Habibe Tilki UZEL
Tekirdağ’ın heykelle sorunu ne?


Tekirdağ’ın heykelle sorunu ne?

 

Yüzdük yüzdük kuyruğuna geldik. Yerel seçimlerin nihayetlenmesi eli kulağında. Kazanan gerçekten çıkar işleri olmasın kazanan Türkiye olsun. Kazanan tüm şehirlerimiz, ilçelerimiz, kasabalarımız, köylerimiz olsun. Çünkü buna gerçekten çok ihtiyacımız var.

 

İçinde yaşadığımız kent Tekirdağ’a gelince ise herkes gerçekten büyük bir merakla nasıl sonuçlanacağını bekliyor. Tahminler havalarda uçuşuyor ancak kimse ne olacağından emin değil. Tekirdağ çeşitli nedenlerle öyle ya da böyle yıllarca hizmeti kısıtlı alan şehirlerden olmuş. Nedeni ne olursa olsun bu durum kentin ve halkın zararına olmuş. Şimdi dilerim ki Tekirdağ için altın seçim olsun. Zira kentin performansı, hak ettiği hali hazırdaki yerinden çok daha ötesinde.

 

Bizler de bu süreçte yerel basın olarak elbette süreci yakından takip ettik. Kimin ne dediğini aslında bir şey söylerken alt mesajında neler demeye uğraşıldığını da sanırım en iyi analiz edenlerin başında geliyoruz.

 

Sizi bilmem ama ben bu süreçte özellikle şu malum konu kent heykellerine bu kadar takık olunmasına takıldım.

 

Evet, Tekirdağ’ın heykellerle alıp veremediği nedir? Israrla heykele son gibi cümlelere rastlıyorum ve aslında duydukça elem duyuyorum. Düşünün ki bir kent her fırsatta Batı’da olmakla övsün ama yüzünü bir türlü tam olarak sanata, kültüre, tiyatroya, heykele, operaya çeviremesin. Hal böyle olunca Süleymanpaşa Belediye Başkanı Ekrem Eşkinat’ın üzerine heykel konusundan ki bence haksız yere çok gidildi. Bu zaman kadar kent halkının heykellerle, kültürel faaliyetlerle tanıştırılmamış olunması, Tekirdağ vatandaşının bunlara aşina olamayışı büyük bir geç kalınmışlıktır. Bugün sokaktaki 60 yaşında bir bey, bir hanm bu heykellere bakıp bir şey anlamıyor diye heykel yapımına son verilmeyecek. Eğer son verilirse bugün büyümekte olan 3 yaşındaki bir çocuk da büyüdüğünde heykele, sanatsal faaliyetlere karşı ön yargılı olacak. Oysa çocuklarımız henüz küçük yaştayken heykelle, müzikle, tiyatroyla haşır neşir olmalı, etrafında görmeli ki büyüdüğünde “bu taş ne atın, kırın” demesin. 

 

  Başkan Eşkinat aslına bakarsanız eleştiri alacağını bile bile elini taşın altına koyup kenti heykel ile tanıştırmıştır. Heykel eserleri denince akla sadece tanınmış, ünlü, önemli kişilerin heykelleri gelmemeli. Heykel, yapan sanatçının da bakan vatandaşın da hayal gücüne hitap edebilir. Şuan şehrimizde bulunan çeşitli heykeller de bunlara birer örnektir. Eğe siz “bu ne böyle altı üstü taş” derseniz emin olun hiçbir şey göremezsiniz. Görmek için salt bakmak yeterli değildir sadece. Baktığınız, gördüğünüz şeye mana da yükleyebilir olmalısınız.

 

Aslına bakarsanız Tekirdağ’ın heykel konusundaki tutumu Türkiye genelindeki tutuma çok benziyor. Heykele karşı olmayıp, kentini heykellerle donatan şehirler ülkemizde zaten bir elin parmaklarını geçmeyecek azlıktadır. Ki o şehirler gelişmekte olan değil gelişimlerini tamamlayabilmiş yerler.

 

Aslında bugün sadece Başkan Eşkinat’ın heykellerine karşı çıkılmıyor.  Bu ülkede yıllar yıllar önce de o nadide tarihi eserlerimize değer verilmeyip, sahip çıkılmamıştır. Neden? Aynı mantıkla. Bunlar tarihimizin izlerini taşıyor demeyip “altı üstü taş bunlar, verin gavurlara götürsünler” dendi bu ülkede. Bugün pek çok kıymetli heykellerimiz yabancı müzelerde sergileniyor.

 

O kadar acı ki örneğin Sinop’ta, kentin girişinde bulunan antik filozof Diyojen’in heykelinin kaldırılması için Sinop halkı bildiri yayımladı. Gerekçe gavur Diyojen neden kentin girişinde bulunuyor? Oysa antik dönemin en önemli filozlarından olan bu bilgin gavur falan değil bildiğin Sinoplu. Sinop’un eski adı olan Sinopeli Diyojen olarak anılırdı. Ama cahillikle kendi topraklarından çıkmış bilgini gavur yerine koyup istemiyorlar.

 

   Yine geçtiğimiz sene Çanakkale’nin Ayvacık ilçesindeki Assos Antik Kenti’nin girişinde bulunan Aristoteles heykeline kimliği belirsiz kişiler saldırmış ve heykelin sağ kolu ile yüzüne zarar verilmişti. Oysa Aristoteles MÖ. 347-344 yılları arasında Assos’ta yaşayan ve burada bir okul kuran çok önemli bir filozoftur. Ama yine halk yeterli bilgiye sahip olmadığı için “gavur bu kırın, vurun” diyor.

 

Hitit Güneş Kursu Anıtı tarihlerden bu yana Ankara’nın sembolü manasını taşımıştır. Anadolu Uygarlıklarında da önemli bir yeri vardır. Ankara’da meydanda anıtı bulunmasına rağmen bir zamanlar aynı istenmeme olayını bu anıt da yaşamıştır. Oysa bildiğiniz Ankara ile alakalıdır.

 

Tüm bu örnekler bakınca toplum olarak önce at gözlüğünü çıkartmalı sonra da kulaktan dolma bilgilere değil gerçek bilgileri açıp kitaplardan okumalıyız. Aksi halde “kaldırın bu heykeli aman bu da iş mi yaptı iki heykel yaptı” diyerek ancak yerimizde sayarız. Hem size sabit yerinde duran cansız bir heykel zarar vermez korkmayın, korkacaksanız canlıdan korkun! Tekirdağ için seçim sonucu ne olur bilmem ama ben bu kentte heykellerin var olmasını artarak devam etmesini istiyorum. Başkan Eşkinat tekrar başkan olursa da heykele son vermeyip devam etmesini kendisinden rica ediyorum. 


Yayınlanma Tarihi : 2019-03-27 18:20:55
Okunma Sayısı : 1158
kiremitçiler

Habibe Tilki UZEL Diğer Yazıları