
Özkan DİKMEN
KENTE SAHİP ÇIKIYOR MUSUNUZ?
KENTE SAHİP ÇIKIYOR MUSUNUZ?
Tekirdağ’da yaşamak zor be arkadaş. Ne havası bir ayarda gidiyor ne insanları. Ayarı bozan da günümüzde geldiğimiz kaotik ortam. Ülke üzerinde oyunlar fazlalaşınca birey olarak bizlerin de sıkıntıları artıyor. Bunun yanına iki de dedikoducu koydun mu tadından yenmez.
Geldiğimiz noktada millet FETÖ ile kafayı yemişken, esas oyuncunun farklı olduğunu unutuyor. FETÖ sadece bir isim. Oysa darbe girişimi yapanların arasında FETÖ ile ölünce bile bir araya gelmeyecek insanlar bile var. Bunu gözden kaçırıyoruz. O zaman tabloyu doğru okumak gerek. Darbe girişimini yapan küresel para baronlarının organizasyonudur.
Konuyu ABD veya İsrail diyerek de tekelleştirmemek gerek. Ortadoğu ve Türkiye üzerinde oynanan oyunlar ve ona karşı çıkan bir milletin karşılıklı savaşıdır bu. Derin mevzular çok dağıtmadan toparlayalım. Ülkemizle uğraşmaktan vazgeçmediler ve vazgeçmeyecekler. Biz sadece siyasi kavgaları bir kenara bırakıp birbirimize sıkıca sarılalım.
Esas yobazları, din kisvesi altında etrafta rahatsız edici bir şekilde dolaşanları, görevden vazife çıkaranları, kraldan çok kralcı olanları ciddi bir gözle görmeliyiz. Sadece medyaya yansıyan, şort giydi diye tekmelenen hanımefendi, kısa giyindi diye parkta dolaşmasına izin verilmeyen bayan vs, bunlar sadece yansıyanlar. Bunun milyonlarca fazlası her gün karşımıza çıkıyor.
Yobaz robotlar Allah’ın emri diyerek, ne Kur’an dan haberdarlar, ne de insanlıktan. Kendilerine göre şehhleri/şıhları ne diyorsa onu yapan ve onu Kur’an emri kabul eden robotik yobazlar. İşte esas tehlike burada. Bunu nasıl ortadan kaldıracağız veya insanların birbirlerine tahammüllerini nasıl sağlayacağız. Bunu hocaya resmi nikah kıyma yetkisi vererek kaldıramazsın. Bunu gerçekten dini inancına dayanarak kapananların saçını başını açarak da sağlayamazsın. Bunu sağlamanın tek yolu karşılıklı hoşgörü ve güvene dayanmakta.
Biz ne zaman bu hale geldik bilinmez, ama başaran iyi işçilik çıkardı onu söyleyebilirim. O zaman bizde bu kadar akıl yok mu da, biz, bizlerin kavga etmesini isteyenlerin çanağına su taşıyoruz. Biz o kadar aptal bir millet miyiz? Tabi ki değiliz ve inanın dünya üzerindeki en akıllı ve pratik zekalı toplumuz. Onun için bu oyunlara gelmeyelim kıyıda köşede birbirimizi dolduruşa getirmeyelim.
Gelelim Tekirdağ’a. Ciddi bir dedikodu kazanı kaynıyor. Hem yukarıda bahsettiğimiz konular çerçevesinde, hem de yerel siyaset üzerinde dedikodu üzerine yürüyoruz. Milletin kazandığında gözü olan mı ararsın, kimin nasıl yaşadığını irdeleyen mi ararsın, kim kiminle ne yapıyor diye merak edeni mi ararsın, hepsi mevcut. Peki ‘Ben bu toplum için ne yapabilirim?’ diye soran var mı etrafınızda. Veya ben Tekirdağ için şunu yapıyorum ve şehrimin gelişmesi için şunları yapıyorum, bakın bu projem var nasıl bir değerlendirelim diyen var mı? Yönetici olanlardan bahsetmiyorum. Bizim gibi sıradan insanlardan bahsediyorum. Birileri yapsın da görelim mantığındaki duruşumuzu değiştirmenin zamanı gelmedi mi? Kent elden gidiyor farkında değil misiniz? Dönemin valisi şöyle bir cümle kurmuştu. “Bugün bu kentin dinamikleri harekete geçip gelişimde yerini almazsa, yarın o gelişimde yerini alanları izlemek zorunda olacak. Bu nedenle tek başına gücü olmayanlar acil ortaklıklar kurup güçlerini birleştirsinler. Tekirdağ’a Tekirdağ’da yaşayanlar sahip çıksın.”
Sahip çıkıyor musunuz? Hayır. Ne gerek varcı arkadaşlarda yakında kına yakacaklar. Kentin önünü tıkayan baronların bıyık altından güldüğünü görüyorum. Güldürmeyin. Bizler hep birlikte gülelim.
Okunma Sayısı : 1276
