Habibe Tilki UZEL
Kadının düşmanları kim?

Kadının düşmanları kim?

Daha geçtiğimiz günlerde yeni geçirdik 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nü. Çok seviyoruz her duyguyu en üst seviyelerde yaşamayı. Daha geçtiğimiz günlerde 8 Mart’ta kadınlar başımızın tacıydı. Hop hemen unuttuk, 8 Mart bitti kadınların kıymeti de geçiverdi. Öyle tuhaf bir ülkeyiz ki ne söylediğimiz birbirini tutuyor, ne yaptığımız. Kadınlar Günü’nden birkaç gün sonra İstanbul’da sokak ortasında bir kadın sevgilisi tarafından öldürüldü. Yine Adana’da boşandığı eşi H.K’nın hayatına son verdi. Kadın olmak zorken ülkemizde kadın olmak katbekat zor. Sonra sadece kadınlar günü veya anneler günü geldiğinde sahte cümleler bu ülkenin kadınlarına inandırıcı gelmiyor. Oysa eğer toplum olarak yükselmekse amaç iki cinsiyetten biri önde olup diğeri arka planda bırakılmaya çalışıldıkça bu mümkün değil. Belli ki kadına şiddet olayı bu ülkede bitmeyecek. Verilere baktığımız zaman görüyoruz ki sadece Şubat ayında 50 kadın öldürülmüş durumda. Çalışma hayatındaki eşitsizlik bu ülkenin ayrı kanayan bir yarası. Erkek ve kadın arasındaki maaş eşitsizliği başka bir konu. Kadına yönelik fiyasko açıklamalar, kaç çocuk doğurması gerektiğinden tutun da doğum şekline bile erkeklerin karıştığı bir ülkede kadın olarak yaşıyoruz.

Tüm bunlara rağmen Türk kadını çok güçlü. Çünkü onun sahip olduğu hiçbir şey altın tepside sunulmuyor. Özellikle iş hayatında bir yere gelebilmek için evine, çocuğuna kısıtlı zaman ayırıp tırnaklarıyla çalışma hayata tutunana kadınlar var. Ne yazık ki en büyük sorun kadının sesi duyulmuyor. Aile içi şiddetin kurbanı olan eşi, eski eşi, sevgilisi ya da akrabaları tarafından yaşamlarına son verilen kadınların yakınlarının “Kadına Yönelik Şiddet Bitsin” çağrıları karşılık bulmuyor.

Mevcut siyasi anlayış nedeniyle kadınların yıllar içinde ağırlaşan sorunlarına duyarsız kalan yöneticiler de “Toplumsal Cinsiyet Eşitliği” taleplerine kulak tıkamış vaziyetteler.

Töre baskısıyla yaşayan genç kızlar, eğitim hakkına hiç sahip olamamış kız çocuklar var bu ülkede. Ve bu kız çocukları için elini taşın altına koymayanlar var bu ülkede. Yukarıda da dedim ya Türkiye’de kadın olmak çok mu çok zor.

Tabii kadınlara hak ettiği değeri vermeyenler sadece karşı cins olan erkekler de değil. Kimi zaman ne acı ki kadın da kadının kötülüğünü isteyebiliyor. Bu anlaşılabilir gibi değil. Kadın gardını çoğu zaman erkeğe karşı alsa da aslında hiç beklemediği tavrı bazen kadından alıyor. Üstelik can acıtan kadın kimi zaman bundan keyif alıyor. Kadın kadına bakıp dedikodusunu yapıyor, çalışan anneyi ilgisiz anne olmakla suçlarken, çalışmayan anneyi tembellikle suçluyor. Kadın yine kadına bakıp belki fazla kiloları ile dalga geçiyor, belki üstündeki kıyafetin zevksizliğinden dem vuruyor. Böylesi acımasız eleştirileri kadın kadına yapıyor düşünebiliyor musunuz? Kadınlar birbirini övmedikçe, tebrik etmedikçe, onaylamadıkça, takdir etmedikçe, başarısını, güzelliğini dile getirmedikçe tüm olumlu hareketleri sadece erkeklerden beklemek çok acı. Önce bizler kendimize hak ettiğimiz kaliteli davranışı sunacağız ki yetiştirdiğimiz evlatlara bunu aşılayacağız ki toplum değişim yaşasın. Hani diyoruz ya kadın eli değen yer güzelleşir. İşte bu konuya da mutlaka kadın eli değmeli. E yeri gelmişken ben de gazete ofisimizin karşı komşusu olan, arkadaşımız, mahalle esnafımız kuaför ve kalıcı makyaj uzmanı Göknur Damat’ı bir kerede buradan tebrik etmek isterim. Kadının kadına yaptığı tebrik bence çok manalı. Kendisi fark yaratan girişimci kadınlar listesine girerek hem bizleri gururlandırdı hem de Tekirdağ’ın adını duyurdu. Hayata kimi zaman yeniliyor gibi gözükebilirsiniz fakat hiçbir yarış tamamlanmadan kazanılmış veya kaybedilmiş olmaz. İşte sevgili Göknur’da pes etmeyerek hayatın onu yenmesine izin vermeyen güçlü, başarılı, hayat dolu, samimi, yaşayan bir kadın örnek. Pek çok kadına da örnek olduğu kesin. Kimileri onu yermeyi tercih etse de ben bir kadın olarak bu güçlü kadını takdir ediyor ve başarılarının daimi olmasını diliyorum.

Yayınlanma Tarihi : 2019-03-21 15:24:05
Okunma Sayısı : 1150