
Habibe Tilki UZEL
Çocuklarımız umurunuzda değil mi?
Çocuklarımız umurunuzda değil mi?
Henüz 5 yaşında idi… Gözlerini dünyaya açtı ve sadece 5 yıl yaşadı. Annesi kim bilir ne heyecanla, mutlulukla onu doğurup bağrına basmayı bekledi. İlk adımları, ağzından çıkan ilk kelimeleri evinde bayram havası yaratmıştı belki de. Büyüyecekti ama yavaş yavaş. Böyle kan donduran bir olay onun çocukluğunu almadan, kanlar içinde son nefesini vermeden büyüyecekti. Ama olmadı. Biri veya birileri gelip henüz küçük bir çocuk olan bu yavruya ömrü boyunca tatmadığı acıları yaşatıp kapısının önüne bir çuval gibi atıp kaçtılar. Zaten sadece 5 yaşındaydı. İnsan 5 yılda ne yaşardı ki? İlk 2 yılı zaten bebeklikle geçiyor. Kalan 3 yılında ne kadar güldüyse ne kadar çikolata yediyse ne kadar bol oyun oynadıysa ne kadar çilekli pasta tattıysa, ne kadar üstünü kirlettiyse, ne kadar salıncakta bulutlara uçtuysa, ne kadar çimlere dokunduysa, ne kadar anne babasının boynuna sarıldıysa o kadarı yanına kar kaldı bu güzel kızın. 5 kere doğum günü mumu üfledin ve insanlıktan gram nasip alamamış bu sapıklar gelip senin gelecekteki doğum günü mumlarının ışığını söndürdüler. 5 yaşında bir kız çocuğu, istismar, tecavüz ve ölüm… kelimeleri yan yana koyduğumuzda bile insanın yüreği daralıyor, dili dönmüyor, elleri titriyor.
Üstelik bu ne ilk ne son. Resmen ülkede alışa gelinen bir olay halini aldı. Üstelik dünyada çocuklara tek bayram edilen bir günde 23 Nisan’da yaşandı. Irmakları, Ceylinleri, Eylülleri’de unutmadık. Zaten bir an evvel radikal ve net uygulamalar alınmazsa bu topraklarda daha çok çocuğun günahına pis şeytanlar girecek.
Peki ya ne bekleniyor? Neden hala çocuk hakları koruma komisyonu kurulmuyor üstelik meclisten hayır kararı çıkıyor. Bu hayır için parmak kaldıranlar kimlerse ülkemizdeki bu çocukların başına en ufak kötü bir şey geldiğinde sorumluları sadece zarar verenler değil sizlersiniz de. Acaba bu rahatlık nasıl olsa bizlerin çocuklarının başına gelmez, daha alt kesimin başına gelir düşüncesinden mi? Tabii sizin çocuklarınız vatandaşın çocuğu gibi kapı önünde oynamıyor kolejlerde, lüks oyun alanlarında zaman geçiriyorlar başında on koruma gözetmenlik yapıyor hatta bu ülkede bile eğitim almıyor yurt dışında ismini akılda bile tutamayacağımız okullarda okuyorlar. Hal böyle olunca da demek ki eliniz hayır a kalkıyor hem de hiç titremiyor. Yazıklar olsun!
Çocuklarımıza 23 Nisan hediye eden bir meclisten çocukları korumaya hayır diyen meclise geldik. Yazıklar olsun!
Türkiye’de yılda ortalama 8 bin çocuğa istismar uygulandığı tespit edildi. Bu nasıl bir rakamdır? Sonra çıkıp Türk halkı anaçtır, babaçtır. Çocuk sever bir toplumdur diyoruz. Böyleyse bizim çocuk sevmemiz kalsın. Bu konu artık ülkenin üzerinde yoğun bir şekilde durması gereken bir konudur. Bizler sustukça yöneticiler gerekeni yapmadıkça bu suçların üstü kapanacak, çocuklar bu ülkede zarar görmeye devam edecekler.
İktidar çocukları korumaya yönelik zerre olumlu bir şey yapmıyorsa, Bakan efendi tecavüzde küçüğün rızası var, Bakan kadın bir kereden bir şey olmaz, diyanet 9 yaşındaki kızla evlilik olur diyebiliyorsa; hakim hala tecavüzcüye iyi hal indirimi yapıyorsa, olayları yandaş basın örtbas ediyorsa, geri kafalı tecavüzü hak etmeseydi dedikçe belli ki bu olayların önü arkası kesilmeyecek.
Kadın tecavüze uğradığında mini etek giymeseydi diyen yobazlar bu minnacık kız çocuklarına istismarla gelen tecavüz gerçekleştiğinde hala yapan o sapıkları korumaya devam ediyor musunuz?
Bu insanlar aramızda, içimizde. Biz gözümüzü dört açıp yavrularımıza akıllı beyinler olarak sahip çıkacağız galiba bu şuanda en önemli görevimiz. Devlet de artık kaçmayacak ve bu konu için düğmeye basacak. Başka oluru yok. İdamsa idam, kimyasal hadımsa hadım, müebbetse müebbet veya tarihler öncesinde bu kişiler nasıl cezalandırıyorsa şimdi de öyle cezalandırılsın. Bakalım masum, tertemiz bir çocuğu korkuyla ölüme gönderebiliyor mu? En son bu yavruyu ve öncekileri koruyamadık, hepinizden özür dileriz evlatlar; attığınız çığlığı duyamadığımız, göz yaşınızı silemediğimiz, korkunuza merhem olamadığımız, başınıza şefkatle dokunamadığımız için.
Okunma Sayısı : 1565
