Özkan DİKMEN
RAHMİ KOÇ MÜZESİ


RAHMİ KOÇ MÜZESİ

 

Kısa süre önce Ankara seyahati yapmıştım. Hani birilerinin komşu kapısı yaptığı başkente biz arada gidiyoruz. Gerçi hoş belki bundan sonra da bizim için ‘komşu kapısı’ olur ya neyse..

 

Ankara ziyaretimde notlarımızı aldık. Gördüklerimizi sizlerle paylaşmak ve Tekirdağ için benzer projeleri gerçekleştirebilir miyiz onu değerlendirmek adına paylaşımda bulunuyorum. Yoksa Ankara seyahatim sizler için çok bir önem arz etmiyor.

 

Rahmi Koç Müzesi bugüne kadar beni içine çeken ve içinden çıkmak istemediğim bir yapı olarak beni müthiş etkiledi. 5 kere gezseniz yine içinde görmediğimiz ve kaçırdığınız şeyleri olacağı muhakkak. Öyle güzel planlamışlar ve mühendisler marifetiyle öyle güzel minyatürler ortaya çıkarmışlar ki; hayran kalmamak elde değil.

 

Beni en çok cezbeden bölümün, fotoğraf makinaları, kameralar ve matbaa makinalarının bulunduğu bölüm olduğunu da arada vurgulamak isterim. Malum kan çekiyor işte.

 

Ülkenin zengin soy isimlerine karşı oldum olası bir ön yargım vardır. Koç grubu da bunlardan birisi. Diyorduk ki, kazanıyorlar ve hep kendilerine harcıyorlar. Ancak durum hiç de öyle değilmiş. Ön yargımı tamamen ortadan kaldıran bir müze beni müthiş cezbetti. Geçmişken günümüze küçücük oyuncağından, en modern tesislerin minyatür maketlerine kadar her bir şey ince düşünülerek müzedeki yerini almış. Sağ tarafa bakarken, sol taraftakini kaçırıyorsun. Her ikisini kontrol etsen yukarıda ki 100 yıl önce kullanılmış kayıkçı küreklerini göremiyorsun.

 

Ankara kalesinin hemen dibinde bulunan bu müzeyi Ankara’ya gidenler mutlaka ama mutlaka zaman ayırıp görmelisiniz. Ayırdığınız zaman ise bir saat falan olmasın. En azından günün yarısını buraya bırakıp gönül rahatlığı ile gidebilirsiniz. Koç ailesine İstanbul’da da bir benzeri olan bu müze için teşekkür etmemek gerçekten büyük saygısızlık olur. Rahmi Koç’un bal mumu heykeli ise gerçekten görülmeye değer.

 

Gel gelelim Tekirdağ’da bu tür çalışmalar olamaz mı? Ekrem Eşkinat Süleymanpaşa’da bu yönde çeşitli adımlar atıyor. Şimdi diyeceksiniz ki; ‘Yolumuz yok ne müzesi’… Doğru yolumuz yok ne müzesi, ammaaaa…. O yolu, o alt yapıyı, daha önce yapan birileri olsaydı, kentin büyümesini engelleyen insanlara bugün yaptığınız gibi o günde ciddi tepkiler koysaydınız, bugün yolunuzda olurdu, düzenli sanayinizde olurdu, çok ciddi müzeleriniz de olurdu, hatta tarihi binalarımızı birçoğu halen ayakta ve günümüze taşınmış olurdu.

 

Geçmişi bir kenara bırakıp bugün yapılmak istenene destek olmanın zarar getirmeyeceğine eminim. Bu anlamda ‘yolumuz yok’ safsatasını bırakıp bu tür çalışmalar ileride merkez Süleymanpaşa ilçesinin ekonomik olarak gelişiminde de önemli rol oynayacaktır. Tekirdağ tarihini anlatan fotoğrafların sergileneceği müze bitmek üzere. Balaban müzesi için çalışma başladı. Dilerim Rahmi Koç müzesi gibi bir müzenin de kente kazandırılması için çalışma yapılabilir. Tekirdağ bunların hepsini hak ediyor.

 

Ne olur her şeyde olduğu gibi bu tür çalışmalara itiraz etmeden önce kime ne kadar faydalı onu analiz edelim ve öyle konuşalım. Aksi takdirde kasaba kimliğinden kurtulamamış kendi kaderine terk edilmiş bir kentte yaşama mahkûmiyetimiz devam eder.

Yayınlanma Tarihi : 2017-11-27 16:45:34
Okunma Sayısı : 1024
kiremitçiler

Özkan DİKMEN Diğer Yazıları