Habibe Tilki UZEL
Size inat çok seviyoruz Atamızı
Size inat çok seviyoruz Atamızı
Ulu önder Mustafa Kemal Atatürk dendi mi tüm dünya ülkeleri şöyle bir duruyor. Atatürk’ün önemi, var oluş, başarıları, örnek alınacak davranışları, aklı, zekası, ön görüleri ve aydınlık fikirleri sadece bizim için kıymetli değil. Sadece bize ışık tutmuyor dediğim gibi dünya ülkeleri de tek lidere saygıyla bakıyor. Öyle ki bugün pek çok ülkede heykelleri bulunuyor. Böyle bir onur kaç insan evladına nasip olur bilinmez. ABD, Meksika, Şili, Küba, Japonya, Hindistan, Macaristan gibi çoğu ülke onun heykeli ve söylediği sözlerden kendilerine uygun gördüklerini sokaklarına koymuş durumdalar. Bu manzara bizler için de gurur duyulacak türden değil mi? kaç millet var ki Atatürk’ün kendilerine gönderilmiş liderleri olmasını isteyen. Fakat o aziz Türk Milleti’nin makus tarihini değiştirmek için gönderilen bir kahraman olur.
Gel gelelim insanın elindekinin kıymetini zor anlaması gibi bir durum yaşanıyor bu topraklarda. Açıp tarih okumayanlar, okuduğunu anlayacak kapasitede olmayanlar çıkıp “Atatürk ne yaptı ki?” gibi zavallı cümleler kurabiliyor. “Atatürk çok şey yaptı da sen ne yaptın asıl ey garip?” demek geliyor içimden.
Rusların meşhur bir sözü var, “Git bir de Atatürk gibi düşün gel.” Evet, Rus halkı bir konu hakkında bir çözümü olmadığını düşündüğü konular için bu cümleyi söylüyor. Yani diyor ki illa vardır bir çözümü. Pes etme ve git bir de Atatürk gibi düşün diyor. Biz ne yapıyoruz bize söylemiş olduğu onca kıymetli sözü doğru dürüst anlamak yerine ya başını anlıyor ya sonunu sonuç olarak yarım yamalak anlıyoruz. Israrla unutturulmaya çalışılıyor. Sokaklarımız da pek çok Atatürk heykeli var fakat kaç kere dönüp saygıyla, şükranla baktınız bu heykellere soruyorum size. Önünden geçerken her şey için teşekkürler Atam ruhun şad olsun dediniz mi? hak etmiyor mu sonuna kadar hak ediyor.
Ne acı ki büyük önder Mustafa Kemal Atatürk’e yapılan çok yönlü saldırılar artarak devam ediyor.
Bu ülkenin Diyanet İşleri Başkanı kalkıp “Keşke Yunanlılar galip gelseydi”, “10 Kasım’da saat 09:05’de kenefe gidin” gibi aciz cümleler sarf eden bir aklı kaçığı ziyaret edebiliyor. Hem de Ata’nın ölüm yıldönümünden bir gün önce sanki planlı işler gibi.
Hemen akabinde Atatürk sevgisiyle anılan Trakya Bölgesi’nin illerinde Ata’ya saygısızlık yapıldı.
Geçtiğimiz günlerde önce Edirne’de üniversite öğrencisi bir kız Atatürk’e hakaretler ederek bağırdı. “Atatürk’ün Hatırasına Alenen Hakaret” suçlamasıyla gözaltına alındı sonra da serbest bırakıldı. Peki, bu kişi ifadesinde ne dedi biliyor musunuz?
“Pişman olmadığını, Atatürk’ü bu şekilde anmanın dinine aykırı olduğunu” söyleyerek bilerek isteyerek yaptığını belirtti. Ancak salındı oysa yasalarımızda Atatürk’ün hatırasına saygı diye bir madde var. Bu madde ihlal ediliyor fakat salınıyor…
Örnekler bitiyor mu bitmiyor.
Bu kez Tekirdağ’ın Çorlu ilçesinden Atatürk heykeline “baltalı saldırı” haberi gündeme geldi. Kara çarşaflı bir kadın ilçedeki Atatürk heykeline elindeki baltayla vurdu. Bu kadına ne oldu dersiniz? Tabii önce gözaltına alındı sonrada “Psikolojik sorunları olduğunun anlaşıldığı” gerekçesiyle serbest bırakıldı. Böylesi saldırılar ülkenin hiçbir yerine yakışmazken Edirne ve Tekirdağ’a hiç yakışmadığını söylemeden edemeyeceğim.
Görünen o ki çok ciddi bir şekilde Atatürk düşmanlığı, saldırganlığı ortaya çıkartılıyor. Bazı kesimlerin bu hareketleri bilerek planladığı ise ortada. E yasalar, kanunlar da Atatürk’e hakaret eden ya da heykellerine saldıranlara etkili cezalar uygulamazlar ise bu saygısız, kendi Atasına nankörlük edenleri cesaretlendirmiş oluyor. Bir an evvel bu konuyla ilgili caydırıcı düzenlemeler gelmeli.
Peki, diğer taraftan bu ülkede Atatürk’ü seven, sayan, yaptıklarına hayran olan, gelmiş geçmiş tek önder, lider, başkomutan gören bir kitle yok mu? Hem de kocaman bir kitle var. 3-5 tane kendini bilmeze inat Anıtkabir milyonlarca Atatürk sevdalısı tarafından ziyaret ediliyor. Zaten bu manzara o zavallıları zıvanadan çıkartmaya yetiyor. Gelmiş geçmiş en büyük kahramana bir de bu yazı aracılığıyla selam olsun…
Okunma Sayısı : 1625
Habibe Tilki UZEL Diğer Yazıları
