Özkan DİKMEN
SON DÖNEMİN SİYASETİ


SON DÖNEMİN SİYASETİ


Gerçekten akıl alacak gibi değil. Ne deniliyorsa o taraftan bakıyoruz konulara. Aslında herkesin kendince bir fikri var. Ancak insanlar artık fikirlerini bile ortaya koymaya çekinir oldu. Birkaç ‘deli yürek’ sosyal medyadan fikirlerini paylaşıyor ancak onların bu fikirlerini beğenenler de açıkça bunu ortaya koymaktan sakınıyorlar.


Geldiğimiz nokta çok da iyi değil. Her yeni gün başka bir sürpriz veya gelişme ile uyanıyoruz. Öyle çabuk gündem değişiyor ki, hangisini konu edeceğimizi bile bilemez olduk. Evlerde dizilere mahkûm bir hayat yaşamaya başladık. Oysa geçmiş zamanlarda kıraathanelerde dost sohbetlerinde ülke meseleleri ne de güzel konuşulur tartışılırdı.

 

Şimdi dizi dedik de, onlar bile 20 gün yayınlanmadı herkes ne yapacağını şaşırdı. Dizilere göre bir düzen koymuşuz ortaya ve ona göre yaşıyoruz da, 20 günlük film serüvenlerinde aslında birkaç kez izlediğimiz filmleri izler olduk. Oysa aile sohbetlerinin, komşu ziyaretlerini zamanı tam da şimdi olacak ki, insani ilişkilerimizi sanal ortamdan çıkarıp yeniden güçlendirelim. Aklımıza gelmedi değil mi? Gelmez. Çünkü son yıllarda iyice uyuşturulduk. Silkelenip kendimize gelmemiz sanırım çok zor olacak. Umudumu kaybetmeye başladım.

 

Umut demişken, her seçim bir umut oluyor. İktidarda olanlar bu güçlerini sürdürmenin umudunu taşırken, muhalefette olanlar ise iktidar olup kendilerince yeni bir düzenle insanların refah düzeyini artırma iddiası içindeler. Kimse kimseyi beğenmez oldu. Hep başkalarına yukarıdan bakıyoruz. Bir kibir almış başını gidiyor. Kendimizi olduğumuzdan fazla gösterme hastalığına artık normal bir yaşam standardıymış gibi algılıyor ve öyle davranıyoruz. Ruh halimiz bozuldu. Herkesin aynı düzeyde olduğu için kimsenin yaptığı kimseye farklı gelmiyor. Normal olmaya direnenler ise neredeyse yok denecek kadar az.

 

Yerel seçim sürecinde olduğumuzdan malum konumuz bu ama hayatın gerçeklerini de görmeden edemiyoruz. Mesleğimiz gereği hepsini gündeme getiriyoruz. Beğenilir, beğenilmez. Orası başka. Biz market poşetlerine taktık ama mesela sınır ötesi harekâtını unuttuk. Bir poşete taktık ama o poşetin içine koyduklarımızın son bir yılda bin kat artış gösterdiğini unuttuk. Bir poşete taktık ama faizlerin ciddi derecede arttığını unuttuk. Bir poşete taktık ama faizler nedeniyle parasını bankadan çıkarmayanları unuttuk. Bir poşete taktık ama çevremizde ihtiyaç sahiplerini unuttuk. Bu tür örnekleri sıralamak çok güç değil. Daha onlarcası var.

 

Kendimize gelmemiz ne kadar zaman alır bilinmez, ancak ülkemizin içinde bulunduğu durumun çok da iyi olmadığını görmemek sanırım biraz saflık oluyor. Zor bir süreç geçiriyoruz. Özellikle ülkemiz üzerinde oynana oyunlarla ilgili herkesin bir fikri vardır. Burada esas olan sevmesek bile ülkemizi yönetenlerin yanında yer almamız gerektiği inancındayım. Hem de kayıtsız şartsız. İç politikada dilediğimiz gibi eleştirebiliriz. Orası başka. Ancak yurt dışında ülkemizi ve ülkemizi yönetenleri savunmak bence vatandaşlık görevlerinin başında yer almalı. Evin babasını veya annesini komşuya şikayet eden çocuktan ne o aileye ne de topluma bir fayda gelir. Evde olanları herkes kendi evinde çözmeli. Dışarıdan yardım isterseniz evinizin düzeni ve huzuru bozulur. İşte bu nedenle bu siyasi süreçte özellikle adaylarımızdan ve siyasi parti temsilcilerinden ricam, lütfen kullanılan kelimelerimize ve eleştirilerimize dikkat edelim. Hem içeride, hem de dışarıda.


Yayınlanma Tarihi : 2019-01-28 18:24:00
Okunma Sayısı : 1427
reklam yan

Özkan DİKMEN Diğer Yazıları