Habibe Tilki UZEL
Oyunuzu vermeden önce...


Oyunuzu vermeden önce...



Siyaset, Latince Politika kavramının Türkçesidir. Politika kelimesinin etimolojik ayrıntısını ilk defa üniversite yıllarımda Latince hocam tarafından öğrenmiştim. Evet, politika "poli" ve "tika" kavramlarından türetilmişti. Hocamız Poli’nin Latincede "çok" anlamına, Tika’nın ise "yüz" anlamına geldiğini söylüyordu. Bunu öğrenir öğrenmez demek politika bu yüzden yalan, bir söylediğini diğerinin tutmamasını bünyesinde barındırıyordu. Demek bu yüzden bu türetilişte politikanın birçok yüzü olduğu, politik olayların görünen yüzünün ötesinde nedenlerinin bulunduğu ve politik eylemdeki çok sesliliğin vurgulandığı söylenebilir. Ne var ki, kavramın basit anlamı, ikiyüzlülük biçiminde algılanabilir. İşin gerçeği, son yıllarda yaşananlar, siyasetin gerek uluslararası alanda ve gerekse de ülke içinde ikiyüzlülükten başka bir sonuç üretmediğini ortaya koyuyor. Demek bundan ötürü politikacılarımız “Türkiye erken seçime gitmeyecek” derken bir sabah uyandık ve top yekun seçime gider olduk. Bu kez de ‘tamam’ ve ‘devam’ olmak üzere ikiye ayrıştırıldık. Hemen hemen her ortamın ortak konuştuğu konu seçimler ve sonuçları. Elbette seçimler üzerine konuşulmalı fakat bana kalırsa eşiniz, dostunuz, esnaf arkadaşınız, kapı komşunuz ile birbirinizi kıracak seçim konuşmalarına girmeyin derim. Başaramadığımız fakat aslında en güzel olanı farklı fikirlerde olsak da doğru diyalog kurabilmek ve farklı düşüncelere saygı duyabilmeyi başarabilmek. Ve yine güzel olan her şeyin aynı renk olması değil de farklı renklerin bütünlüğünün oluşturduğu ahenk.

 

Televizyonlarda bangır bangır seçim konuşmaları dönüyor. E doğal olarak yaklaşan seçimlere ilişkin tartışmalarda vaatlerde ekonomik konular daha önemli olsa da, ekonomi kadar konuşulması, vaatlerde bulunulması gereken bir konu daha var, o da bana kalırsa “kim çocuklarımıza ne vaad ediyor?” Çünkü ülkemizin, varlığımızın, hepinizin geleceği şüphesiz çocuklarımız. Geleceğimize vaadlerde bulunan siyasiler çocuklarımız adına elle tutulur ne vaad ediyorlar? Ben pek bir şey duyamadım açıkçası.

 

    Türkiye’nin çocuklara ilişkin durumu ne yazık ki ekonomisinden çok daha kötü. Çocuk tecavüzleri, istismarları, çocuk gelinler bu ülkede giderek kanıksanan bir hal alma yolunda ilerliyor. Eğitim sistemi deneme tahtasına dönüşmüş çocuklarımız içinde yuvarlanıyor adeta.


2015 yılında 2082, 2016 yılında 1942 çocuk hayatını kaybetti. Ülkemizdeki 7 milyon 510 bin çocuk yoksulluk şartlarında yaşıyor. Yani Türkiye’de neredeyse her üç çocuktan birisi yoksulluk yaşamaktadır. Oysa her çocuk eşit şartlarda gülümsemeyi, mutlu olmayı hak ediyor.


Ülkemizde okullaşma oranı % 91,2’dir. Yani Nüfusun% 8,8’ine hala eğitim imkanı götürülememiştir. 2 milyondan fazla çocuk işçi bulunmaktadır. Bu işçilerden % 80’i kayıt dışı olarak çalışmaktadır. 2017 yılında 60 çocuk iş kazalarında hayatını kaybetti.


2017 yılında evlenenlerin % 4,2’si çocuk gelin olarak evlendi.


 Son 16 yılda 14 kere değişen eğitim ve sınav sistemi, bırakın eğitimi ileri götürmeyi daha da geriye götürmektedir. Sabah erken kalkanın eğitim sistemini değiştirdiği bir ülkede yaşamaktayız. Sadece eğitim sistemi değil, lise ve üniversite sınav sistemleri de sürekli olarak değişmektedir.



İşte bu yüzden oy verirken, sizden oy isteyenlere sorun, çocuklarımız için ne yaptınız, bu günden sonra ne yapacaksınız diye, seçim konuşmalarında gereksiz pek çok atışma yerine ülkenin geleceği olan çocuklarımız ana konu olsun. Lütfen bir de bu gözle inceleyin seçim sürecini ve ona göre oyunuzu kullanın. Tek lider, ulu önder Mustafa Kemal Atatürk ne de güzel söylemiş; "Çocuklar her türlü ihmal ve istismardan korunmalı, onlar her koşulda yetişkinlerden daha özel ele alınmalıdır."


Yayınlanma Tarihi : 2018-05-18 15:53:10
Okunma Sayısı : 1462
sugar chef

Habibe Tilki UZEL Diğer Yazıları