Özkan DİKMEN
ÜZMÜŞÜZ, ÜZÜLDÜM


ÜZMÜŞÜZ, ÜZÜLDÜM


Bir yazı kaleme aldık ve yerinde bir tepkiyle karşılaştık. Dostlar haklıydı. Haddini aşan ve genelleme yapılarak yazılmış bir makale olmuş. Yoğun gündemde bazen gözden kaçırdığımız şeyler oluyor. Öncelikle üzdüğüm dostlar başta olmak üzere, yazımdan dolayı tepkisini düzeyli ve akılcı bir şekilde ortaya koyan herkesten özür dilerim. Hata yapmışsak bir yerde özür dilemekten de çekinmeyiz. Yoksa her şeye sürekli özür dileyen biri de değilimdir.

 

‘Tekirdağlılar ne yaptı’ cümlesi haddini aşan ve genel bir değerlendirme yapılmış bir durumdu. Başkası yazsa bende kızarım. Yıllardır Tekirdağ’ın gelişimi için verdiğim mücadeleyi sanırım bilmeyen yok. Oradaki genelleme doğru olmadığı gibi yerli-yabancı dedikodusunu sürekli kaşıyan bir avuç insana dikkat çekmekti maksadımız. Yani ‘yapılmasın böyle şeyler, hepimiz aynı toprağın insanıyız’ demek istiyoruz da diyememişiz. Olsun, o da bizim meslek kazamız olsun. Hoşgörü istemek benim de hakkım diye düşünüyorum.

 

Aslında o yazının zaten ilerleyen bölümlerinde de bunu vurguluyoruz ama baştan giriş yanlış olduğu için ciddi derecede üzüldüğümü de belirtmek isterim. Ha bu arada kimse tehdit aldım da böyle bir özür diliyorum manası da çıkarmasın bu yazıdan. Öyle güzel tepki koydular ki arkadaşlar inanın gerçekten çok üzüldüm. Hiçbir yazısını geri çekmeyen biri olarak ve bunca zaman içinde bazı yazılarından tehdit bile almış birisi olarak o yazıyı hemen geri çektim. Çünkü kent adına bir şeyler ortaya koyarken birilerini haksız yere üzmek hiç bana göre değil. Çok üzüldüm ve anında yazıyı internet sitemizden geri çektim.


Her zaman savunduğum bir konu da var. Eleştiriye tahammülü olmayan gazeteci eleştiri de yapmayacak. Gelen eleştiriler bizi her zaman biraz daha olgunlaştırır ve öğretir. Kemal Cenk Utku kardeşim tepkisini çok güzel ortaya koydu. Ardından sosyal medyadan gelen ve düzeyini hiç kaybetmeyen eleştirilere de orada yanıt verdik. Hakaret yerine akıllı ve bilinçli bir tepki ortaya koydular. Üzüldüğüm kadar bu kadar takip edildiğime de sevinmedim değil.

 

Ha bu arada, kimse benim ne kadar Tekirdağlı olup olmadığımı tartıya koymasın. Ömrünün yarısından fazlasını Tekirdağ’da yaşamış ve bundan sonra da burada ömrü yettiğince yaşayacak birisi olarak kent sevgisini tartışmam bile. Zaten belki de isyanımız bu yüzdendi.

 

Bir kenti sevmek veya bir kentli olmak için o kentin kültürünü ve sevdasını sevmekle başlar her şey. Geldiğimde gördüm ki Tekirdağspor sevdası başka. O sevdanın ardından çok gittik. Halen de elimizden geldiğince gitmekteyiz. Bu başka konu.

 

Böyle bir yazıya karşı tepkilerini ortaya koyan arkadaşlarımızın bizler kent için mücadele ederken ve yazılar paylaşırken de destek olduğunu görmek isterim. Geçmiş yazılarımda bunu çok net görebilirsiniz. Yoksa bunca mücadele ediyoruz ve yalnız kaldığımızı hissediyoruz. Tekirdağ için bizler bir şeyler ortaya koyduğumuzda yalnız olmadığımızı o zaman da görmek isterim. Sanırım bunu istemeye de hakkım vardır. Eğer böyle destek de görürsek bu bize daha da güç verir. Yoksa kimin nereden geldiği, nereli olduğu, sizlerin olduğu kadar benim için de önemli değil. Çünkü benim için Tekirdağ’da yaşayıp buraya katkı vermek isteyenler ve kent için çırpınanlardır önemli olan. Sadece bu mevzuları kaşıyanların daha fazla kıyı köşelerde bu konulardan uzak durmalarını isterim.

 

O yazıdan altlarda kalan bir bölümü aktarmak isterim ki ne demek istediğimiz de tam anlaşılsın.

…Bu nedenle nüfus cüzdanında ‘doğum yeri’ hanesinde neresi yazdığı önemli değil kişinin. Öncelikle Tekirdağ’ı ne kadar sevdiği ve bu kente ne kadar katkı vereceği önemli. Bu çerçevede hangi siyasi partiden olursa olsun vizyon, kente bakış açısı ve yapılabilir projeler öne çıkmalı. Gerisi teferruattır.


Yayınlanma Tarihi : 2018-11-10 12:19:10
Okunma Sayısı : 1201
reklam yan

Özkan DİKMEN Diğer Yazıları