Habibe Tilki UZEL
Topraklarımızı ne kadar tanıyoruz?


Topraklarımızı ne kadar tanıyoruz?

 

Eski Çağ Bilimleri Türkiye toprakları üzerinde günümüzde olduğu kadar daha eski tarihlerde de önemsenmemiştir. Bu yüzden Osmanlı Döneminde pek çok önemli tarihi eser, yurt dışına çıkarılmıştır. Örneğin Ankara yazıtı (Res Gestae Divi Augusti), içerik olarak çok önemlidir.  Roma İmparatoru Augustus yaptığı işleri bizzat kendi ağzından anlatır. Zira ünlü tarihçi Theodor Mommsen bu yazıtı, “yazıtların kraliçesi” olarak tanımlamıştır. O Dönemde herkesin görmesi için belli başlı kentlere gönderilmiştir. Bunlardan bir tanesi de Ankara’nın Ulus semtinde Augustus Tapınağı’nın duvarlarında duran bu Ankara yazıtıdır. Ne yazık ki, bu önemli yazıtı ilk fark eden Ankara’da yaşayan biri değildi. Avusturya İmparatoru I. Ferdinand tarafından Osmanlı İmparatorluğu padişahı Kanuni Sultan Süleyman’a elçi olarak gönderilen Hollanda asıllı Ogier Ghiselin de Busbecq idi. Maalesef başkentimizde yer alan bu önemli yapıttan o dönemde olduğu gibi bu dönemde de bazı kimselerin haberi yoktu. Öyle ki bir dönem Ulus’ta Hacı Bayram Camii’nin tuvaleti olarak kullanılmıştı. Hala da harabe şeklinde öylece durmaktadır.

 

Doğup büyüdüğümüz bu topraklarda,  binlerce yıl önce bilime ve ilime fazlaca katkıda bulunmuş insanlar doğup büyümüştür. Batı edebiyatını başlatan ilk ozan İzmirli Homeros (M.Ö. 8 yy.yaşamış), doğa bilimcisi Miletli Thales (M.Ö. 7 yy.), tarihin babası sayılan Bodrumlu Herodotos (M.Ö. 5. yy.), Amasyalı Strabon (M.Ö. 1.yy),  modern kent mimarisinin babası Miletli Hippodamos (İ.ö. 5. yy.)  ve daha sayamadığım aynı toprakları paylaştığımız pek çok değerin farkında değiliz.Onlar da Anadolululardır ve günümüz bilimine ışık tutmuş insanlardır. Düşünsenize kendi dönemlerinde çok önemli fikirlere, bilimlere imza atmış ve günümüz biliminin temeli olmuş kişiler bizim insanlarımız. Onları nasıl içselleştirmeyiz?

 

Bu yazımda adından bahsetmeden edemeyeceğim, bu bilgilerle fikirlerle donanmamı sağlayan çok değerli hocam Prof. Dr. Sencer Şahin yaşadığı sürece kültürel mirasımızı elimizin tersiyle itmememiz gerektiğini öğretmiştir bizlere.  Yazdığı pek çok makale ve verdiği röportajlarda bu konu üzerinde çok durmuştur. Tarihimizi, kimliğimizi bilmek istiyorsak geçmişimizi reddedemezdik. Geçmişimizi iyi öğrenmeli kendimize dersler çıkarmalıydık. Çanakkale savaşının sonunda Atatürk “ Hektor’un öcünü aldık” demiştir. Çünkü Hektor Truva kralının oğluydu, yani Çanakkaleliydi. İzmirli Homeros’un İ.Ö. 8.yy.da yazdığı eserden öğrenildiği üzere tıpkı Çanakkale savaşında olduğu gibi, Truva savaşında düşman aynı deniz kıyısından Çanakkale topraklarına basmıştır. Yani tarih TEKERRÜR etmiştir. O dönemde Hektor yenilmişti. Bu yüzdende Çanakkale zaferinin ardından Atatürk o sözleri söylemişti.

 

Eğer tarihimizi iyi öğrenirsek topraklarımız hakkında her şeyi öğrenirsek düşüncemizi, stratejimizi ve kültürümüz o şekilde yönlendirebiliriz. Topraklarımızı tanırsak, topraklarımızda yaşanan olayları, yaşayan kişileri bilirsek daha farkındalık sahibi bir toplum oluruz. Böylece Malazgirt Savaşı’ndan önce de bu topraklarda doğmuş büyümüş, buralı olan insanları, kültürlerini de kendimize dahil edebilir, kültürel acıdan daha zengin bir toplum da olabiliriz.  Peki, tüm bunlar nasıl göz ardı edilebilir?  Umarım gençlerimiz, çocuklarımız bu bilince sahip olurlar ve o zaman kendini tanıyan, topraklarının bilincine varmış,  daha hümanist bireylerle dolu bir toplum olabiliriz.


Yayınlanma Tarihi : 2018-04-16 17:34:46
Okunma Sayısı : 916
sugar chef

Habibe Tilki UZEL Diğer Yazıları