Habibe Tilki UZEL
Evet, Hayır demeden önce!


Evet, Hayır demeden önce!


Geçmiş hikayeleri okuyup kıssadan hisse çıkarmayı çok severim. O yüzden bu kez ki yazıma bir hikaye ile başlamak istiyorum.

Bir gün Hz. Ali’nin taraftarlarının yoğun olduğu Küfe’den, bir Arap devesiyle Şam’a gelir.

Şam sokaklarında dolaşırken biri yanına gelir, “Ver o dişi deveyi bana!” der. Küfe’den gelen adam, “Bu deve benimdir, üstelik dişi değil, erkektir” diye itiraz etmişse de anlaşamamışlardır. Konu Muaviye’ye yansır. Halk meydanda toplanır. Muaviye, Küfe’den gelenle Şam’da deveye sahip çıkan yerliyi dinledikten sonra, kararını açıklar. “Bu dişi deve Şamlınındır! Sonra toplananlara dönerek sorar: Ey cemaat, bu dişi deve kimindir?”

Cemaat hep birlikte bağırır, “Şamlınındır!” Küfeli şaşkın bir vaziyette devesinin ardından bakakalırken, Muaviye onu yanına çağırır. “Ey Küfeli, dinle! Sen de ben de biliyoruz ki, bu deve senindir ve dişi değil, erkektir. Ama sen Küfe’ye dönünce gördüklerini Ali’ye anlat ve de ki: “Ey Ali, Muaviye’nin, dişi deveyi erkekten ayırt edemeyen, o ne derse evet diyen 10 bin adamı var! Ayağını denk al!”

İşte ülkemizin hali de bu hikayeden çok farklı değil. Halkımızın belli kesmi net bir şekilde gördüğünü, bildiğini söylüyor ancak kalan diğer kısım ısrarla hayale inanıyor, yalanın dolanın ardından gidiyor.

Eskiden halklar, hükümdarların, diktatörlerin söyledikleri doğru olmasa bile ak dediklerine ak, kara dediklerine kara demek zorunda kalıyordu. Ne yazık ki ülkemizde insanlar oy verdikleri partilerin liderlerinin dediği yanlış olsa bile onların her dediğini kabul ediyor. Haksızlıklarını, yanlışları doğru sayıyor. Aynı kitle ellerini patlatırcasına alkışlıyor. İnsanlar nasıl oluyor da ‘yargılama, sorgulama ve düşünce yeteneklerini’ bir tarafa bırakarak, parti liderine körü körünü bağlanabiliyor? Bunu yaparak karşı tarafta olan birçok doğruyu ıskaladıklarının farkına bile varmıyorlar. Aynı şekilde muhalefette olan partiyi savunanlarda aynı hastalığa yakalanarak, iktidarın yaptığı doğruları ıskalıyor.

Hepimizin bildiği üzere Türkiye, Cumhurbaşkanlığı görünümlü Başkanlık sistemi için Nisan’da referanduma gidecek. Bu noktaya allem edildi kallem edildi bir şekilde geldik. Zorla kendimizi referandum sürecinin içinde bulduk. Ben iktidar olsun, muhalefet olsun partilere oy veren insanlara naçizane şunu söylemek istiyorum. Yeni Anayasa’nın Türkiye’ye neler getirip, götüreceğini iyi düşünün. Lütfen okuyun, araştırın, objektif bir halde muhasebesini yapın kendiniz için, evlatlarınız için, geleceğimiz için, canımız ülkemiz için. Bir kez olsun parti liderlerini dinlemeyin. Yapılacak değişiklikleri tekrar tekrar okuyun. Bu yeni anayasanın benzerlerinin hangi ülkelerde olduğunu araştırın. Yürütme, yasama ve yargının tek bir kişiye devredildiği ülkelerdeki insanlar mutlu mu, değil mi bir bakın. Gençseniz geleceğinizi, orta yaşlıysanız çocuklarınızı, yaşlıysanız torunlarınızı düşünün. Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran Mustafa Kemal Atatürk’ün bu sistem ile ilgili daha önce söyledikleri sözleri araştırın. Vicdanınızın sesini dinleyin. Sonra gidin kendi özgür iradenizle Yeni Anayasa’ya ‘Evet’ veya ‘Hayır’ oyu verin. Yeter ki; dişi deveyi erkekten ayırt edemeyen Muavviye’nin adamları gibi adaletsizliği körü körüne ‘Evet’ demeyin. Türk halkı asildir. Bu halk Zalim diktatör Muaviye’nin değil, Mustafa Kemal Atatürk’ün halkı olarak kalmalıdır. Ayrıca tarih sayfalarının hepsi gösteriyor ki bu kadar büyük yetki ve güce sahip olan hangi padişah, yönetici, başkan adı ne olursa olsun hepsi sonunda bu gücün altında ezilerek hem milletlerine hem de kendilerine zeval getirmişlerdir.  

Yayınlanma Tarihi : 2017-02-09 17:04:18
Okunma Sayısı : 974
reklam yan

Habibe Tilki UZEL Diğer Yazıları