Habibe Tilki UZEL
Dolar hepimizi vurdu!
Dolar hepimizi vurdu!
Bu yazımı “sizin bizim gibi sıradan vatandaş doların yükselmesinden niye etkilensin ki sanki holdinglerimiz mi var?” diyen aslında az bilen ama çok bildiğini sanan yurttaşlarıma ithafen kaleme alıyorum.
Son günlerin en önemli gündemi şüphesiz ki yaşadığımız ekonomik kriz ve yarattığı etkiler. Pek çok ülkenin uzun vadelerde gördüğü rakamları biz günlük değişikliklerde görüyoruz. Alıştık mı ne pek de bir doğal karşılıyoruz. Zira ülkeyi yönetenlerce de pek öyle önemsenecek bir durum yok. Ha bir de bazı çok bilen vatandaşlarımızca hiç sıkıntı yok. Zira onlar bu durumu “aman dolar yükselsin sanki dev şirketlerim mi var?” şeklinde yorumluyor. Bu boşvermişlik kafasının nasıl olduğuna şaşırmakla birlikte verdiği rahatlığa özenmiyor da değilim hani.
Benim için bir klasiktir, sabah erken kalktığım için mutlaka televizyondan sabah haberlerini izlerim. Günlerdir televizyonlarda vatandaş bas bağırıyor, “2 kilo domatese 10 lira verdim” diyor. Tereyağın kilosu 45-50 tl’yi bulmuşken, beyaz peynirin, kaşarın yanına yaklaşılamazken, zeytin almış başını gitmişken ülkemiz için keyif masaları olan kahvaltılar artık lüks hale geldi geliyor. Hani şairin sözü var ya “Kahvaltının mutlulukla bir ilgisi olmalı” diye işte kahvaltı mutluluğumuzda elimizden alınıyor benden demesi.
Elektriğe zam misli misli yapıldı. Normalde bir haneye ne geliyorsa bu ay neredeyse iki katı geldi. Önümüz kış buna bir de doğal gaz eklendi mi tam olacaktır. Markete girip çıkan herkesin söylediği tek cümle şu ki: “Bir anda her şey nasıl iki katı olabilir?” Yöneticilerimiz bir de çıkıp “normal vatandaşın doların yükselmesiyle ne işi olsun, onların içi rahat olsun” ifadeleri var ya işte tam da bu noktada normal dediğiniz vatandaşın çok ilgisi var doların yükselmesiyle. Zira vatandaşın cebine girenle çıkan arasında çok fark var. Cebimize koyup gittiğimiz para ile market veya pazardan elimizi kolumuzu doldurup çıkamıyoruz.
Yeni bir okul dönemi başlamak üzere. Kırtasiye malzemelerinin yanına yaklaşılmıyor. A4 kağıdı fiyatı 6 ay önce 7 lira iken bugün 22 lira. Yurt dışından alınan kitap telifleri 3.5 TL’den anlaşma yapıldığı, anlaşma bedeli ödeninceye kadar kur 6.4 TL’ye çıktığı için telif maliyetinin de artmasıyla yayınevlerinin bu yükü taşıması imkansız hale gelecek. SEKA’nın özelleştirilmesiyle başlayan süreç ne yazık ki ülkemizi kağıtta ithalat bağımlısı hale getirmiş durumda. Kağıt sıkıntısı nedeniyle çeşitli illerde yerel gazeteler Pazar günü çıkmama kararı almış durumdadır. Yayım hayatına son verme raddesine gelen gazete ve dergiler kara kara düşünmekteler. Sorun sadece bu sektörleri değil a’dan z’ye pek çok sektörü vuracak bir halde. Nereden baksak dışarıya bağlı bir ülke niteliği taşıyoruz. Hala mı doların yükselmesiyle ilgimiz olması için holdinglerimiz olması lazım soruyorum.
Sonuç olarak, ekonomide derhal kısa vadede çözüm bekleyen çok sayıda sorun var. Ancak yöneticilerimiz ve bazı kesim bu durumu görmezden geliyor. Bilinçli vatandaş ise geminin nereye hızla gittiğinin farkında gel gelelim ki hepimiz aynı gemideyiz ve gittiğimiz yol yol değil.
Okunma Sayısı : 1030
Habibe Tilki UZEL Diğer Yazıları
- Direklerin al gülüm ver gülüm hikayesi
- Bayram yine kanlı bitti
- Pikniği sevdiğiniz kadar doğayı da sevin!
- Kahvaltının mutlulukla ilgisi var!
- 15 Temmuz Anma Günü mü, Kutlama Günü mü?
- Çocuk parkı mı tehlike alanı mı belli değil!
- ÖĞRENCİLERİMİZ YARIŞ ATI MI?
- Bu parkta çocuklar mutlu değil!
- Seçimin kazananları, kaybedenleri
- Kiraz Festivalinin Fesi Yapıldı