Habibe Tilki UZEL
Vatandaşa hiç mi görev düşmüyor?
Vatandaşa hiç mi görev düşmüyor?
Neredeyse her yazımızı bu şehirde yaşayan halkı düşünerek düzenin, şehrin daha iyi olmasını gözeterek kaleme alıyoruz. Her daim her şeyin en iyisini kayıtsız şartsız Tekirdağ halkı hak ediyor diyoruz.
Ancak gel gelelim hani klişe ama doğru bir söz vardır “Her şeyi de devletten bekleme kardeşim” diye. Bu söze tamamıyla katılıyorum. Her şeyi devletten, kentin yöneticisi olan belediyeden belediye başkanlarından beklemeyecek biraz da içinde yaşayan insanlar olarak kendimiz taşın altına elimizi koyacağız, kurallara uyacağız, dikkat edeceğiz.
Ben, sen, o şehrin genel kurallarına uymadıktan sonra belediye durmasın düzenleme getirsin, projeler yapsın; işe yarar mı, kalıcı olur mu, Tekirdağ’ın kasaba havası gerçek, modern bir kente dönüşür mü? Cevap net bir şekilde Hayır! Yapılan hizmetlerde eleştirilecek noktalar olsa da kentte bir şekilde yeni ivme kazandırılmaya çalışıldığı inkar edilemez. Ancak ne yazık ki halkımız da yeterince hassasiyet yok. Biten Prestij Caddesi’ne bakıyorum. Bazı yönlere gidişler kapatıldı. Tek yön oldu park etmek yasaklandı. Ama nedense bazıları ısrarla kapanmış yöne doğru gitmeye çalışıyor. Üstelik orası kaldırım yapılıp yükseltilmiş ama yok vatandaş illa geçecek oradan çünkü eskiden hep oradan geçmiş, şimdi de oradan geçecek arabasıyla çıkıyor kaldırıma geçiyor. Sonra “bu şehirde yürünecek kaldırım yok” diye söyleniliyor. Arabayla kaldırıma çıkarsan kaldırım mı dayanır? Park yasak deniyor arabalar sıra sıra durmuş. Hani deniyor ya Tekirdağ’a yıllarca hizmet edilmedi diye acaba sebebi bu mu yoksa? Tekirdağ insanı gelen hizmeti hakkıyla alıp uygulamayı, kurallara uymayı başaramıyor mu?
Ben, sen, o… Hepimiz birer vatandaşız. Hangi şehirde yaşıyor olursak olalım ki bizler Tekirdağ’da yaşadığımıza göre hepimizin bu kentte karşı görevlerimiz var. Ayağımızı evimizden dışarıya attığımız anda başlıyor vatandaşlık görevleri. Hayatlarımızı iyileştirmek adına nasıl ki daha yaşanabilir bir kent istemeyi biliyorsak kent yaşamına olumlu anlamda katkı sağlamayı da bilmek zorundayız.
Bu kentte yaşayan kaç insan bunun farkında acaba? Vatandaşın kentin bir parçası olduğunu biliyor mu? En önemlisi ise bu şehirde yaşayan insanlar Tekirdağ’ı nasıl temsil ettiklerini düşünüyorlar mı?
Şimdi dönüp kendimize bir soralım; bizler “vatandaş olarak” yaşadığımız kentimize, ilçemize, mahallemize, sokağımıza, apartmanımıza, evimizin önüne sahip çıkıyor muyuz? Yerlere çöp atarken “banane süpürsün belediye işi ne” mi diyoruz yoksa evimize atmayacağımız gibi kentimize de atmayız mı diyoruz. Kentimize karşı gösterdiğimiz sorumsuz davranışlar bize her geçen gün daha yaşamasından zevk almadığımız bir kentte dönüşmemize neden olur. Unutmayın çocuklarımız da bu şehirde yaşayacaklar. Kentine aşık olan yöneticiler ve vatandaşlar olursa ancak Tekirdağ özlemle beklenen hale dönüşebilir. Aksi halde yerinde saymaya devam edecektir.
Okunma Sayısı : 1018
Habibe Tilki UZEL Diğer Yazıları
- Gelişmişlik küçük küçük şeylerde gizli
- Hizmet ayrımcılığı istemiyoruz!
- Tarihi bir süreç Tekirdağ
- Çocuklarımız eğitimin oyuncağı mı?
- ENGELSİZ YAŞAM YOK Kİ!
- Yaşam Hastanesi satıldı mı satılmadı mı muamması?
- Tekirdağ ne zaman kültür kenti olacak?
- Temiz bir şehirse istenen görev herkesin!
- Durak yok, yerde otobüs bekleyen hastalar var!
- Bir tutam hoşgörü yeter!