EDİTÖRDEN
BELGRAD

BELGRAD

Onlarca yıl kominizim rejiminde Yugoslavya’ya başkentlik yapmış, şimdinin Sırbistan başkenti Belgrad’a ilk kez geldim. Yıllardır görmek istediğim o muhteşem tarihi binaları canlı canlı görme fırsatı buldum.

Kent girişinde bizleri tarihin mistik kokusu karşılıyor. İnanın daha kente girmeden bu havayı içinizde hissediyorsunuz. Ancak eğer Bulgaristan tarafından geliyorsanız, o kanyonların arasından tek şerit yolda geçerken hissettiğiniz heyecan, korku ve muhteşem manzaranın keyfi bir başka. Bunu ayrıca belirtmek isterim.

Lafı fazla uzatmaya gerek yok. Avrupa’nın ortasında görülmesi kesinlikle gereken ve görenlerin tekrar tekrar gelmek istediği bir kentle karşılaştım. Osmanlı’dan kalma eserlerin yanı sıra Tuna kenarında bulunan kalenin bugüne kadar korunarak gelmiş olması ve burasının kentin adeta uğrak yerlerinden birisi haline gelmesi Bana göre Belgrad’ın cazibesini bir kez daha artırıyor. Knez Mihailova Caddesi Bizdeki İstiklal Caddesi ile benzetilse de İstiklal Caddesi’nin bu halde olabilmesi için eski günlerine en az bir 40 yıl geri dönmesi gerektiğini söyleyebilirim. Geniş ve yayaların alabildiğine özgürce dolaşabildiği, sağlı sollu kafe, restaurant, alışveriş merkezleri, ihtiyaca hasıl tüm şeylerin karşılanabileceği bir alan. Hemen ilerisinde Taş meydan dedikleri aslında alabildiğine yeşilliğin içinde olan bir alan. Hemen yanında ise savaş zamanı sığınak olarak kullanılan, hatta savunma hattı da oluşturulmuş bir kale görebiliriz.

Tekrar gelmek ister miyim? Evet bir kez daha doya doya bu şehri gezmenin faydalı olacağı düşüncesindeyim. Tavsiye eder miyim? Kendim tekrar geleceğime göre herkese ve imkanı olanlara tavsiye ederim. Eğer uçak ile gelecekseniz vizesiz seyahat edebileceğiniz bir ülke. Karayolu ile gelmek isterseniz, Yunanistan veya Bulgaristan üzerinden, her iki ülke AB üyesi olduğu için mutlaka shengen vize almanız gerekecektir.

Tarihi yapıları ve görkemli binaları ile insanı adeta içine çeken Belgrad’ı görmeden ölmeyin derim.