
Özkan DİKMEN
SİYASETİ SERTLEŞTİRMEK
SİYASETİ SERTLEŞTİRMEK
Kim ne derse desin, Muharrem İnce’nin Cumhurbaşkanı adaylığı açıklandıktan sonra hepimizin yüzünde bir gülümseme olmadı mı? Özlememiş miyiz siyasette gülümsemeyi… Hadi bırakın içinizdeki taraflı insanı da tarafsız bakın bakalım buna ihtiyacımız var mı yok mu?
Uzun yıllardır Türkiye’nin gülümsemeyi unuttuğunu hatırlattı bize Muharrem İnce. Mitinglerinde verdiği mesajlar, topluma hitabeti, çirkinleşmeden yaptığı sert eleştiri ve nüktedan söylemleri ile adeta siyaset sahnesinde espriler havada uçuşmaya başladı.
Sert ve keskin söylemlerine alışkın olduğumuz Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın bile esprili yaklaşımlarına tanık olduk bu seçim sürecinde. Diğer taraftan Sayın Meral Akşener’de neredeyse aynı üslupla kampanyasını yürütüyor. Her birinin ciddi bir kitlesi oluştu. Diğerlerinden bahsetmiyorum bile. Belli ki; bundan sonraki dönemde bu üçlüyü çokça konuşacağız. 24 Haziran veya 8 Temmuz’da kimin kazandığından çok bu üçlünün esprili nidaları kalacak aklımızda.
Benim en çok üzerinde durmak istediğim isim ise kuşku yok ki; Sayın Muharrem İnce olacaktır. Yıllardır partisinin içinde verdiği mücadele bir tarafa yaptığı siyasi çalışmaların bir sonuç verdiği de aşikardır. Siyasette hem popülist, hem de ciddi projelerin güzel ve akıcı bir üslupla insanların anlayabileceği şekilde nasıl söylenir, onun örneğini görüyoruz. İnce, soyadı gibi ince ince siyasette yerini iyice sağlamlaştırdı. Kaybedip, kazanması bundan sonra çok da önemli olmasa gerek. Çünkü Türk siyaseti artık kitleleri peşinden koşturacak, dürüst ve gerçekçi yaklaşımları ile insanları etkileyen bir insanı buldu.
Yeni anayasa ile Cumhurbaşkanlığı sistemi halen kafalarımızı karıştırırken, FETÖ ile mücadelenin halen tam yapılmadığına inanılırken, komşu ülkelerin neredeyse tamamıyla düşman olmuşken, dünya ülkeleri ile her türlü sıkıntıyı yaşarken, daha 20 yıl öncesine kadar ders kitaplarında ‘kendi kendine yeten ülkeden, her şeyi ithal etmeye başlamışken, bir şeylerin değişmesi gerektiği aşikârdır. Ya mevcut yönetimdekiler yönetim şeklini ve ilişkileri değiştirecek, ya da bu millet yeni bir kadroyu iş başına getirecek. 24 Haziran gecesi bunu net bir şekilde anlayacağız.
Gelelim bizim adaylarımıza. Yani Tekirdağ Milletvekili adaylarına. Yeni sistemle sosyal medyayı ağırlıklı kullanmaya özen gösteren bir anlayışın içindeler. Ancak basın toplantısını bizimle yapmak istiyorlar. Bunların neredeyse hiç birine gitmedim. Gitmeme kararı da aldım. Kendini kullandırmak isteyen ve üzerlerinden ‘BEDAVA’ prim yaptırmak isteyen gazeteci arkadaşlar bu toplantılara istedikleri kadar gidebilirler. Ancak birileri kazanırken, diğerlerinin salak salak bakması çok hoş olmasa gerek. Bu nedenle o adaylar toplantılarını kendi reklamlarını yapmak, siyasi olarak bir tık daha rant elde etmek için yapıyorlar. Yani vatan millet bana göre hikaye(!)… Bu nedenle bedelini ödemedikleri hiçbir hizmeti biz gazetecilerden almalarına izin vermeyin. Bırakın basın toplantılarını, twitter, facebook, instegram, youtube, gibi çokça kullandıkları sanal tanıtım araçlarını çağırsınlar. Ama kime diyoruz ki…
Okunma Sayısı : 1493
