
Özkan DİKMEN
İNSANI YIPRATMAK NE KADAR KOLAY!
İNSANI YIPRATMAK NE KADAR KOLAY!
Hayatınıza aksiyon katmak istiyorsanız siyasete soyunun. Emin olun daha o andan itibaren sizi yıpratmak için en güvendiğiniz insanların bile nasıl çaba gösterdiğini hissedeceksiniz. Siyasetin uzantısı olan yerel yönetimlerdeki bürokrasi de aslında farklı değil.
Konuyu TESKİ’ye getireceğim. Kim ne derse desin, ciddi bir alt yapı hamlesi ile 4 yılda önemli işler yapıldı. Daha dün su baskınlarını konuşuyorduk hatırlarsanız. Bugün gelinen noktada ise sadece küçük aksaklıkların olduğu bölgelere müdahale ediliyor. Yani önemli bir adım atılmış kent adına.
Gel gör ki; su faturalarından tutun da, küçücük bir su birikintisinin olduğu yere kadar TESKİ ve onun genel müdürünü eleştirmek neredeyse alışkanlık oldu. Toplumun her kesiminden birbirinden etkilenerek gerekli bilgiyi almadan eleştirenlerin olduğunu görüyoruz, duyuyoruz. Aslında TESKİ’nin internet sitesine girilip neler yapıldığına bir bakılsa bana göre eleştiriler biraz daha insaflı olacak. Vatandaşlar bu eleştirilerini daha doğru yapabilecekler. Özellikle siyasi olarak sırf eleştirmek ve yıpratmak için ciddi çalışmaların olduğunu da anlayabiliyoruz.
Yazımızın başlığında da okudunuz. İnsan yıpratmak çok kolay. Ne yazık ki, Tekirdağ’da bu daha çok var. Daha iki dakika önce birlikte oturup kahve içtiğimiz ‘arkadaşlarımızın’ arkasından çok da güzel ağır laflar edebiliyoruz. Sonra tekrar karşılaştığımızda, kendi vicdanımızdan bile utanmadan kendisiyle samimi bir şekilde yine kahvemizi içebiliyoruz. Bu ne kadar dürüst? Ne kadar insancıl? Ne kadar vicdani? Herkes kendisinin çok iyi bir insan olduğu ile başlayıp başkalarını yerden yere vurduğu sürece ne memlekete düzgün bir hizmet gelir, ne de Avrupai bir kentte yaşama şansı bulabiliriz. Önce kendimizi sorgulamamız gerekmez mi?
Dedikodu kültüründen kurtulup, eleştirdiğimiz konular üzerinde birlik olsak diyorum, acaba yaşadığımız topraklar üzerinde daha mı keyif alırız? Ne dersiniz? Güzel olmaz mı? Hatta bu eleştirilere biraz da mizah katsak inanın tadından yenmez.
Birlik olmaktan bahsetmişken, geçtiğimiz hafta Editörümüz Habibe hanım, Süleymanpaşa Sahil Projesi ile ilgili ayrıntılı bir makale yazdı. Ciddi derecede gazetede ilgi gördü, aynı zamanda internet sitemizde de en çok okunanlar arasına girdi. Sahil projesinde hatırlatmakta fayda var, kalan kısmın yapılamamasının tek nedeni Milli Emlak’tan orasını devir alamamak. Bu konuda Ak Parti İl Başkanı Sayın Cüneyt Yüksel’in çabalarını görmek isteriz. Sırf belediye proje üretmesin ve eleştirilecek bir konu kalsın diye burası ve benzeri konularda yardımcı olunmuyorsa, o zaman siyasi olarak ‘biz Tekirdağ için şunu yapacağız, bunu yapacağız’ diyerek kimse meydana çıkmasın. Eğer mevzu Tekirdağ’a hizmet ise, bunu siyasi bir görüş ortaya koymadan katkı vermek gerektiği inancındayım. Bu taraftan eğer teşekkür edilmezse, tabi ki, onlara da bir çift sözümüz olur.
Diğer taraftan yine merkez ilçe Süleymanpaşa’nın ciddi ihtiyaçlarından birisi olan Şehir Hastanesi için de nihayet kazma vurulmaya başlandı. Ancak burası için söylenen ise ‘HASTA GARANTİLİ’ bir hastane olacağıdır. Yani bir işletmeciye devir edilecek ve bu işletmeci garanti hastalar üzerinde kazanç sağlayacak. Eğer eksik olursa devlet eksiğini tamamlayacak. Yani son yapılan köprülerde olduğu gibi bir durum. Enine boşuna yazılması gereken bir konuyu şimdilik bu kadarla geçiştirelim. En azından aklınızın bir köşesinde olsun. Şehir Hastanesi yapıldığında kimse ‘BEDAVA’ tedavi olacağım umuduna kapılmasın. Benden söylemesi.
Okunma Sayısı : 1471
