Özkan DİKMEN
TEKİRDAĞ İÇİN NE YAPIYORUZ?


TEKİRDAĞ İÇİN NE YAPIYORUZ?


Tekirdağ için ne yapıyoruz? Hiç kendimize sorduk mu? Sormadıysanız bu soruyla biraz meşgul olun isterim. Gerçekten son yıllarda iyice üzerimize yapışan siyasi kavgalarla birbirimizle mi didişiyoruz, yoksa gerçekten Tekirdağ için güzel şeyler mi yapıyoruz?


Sorular çok…. Ancak verdiğimiz cevap ne kadar tatmin edici. İşte meseleye bu yönüyle bakmak gerek. Herkes kendince elinde birkaç proje veya kulaktan dolma şeylerle kent için iyi şeyler istediğini söylüyor. Ama sadece söylüyor. Aslına bakarsanız öncelikle kendimize, daha sonra da karşımızdaki insanlara saygı duymakla başlıyor her şey….

Evet evet, yanlış okumadınız saygı duymak. Tekirdağ’a bir şey yapmakla ne alakası var diyeceksiniz de; saygı duymayla başlayan her bir şeyin ardından güzel düşünceler ve başkalarının emek verdiği projelere sahip çıkmak geliyor.

Konuyu karmaşık hale getirmeden şöyle söyleyelim. Kıyıda köşede, milletin aldısı-verdisi ile ilgileneceğimize, kendin daha güzel ve daha yaşanabilir olması için biz ne yapıyoruz ona bakarsak işimiz kolaylaşır. İnanılmaz bir dedikodu kazanında yaşıyoruz. Herkes her gün başka birileri hakkında başka söylemler ortaya çıkarıyor. Duyduklarımıza bunca yıl çok şeyler duymuş birisi olarak bizler bile inanamıyoruz. Çünkü inanılacak gibi değil.

Geldiğimiz nokta hem ülkemiz açısından hem de Tekirdağ açısından çok iç açıcı değil. Aslında sevgi ne kadar güzel bir şey. İşte bu noktadan hareketle sevmekle başlayalım bazı şeylere. Tekirdağ için her gün şikayet edeceğimize, her gün gerek hükümet, gerekse yerel yönetimler yatırımlarına sürekli b.k atacağımıza daha iyisi için sürekli çözüm önerileri arayalım. Bunları ortaya koyalım. Emin olun beyni çalıştırdığınız zaman daha iyi hissediyorsunuz.

Biz gazeteciler bölgemizdeki aksaklıkları gündeme getiriyor ve yöneticileri uyarıyoruz. Bunu zaten kamu oyu için yapıyoruz. Ama herkesin gazeteci olmasına gerek yok. Yeteri kadar var zaten. Bizlere her gün onlarca şikayet geliyor. Dikkat edin sadece şikâyet geliyor. Oysaki bu şikâyetlerle birlikte çözüm önerileri de gelse, belki de bir sürü iş yükü altında hizmet vermeye çalışanların aklına gelmeyecek bir sürü pratik çözüm ortaya çıkacaktır, buna eminim.


TAKDİRLİK DURUŞ

CHP Süleymanpaşa ilçe kongresi sürecinde iki aday vardı. Her ikisi de kralcıları bir kenara bıraktılar ve söylemlerini kongreye sakladılar. Bu süreçte özellikle Şenol Özgür Taşmerdivenli’nin duruşu beni son derece etkiledi. Hakaret etmeden, kimseyi karalamadan, sosyal medyada çirkin ithamlarda bulunmadan oldukça düzgün bir kongre süreci geçirilebileceğini herkese gösterdi. Kendisini bu duruşundan dolayı takdir etmemek elde değil. Kimseyi germeden ve ayrışmaya neden olacak söylemlerden kaçınan Taşmerdivenli her türlü tebriki hak eden taraf olmuştur. Bu süreçte kazanan İlker Yağcıoğlu’nun bazı kişilerin etkisi altında kaldığını da söylemeden geçemeyeceğim. Bu konuyu ise ayrıca başka bir yazımda ayrıntıları ile gündeme getireceğim.

 

29 EKİM

Cumhuriyetimizin temel taşlarından önemli bir tarih. Hem de çok önemli. Kutlamalar yapılıyordu yapılmıyordu tartışmaları bir yana, Cumhuriyet olgusunu, Atatürk sevgisini bu milletin kalbinden kimsenin söküp atmaya gücü yetmez, yetmeyecektir. 29 Ekim, 23 Nisan, 19 Mayıs, 30 Ağustos gibi tarihler 10 Kasım’da ebediyete göç etmiş birini kimsenin kalbinden söküp atamaz. Hele ki Türklük olgusu ahirete kadar devam edecektir. Ne Türklüğümüzden, ne Cumhuriyetimizden vazgeçecek kadar alçak olmadık. Kimsenin de olacağını sanmıyorum. Yazımızın başında dediğimiz gibi, ülkesi için birazcık bir şeyler düşünen insanın bu sevgisi de asla tükenmez.

Cumhuriyet Bayramımız Kutlu olsun. Ne Mutlu Türküm Diyene….

Yayınlanma Tarihi : 2017-10-26 14:00:27
Okunma Sayısı : 1307
sugar chef

Özkan DİKMEN Diğer Yazıları