Habibe Tilki UZEL
Elindeki poğaçayı sessizce bırak!


Elindeki poğaçayı sessizce bırak!

 

Sevgili okuyucularım, şimdi sizden küçük bir ricam olacak. Özellikle de sabahın erken saatlerinde yollara düşen insanlarsanız şöyle etrafınızı bir süzmenizi isteyeceğim. Şehirleşme ile birlikte, sabah erken kalkıp işe yetişme telaşı içinde atlanan kahvaltı, güne enerjisiz başlanmasına neden olur. Kahvaltı yapılsa da kalitesi kötü, kalori ve yağ oranı yüksek poğaça, açma, simit gibi kolayca ulaşılabilen besinlerin tercih edilmesi kilo dengesinin korunmasını zorlaştırır. Sadece kilo değil daha zinde olmayı da ortadan kaldırıyor. Ama kahvaltı, güne daha zinde ve sağlıklı başlanmasına, hayat akışına uyum sağlamaya ve performansın artarak, daha enerjik olunmasına katkıda bulunur. Bu nedenle kahvaltısız güne başlanmamalı.

 

 Malum ısrarla saatlerde alınmıyor ve toplum olarak pek çoğumuz kör karanlıkta ya iş yolunda ya okul yolunda oluyoruz. Herkes bir yerlere yetişme telaşesinde iken eline sağlıklı olduğu tartışılır olan bir poğaça bir börek almış gidiyor. Bizler ister kabul edin ister etmeyin sosyal yaşam içindeki gönüllü köleleriz. Adeta uzun mesai saatleri içine hapis oluyoruz. Bu yetmiyormuş gibi kimi zaman trafiğin kimi zaman bitmek bilmeyen koşturmanın pençesinde kalıyoruz. Kendimize ayırabildiğimiz küçük zamanlarda ise hep bir şeylere geç kalıyoruz.

 

Peki, bu koşturma içinde bedenimize, sağlığımıza ne kadar kulak veriyoruz. Sabah kahvaltısı günün en önemli öğünü diyor her doktor, her uzman. Ancak araştırmalar baktığımız zaman ülkece en fazla es geçtiğimiz öğün kahvaltı öğünü. Toplumun yarıdan fazlası sadece Pazar günleri kahvaltı yapabiliyor. Hafta içi eline poğaçasını alan koşturmanın tam ortasında buluyor kendini. Sonra sağlıklı beyinler, sağlıklı toplum gerek bize diyoruz. Sizce bu saydığım şartlar çerçevesinde mümkün mü bu?

 

Çoğu iş yeri çalışana masasında kahvaltı tarzı bir şeyler yemesine izin vermiyor. Oysa beden kendine gelip, saat gibi çalışması için sağlıklı bir şeylere ihtiyacı var. Aksi halde iş yerinde performans düşüklüğü, algı eksikliği yaşanması içten bile olmuyor doğal olarak.   

 

Toplum yararına faydalı çalışmalar proje halinde sunuluyor. Örneğin nasıl ki sigaradan kurtulmak amaçlanıyorsa bireyler üzerinde daha sağlıklı insan ve toplum için sadece Pazar gününe kalmadan hafta içi de kahvaltı yapabilir hale gelmeliyiz. Bu anlamda belki de yine devlet desteği ile iş yerlerinde yarım saat olsun kahvaltıya düzeni bozmayacak şekilde müsaade edilebilir. Tabii ki kahvaltıya izin var deyip uzun sohbetlerle çaylar kahveler içilsin de asla demiyorum. Belirli bir düzen içinde saatine uygun şekilde yerine getirilebilir diyorum. Gönül ister ki evde herkes kahvaltısını yapsın işine gelsin ancak büyükşehirlerde bazı iş yerleri var ki çok erken saatlerde iş başı yapıyor. Yol, trafik, zaman kaybı derken es geçilen şey elbette kahvaltı oluyor. Ancak uzun saat uyuduktan sonra bedenin sağlıklı yiyeceklere yüzde yüz ihtiyacı var. Arabaya benzin koymadan gidiyor mu? Hayır. Peki, bedenimize ihtiyacı olan şeyi vermeden hızlı ve sağlam bir şekilde yürümesini hangi mantıkla bekliyoruz?

 

Ben bu düşüncemi sadece buraya yazmakla kalmayıp gerekli bakanlığa da iletmiş durumdayım. En kısa zamanda müspet veya menfi şekilde cevaplanacaktır. 

 

Belki bu durum pek çok iş yerine lüks gibi gelebilir fakat bunun anlamı çok açık olarak şu: Sağlıklı olan insanın zihni de sağlıklı çalışır. Geleceğin güzel olmasını istiyorsak sağlıklı bir yaşam sürmeliyiz. Hem akıl sağlığımızı hem de vücut sağlığımızı korumalıyız. Çünkü “Sağlam kafa sağlam vücutta bulunur.”


Yayınlanma Tarihi : 2019-02-11 12:28:10
Okunma Sayısı : 1255
kiremitçiler

Habibe Tilki UZEL Diğer Yazıları