Özkan DİKMEN
TAHMİNLER TAHMİNLER


TAHMİNLER TAHMİNLER

 

Seçim havasına çok giremedik, malum sıcaklar, Ramazan ayı derken erken seçimin tadını alamadan sandığa gitmiş olacağız. Bu arada tahminler ise havalarda uçuyor. Gülüyorum. Çünkü en güzel tahmin sandıktan çıkandır. Boş konuşuyoruz…


Tabi, bu tahminlerin en baş aktörleri de hiç kuşkusuz siyasi partilerin yöneticileri. Hem de ne yönetici. Sorarsan silip süpürüyorlar. Ne bölgenin siyasi yapısından haberleri var, ne de insanların ülke gündemi üzerindeki düşüncelerinden.

 

Bir partiye yönetici olmuşlar, sanıyorlar alemin kralı kendileri. Yahu adam yokluğunda olmuşsun işte baksana işine. Ama bu tiplerin en güzel özellikleri ise ‘gazla’ çalışmaları. Kendilerine veriyorlar gazı, sonra da il başkanı ve vekil adaylarının etrafında ‘fır’ dönüp başlıyorlar kendi gazlarını boşaltmaya. Bu süreçlerde genellikle de aday olanlar bu tipleri gerçekten ‘bir şey’ zannederek dinliyorlar. İşin kötü tarafı esasen o. Kanaat önderi gibi laflarını dinleten bu tipler, kendi gazları ile söyledikleri sonuç çıkmayınca da bir dahaki seçime kadar ya susuyorlar, ya da kendilerini inkar ederek “ben öyle bir şey söylemedim” diyerek yeni bir manevra alanı yaratmaya çalışıyorlar.

 

Kimden bahsediyor bu adam demeyin. Şöyle vekil adaylarının yanlarındakilere bakın yeterli. Ha sadece yanındakiler değil. Bir de hariçten gazel okuyanlar var. Onlar ise daha fena. Eğer adaylarla azıcık samimiyetleri varsa, hem uzak durup hem de yönlendirmeye çalışıyorlar. Kendi yalanlarına inanan bu zavallılar aynı yalana başkalarının da inanmasını bekliyorlar.

 

Son dönemde ortaya çıkan bu arkadaşlar özellikle sosyal medyadan karşı gruba da kendince ‘ayar’ vermeye çalışarak siyasi mesajlar paylaşıp, eleştirel paylaşımlarda bulunuyor. Maksat kendi yalanını desteklemek. Bunun yalan olduğunu bilen ve yine de inanan zavallılar ise başka bur araştırma konusu.


Şu bir gerçek ki; bu seçim ülkenin alışılagelmiş dinamiklerini yerinden oynatacak, yeni bir sistemin sancılarını da beraberinde getirecek bir seçim. Ülkemiz güzel günler görecek, orası kesin ama onu biz görebilecek miyiz o başka bir durum. Son bir hafta da iki kez faiz artışına giden Merkez Bankası’nın bu hamlesi ile sürekli yükseliş trendinde olan dövizi durdurmaya çalışması aslında içinde bulunduğumuz durumun kısa özeti. Yani işin daha da anlaşılır durumu, pazarda bir hafta önce aldığımız ürünün bir hafta sonraki fiyatı ne yazık ki neredeyse iki katı. Bu durum tabi ki kimsenin istediği bir durum değil. Ama sandığa giderken bunları da görmezden gelemeyiz. Siyasi düşüncemiz ne olursa olsun, ülke gerçeklerini ve kendi gerçeklerimizi örtüştürerek oy vermemiz gerektiği düşüncesindeyim. Katı sağ-sol tutumumuzu bir kenara bırakmanın zamanı çoktan geldi de geçiyor.

 

Demem o dur ki; ne tutucu tarafımızı ortaya çıkaralım, ne de aşırı özgürlükçü duruşumuzu… Esasen ülkenin geleceğine odaklanıp, 1919’da başlayan kurtuluş mücadelesinin ne şartlarda ve nasıl yapıldığını unutmadan, bugünün de o günden farklı olduğunu da aklımızın bir köşesine yazarak sandığa gidelim. Ne körü körüne Atatürkçü, ne de siyasal İslamcıların dediği kadar Müslüman olalım. Peygamberimiz kadar yapamasak da, Müslümanlığı elden bırakmadan, Atatürk’ün gösterdiği hedefe yürümenin kolaylığını bilelim yeter. Zaten Kur’an-ı Kerim’i anlasak siyasal İslamcılar bu kadar rahat insan kandıramazlar da, neyse o başka bir konu…


Yayınlanma Tarihi : 2018-06-18 12:21:13
Okunma Sayısı : 1310
sugar chef

Özkan DİKMEN Diğer Yazıları