadece erkek işi değil!

Siyaset sadece erkek işi değil!

Malum yatıyoruz genel konumuz seçimler kalkıyoruz genel seçimler. Hal böyle olunca da elimiz dahi başka konu yazmaya neredeyse gitmiyor. Hem gazeteleri, net haberlerini takip ediyoruz hem de gazetedeki televizyonumuzdan sürekli haberleri, aday konuşmalarını dinliyoruz. Hepimizin bildiği üzere cumhurbaşkanı adayları Recep Tayyip Erdoğan, Muharrem İnce, Meral Akşener, Temel Karamollaoğlu, Selahattin Demirtaş, Doğu Perinçek…

Kulislerde şöyle yorumlar geçiyor: Meral Akşener’in kendisi ve haberlerine bilinçli bir şekilde az yer veriliyor. Böylece Erdoğan ve İnce 2. tura beraber kalırlarsa İnce’nin MHP ve İyi Parti tabanından oy alma potansiyelinin düşük olacağı göz önünde bulunduruluyor. Sayın Akşener’de zaman zaman kendisine, haberlerine az yer veriliyor olmasından şikâyetçi oluyor zaten.

Hal böyle olunca ister istemez bir kadın olarak yine dolaylı bir şekilde de olsa bir kadının Meral Akşener’in hakkının yendiği kanısına varıyorum. Ülkemiz nüfusunun yarısını kadınlar oluştururken ne yazık ki mecliste bu çoğunluğu temsil edecek kadın vekilimiz yok. Tansu Çiller’den sonra siyasette aktif bir şekilde yer alan bir kadın siyasetçimiz olmadı dersek yanlış söylemiş olmayız. Tüm bunlardan olsa gerek ben erkek Cumhurbaşkanı adayları arasında bir de kadın adayın yarıştığını görmek son derece mutlu oluyorum.

Geçmişe baktığımızda kadınların yerel yönetimlerde seçilme hakkı 1930'da, milletvekili seçilme hakkı ise 1934'te teslim edildi. Ancak Türkiye İstatistik Kurumu verilerine göre, TBMM'de kadın milletvekili oranı 2007 yılına kadar yüzde 5'in üzerine bile çıkamadı. Bundan sonra yapılan 2011 seçimlerindeki oran ise 79 kadın milletvekili ile yüzde 14 oldu. 2015'te ise meclise 90 kadın girdi. HDP milletvekillerinin yaklaşık yüzde 40'ı, AKP vekillerinin yüzde 16'sı, CHP vekillerinin yüzde 14'ü kadınlardan oluşuyor. MHP’nin bu anlamdaki karnesi daha da kötü.

Birleşmiş Milletler ile paralel olarak çalışan ve 1889 yılında kurulan Parlamentolar Arası Birlik'e göre Türkiye kadının parlamentoda temsiliyeti sıralamasında sıralamada sonlarda bulunuyoruz.

Baktığımız olarak yasal olarak kadının siyasette yer alması ve aktif bir şekilde görev yapmasının önünde herhangi bir engel yok. Buna karşın cinsiyet rollerine dayalı imalar nedeniyle kadın bu alanda kendini göstermiyor, gösteremiyor. Sadece kadınların göreviymiş gibi omuzlarına yüklenen çocuk bakmak, ev işi yapmak, yemek hazırlamak vs kadınların siyasi toplantılarına katılmalarını, örgütlenme çalışmalarında var olmalarını ne yazık ki sınırlıyor. Sınırlayan belki de en başta eşi, etrafındaki insanlar. “Biz evde senden yemek bekliyoruz ne siyaseti, ne toplantısı, elinin hamuruyla girme bu işlere” gibi aciz cümleleri kuran erkek egemen kişiler kadının siyasette erkekten geri kalmasına neden oluyor. Oysa siyaset çoğu zaman bir yarışsa ve bu yarışta kadın erkek eşit ise kadına cinsiyetçi kimliğin altına ezilme mecburiyeti kılmak son derece hatalı bir durum.

Hayatı erkekle birlikte göğüsleyen, yaşayan, paylaşan; hem iş hayatında bulunup hem de ev ve çocuk bakımını da üstlenen kadınlarımıza karşı yapılan her türlü hak yenmenin karşısında olmalıyız. İşte bu anlamda bizleri temsil eden kadın vekillerimiz, kadın siyasetçilerimiz siyasetin tam da ortasında olmamalılar. Siyaset sadece erkek işi değildir. Seçme ve seçilme haklarımıza bu kadar erken kazanmış olmamıza rağmen günümüzdeki siyasete dahil olma mücadelesi ne yazık ki üzücü bir durumdur. Umuyorum ki yaklaşan bu seçim ile mecliste kadın çoğunluğunu daha fazla görebiliriz. Çünkü kadınlarımız artık daha fazla özgüvenli, kendinin farkında, eli nereye değse olumlu anlamda değişiyor, her işin üstesinden geliyor, eğitimli, girişken, kendini ifade ediyor, ezdirmiyor. Bu ülkenin eğitimli, akıllı, bilinçli, evlatları düşünen kadın siyasetçilere ihtiyacı var.

“Siyaset erkek işidir, elinin hamuruyla karışma buralara” diyenlere kibarca “hadi oradan” deyip Türk kadını isterse her şeyin üstesinden gelir diyorum.

Yayınlanma Tarihi : 2018-06-18 12:17:34
Okunma Sayısı : 994