
Özkan DİKMEN
SİZİ BEKLEYECEK BİRİLERİ LAZIM
SİZİ BEKLEYECEK BİRİLERİ LAZIM
Duyduklarıma inanamadım. Kısa bir Avrupa turu yaptık. Gazeteci meslektaşım, dostum Fatih Erge’nin Tekirdağ’da önderliğini yaptığı bir organizasyonla Macaristan Turan Kurultay’ına katıldık. Giderken Sofya ve Belgrad’a da uğradık. Buradaki izlenimlerimle ilgili kısa yazıları sizlerle paylaşmıştım. Ancak çok etkilendiğin bir konuyu bu yazımla sizlere sunmak istiyorum.
Hadi Avrupa’nın Türkler (Osmanlılar) bir gün onların topraklarını işgal edeceğimiz korkuları var ya; hah tam da o konu. Halen Avrupa’daki çocukların Türk korkusu ile yetiştirildiğini gördük, duyduk ve hissettik.
Hatta yol üzerinde mola verdiğimiz bir noktada Turan Kurultay’ına katılmak için giden Karadağlı bir Türk’le karşılaştık. Anlattıkları hem bizleri gururlandırdı, hem de dışarıdan ülkemizin nasıl göründüğü konusunda biraz daha çarpıcı bir fikir olarak önümüze düştü.
İşte o arkadaşımızın anlattıkları: “Ben yıllarca Türkiye’de yaşadım. Hatta üniversiteyi İzmir’de okudum. Okulum bittikten sonra bir müddet de çalıştım Türkiye’de. Ancak dedem beni daha sonra Karadağ’a geri çağırdı. Ben ise burada mutlu olduğumu ve geri dönmek istemediğimi söyledim. Dedem bana, ‘Türkler bir gün bu topraklara gelecek ve onları karşılayacak birileri olmalı. Gel ve onları karşılamak için burada bekle’ dedi. Ben de bu sözler üzerine derhal Karadağ’a geri döndüm. Tabi ki, bir umut bizim için. Sizlerin geleceği günü bekliyoruz. Belki asırlar geçecek ama, sizleri burada bekleyen Soydaşlarınız her zaman olacak.”
Soydaşımız anlattıkça bizlerin tüyleri diken diken oldu. Eminim sizde bunları okurken aynı duyguya kapıldınız. İlginç olan ise orada Avrupalı vatandaşların çocuklarına “Seni Türklere veririm yaramazlık yapma’ söylemlerinin oldukça çok olmasıydı. Yani Avrupa’nın bizlere bakış açısı ciddi biçimde farklı. Halen Osmanlı’nın Avrupa’ya fetih için geleceği korkusu var içlerinde.
Diğer taraftan Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’a olan sevgilerini de şöyle açıklıyorlar. “Cumhurbaşkanımız ‘Ey Amerika’ diyor ya, işte bu bizlere yetiyor. Azınlık olmamıza rağmen ciddi biçimde üzerimizdeki onların baskısı kalktı. Daha doğrusu inanılmaz bir güvenle geziyoruz Avrupa topraklarında. Bu nedenle Cumhurbaşkanımız hiçbir şey yapmamış olsa bile özellikle Amerika’ya kafa tutması bizleri son derece mutlu ediyor ve Avrupalılar karşısında güçlü olmamızı sağlıyor. Yani biz buradan Türkiye’yi bir Amerika gibi görüyoruz.”
Yoldaki sohbetimizin kısa özeti bu. Beni oldukça etkiledi. Avrupa’daki Türk korkusu bir tarafa oralardaki azınlık olan Türk soydaşlarımızın güçlü olması bizleri de burada güçlü kılacaktır. Bu konuda fevri söylemler bir tarafa güçlü bir devlet politikası ile daha da güçlenmemiz gerektiği inancındayım.
Diğer taraftan Turan Kurultay’ına bu yıl seçimlerde çokça gündem olan TİKA damgasını vurdu. Orta Asya’daki Türk Cumhuriyetleri’nden birçok Turan sevdalısını Macaristan’a gelmesinde sponsorluk görevi üstlendi. Karadağ’daki soydaşımız TİKA konusunda da “Karadağ hükümetinden daha çok TİKA Karadağ’a yatırım yapıyor” diyerek bizleri bir kez daha şaşırtıyor.
Evet belki ülkemiz içinde bir çok şey siyasi kavga malzemesi yapıldığı için göremediğimiz durumlar oluyor. Bu da ülkeye dışardan bakarken daha da çıplak bir vaziyette önümüze çıkıyor. Biz içeride kavga ederken, Macaristan Türk dünyasına ciddi derecede sahip çıkmış ve büyük bir atılım içinde. Hükümet destekli organizasyonun büyüklüğünü anlatmak için sadece şu kadar diyebilirim. Olimpiyat organizasyonlarından daha derin, daha kapsamlı ve daha büyük alanda gerçekleşen ve hiçbir aksamanın olmadığı bir faaliyet. Macar Hükümeti bu konu ile ilgili vakfı görevlendiriyor. Vakıf bir kişiyi temsilci seçerek organizasyonun yapılmasını sağlıyor. Yani kimse kimseye müdahale ederek kraldan çok kralcılık yapmıyor. Tek bir yetkili her onlarca Türk ulusundan Turan sevdalılarını Macaristan’a topluyor. Ciddi bir emek ve ciddi bir çalışma gerekiyor. 10 yıldır üstesinden gelindiği de açıkça ortada. Böyle bir organizasyon bizde olsa ne mi olur? Karışmayan, ne bakanı kalır, ne müsteşarı kalır, ne vekili kalır, ne belediye başkanı kalır, ne başkan yardımcısı kalır, he müdürü genel müdürü kalır. Velhasıl herkes karışır, herkes önlerden kendine yer bakar.
Okunma Sayısı : 1172
