Özkan DİKMEN
ÜRKÜTTÜĞÜMÜZ KURBAĞALAR


ÜRKÜTTÜĞÜMÜZ KURBAĞALAR


Uzun yıllardır mesleğimiz gereği az-çok siyasetin içinde yer aldık. Bizzat sıcak olarak yer almasak ta fikrimiz, dünya görüşümüz, yaşam tarzımızla siyasi eğilimimizi de ortaya koyduk. Kimse de bunu yadırgamadı. Zaten herkesin bir fikri olması kanaati ile yaşamımızı sürdürüyoruz.

 

Bu düşünceler içinde gazetemizi kurarken ve yayın hayatına devam ederken de hiçbir zaman siyasi yanımızı ortaya koyup ‘taraf’ tutmadık. Tarafımız hep milletin menfaati yönünde oldu. Vatan-bayrak-din kutsallarımızı hiçbir zaman göz ardı etmedik. Şimdi geldiğimiz noktada da ne kadar doğru yaptığımızı, yayın politikamızda objektif bakmaya özen göstermemizin ne kadar doğru olduğunu gördük.

 

Körü körüne birilerinin arkasından giderek kimsenin maşası olmadık. Zaten bizi sevmeyenlerin tavır ve davranışları da bunu açıkça ortaya koymaktadır. Doğru bildiğimizi söylemekten de asla çekinmedik. Yayın hayatımızda kimsenin özel hayatına girmedik ve kimseni küçük düşürücü haberler de yapmadık. Yorumlarımızı da yazarken, kullandığımız cümleleri özenle seçtik. Kimseyi incitmemek gerektiği inancıyla her koyduğumuz harfin hesabını önce kendimize vererek devam ettik.

 

Bunları niye söylüyorum? Geldiğimiz nokta mesleki açıdan çok iyi bir nokta değil. Yani bugün attığımız taş, ürküttüğümüz kurbağaya değecek cinsten değil. Öyle bir tavır gelişmiş ki; ne yazsan kimseye yaranamıyorsun. Birini eleştirsen diğeri mutlu, öbürünü eleştirsen başkanı kızgın böyle karambolden gidiyoruz. Sosyal medyanın da marifeti ile bazı arkadaşlarımız inanılmaz hakaretler dahi alabiliyor. Şimdilerde zaten sosyal medyada herkes GAZETECİ olmuş biz farkında değiliz. Ancak gazeteciliğin bir sorumluluğu olduğunu kimse aklına getirmiyor. Her zaman söylenen bir söz vardı. “Eline fotoğraf makinası alan gazeteci oluyor” derlerdi. Şimdi o fotoğraf makinasını bile almaya gerek yok. Bedava internet, bedava sosyal medya ve bedava gazetecilik.

 

Hiçbir emek ortaya koymadan ortaya çıkan sosyal medya maymunları, beğenmedikleri siyasi görüşteki insanlara ağıza alınmayacak lakırdılarla saldırabiliyorlar. Bunu yaparken de çevrelerinde birkaç tane kendi gibi düşünen ‘aklı evvel’ insanlardan aldıkları destekle keyif alabiliyorlar. Anlayacağınız ruh halimiz de çok iyi değil. Öncelikle Gazeteciliği bu mesleği yapan arkadaşlara bırakmak gerek. Yani gerçekten bu işten ekmek yiyen, emek veren ve kamuoyunu bilgilendirmek için çırpınan insanlara gazeteciliği bırakmak en doğrusu.

 

Şu sıralar Tekirdağ’da gözlemlediğim gencecik gazeteci arkadaşlarımız var. Ciddi anlamda emek veriyorlar. Onları gördükçe bu mesleğin daha çok uzun yıllar aynı fedekarlıkla devam edeceği inancım artıyor. Onları bir kez daha kutluyorum. Genç arkadaşlarımızı da incitmeden ve biz büyükleri olarak destek vermek de bizlerin en başlıca görevleri olmalı. Aksi taktir de sosyal medya denen mecradaki kendini bilmez ve kendini gazeteci zannederek Türkçeyi bile doğru dürüst yazıp-konuşamayan insanlara bırakırız ki bu gelecek için de çok hayırlı olmaz.

 

Burada lafız meslektaşlarımı incitmek veya herhangi birini de hedef almak değil. Genel bir değerlendirmedir. Tabi ki zaman zaman bizlerde ipin ucunu kaçırıyoruz. O ayrı konu. Bizler bunu toparlarız da esas meslekten olmayıp gazetecilik yapma gayreti içinde olanlar toparlayamaz. Bunu da iyi ayırt etmek gerek. Üretken ve bölgesine faydalı bilgiler paylaşanlara sonsuz saygılar…

Yayınlanma Tarihi : 2017-10-19 14:13:55
Okunma Sayısı : 1075
reklam yan

Özkan DİKMEN Diğer Yazıları