Habibe Tilki UZEL
19 MAYIS BENİM DOĞUM GÜNÜM
“19 Mayıs 1919, benim doğum günüm”
Ne şanslı bir ulusuz ki ne kıymetli tarihlerimiz, milli bayramlarımız var. Onlardan biri de şüphesiz ki 19 Mayıs 1919. Bu tarih öyle yabana atılacak bir tarih değil. Türk Milleti’nin ve büyük önder M. K. Atatürk’ün tarih sahnesine bir kez daha çıkışı ve şahlanış destanının tarihi. Bütün umutların tükenmeye başladığı bir zamanda içinde Mustafa Kemal Atatürk, Türk Milleti için “Bu millet esir yaşamaktansa ölse daha iyidir” demiş ve Samsun’a çıkarak bağımsızlık hareketinin fitilini ateşlemiştir. 19 Mayıs 1919 demek Türk Milleti’nin kendi makus kaderini tersine döndürmeye başlaması, esaret altında yaşayamayacağını ve kutsal vatan topraklarımızın daima işgal altında bulunamayacağını tüm dünyaya adeta haykırışı demektir.
Atatürk, 19 Mayıs 1919 için ‘doğum günüm’ demiştir ve Ata doğum gününü gençlere armağan etmiştir. Neden? Çünkü gençlere bu yolda çok görev düşüyor. Ayrıca 19 Mayıs’ı gençlere armağan eden önderimiz bizlere, bu ülkenin gençlerine güvendiğini ne güzel göstermiştir. Bizlere de bu armağanı ilelebet korumak, taşımak, unutmamak, unutturmamak düşer elbette.
Ancak şahsen benim korkularım var. Bizlerden büyükler, bizler, bizden biraz küçükler, belki biraz daha küçükler 18 Mart, 23 Nisan, 19 Mayıs, 29 Ekim gibi tarihimizin şanlı günlerinin kıymetini biliyor ve önemsiyoruz. Peki ya bugün yeni doğan çocuklar? Onlar bu hazinemizi bilecekler mi? Önemseyecekler mi?
Son yıllarda nedenli nedensiz bahaneler ortaya atılarak milli bayramlarımızın coşkuyla kutlanması engelleniliyor. Yasak bir şey yapıyormuşuz gibi çekinerek kutluyoruz milli bayramlarımızı. Biliyorlar ki bıçak gibi yasaklamalar gelse bu ulus buna razı gelmez ancak ılık suya atılan kurbağanın haşlandığını anlamaması gibi yavaş yavaş unutturulmaya çalışılıyor.
Hepimiz aklımızı, fikrimizi açık tutmalıyız ki yapılmak istenen oyunları zamanında fark edip tepki koyalım. Bana dokunmayan yılan bin yaşasın diye bakmaya başlarsak bir bakmışız ki aslında hepimiz yok olmuşuz.
Bu topraklarda yaşamanın zorluğunu evel ezelden hep yaşadık. Bu toprağın anaları binlerce şehit verdi ne acı ki hala da vermeye devam ediyoruz. Şunu asla unutmayalım ve unutturmak isteyenlere inat daima hatırlayalım, sıkıntı ve yokluklar içinde, büyük özveriler neticesinde kurulan Türkiye Cumhuriyeti biz gençlere emanet edilmiştir. Bu sebepledir ki bu değerli emaneti yaşatmak ve sonsuza kadar korumak, gelecek nesillerimize en iyi şekilde aktarmak, en başta gelen görev ve sorumluluğumuz olmalıdır.
İleride ülke yönetiminde söz sahibi olacak olan Türk Gençleri, Türkiye Cumhuriyeti'ni omuzlarınızda yükseltecek dimağlar olarak ne denli büyük bir sorumluluk üstlenmiş olduklarının bilinç ve idrakında olmalılar. Bu inançtan aldığımız azim ve kararlılıkla ülkemizi, önderimiz Atamızı, milli bayramlarımızı koruyacağız. Bu herkes tarafından böyle biline.
Yayınlanma Tarihi : 2016-05-19 12:29:03
Okunma Sayısı : 966
Okunma Sayısı : 966
Habibe Tilki UZEL Diğer Yazıları
- Tekirdağ'ın Kaderi Değişsin
- 23 Nisanları unutturamayacaksınız!
- Düzgün kaldırımlar Tekirdağlının hakkı değil mi?
- GÜNAH KEÇİSİ YEREL BASIN
- TORPİLİN HORON TEPTİĞİ BİR BÜYÜKŞEHİR
- TEKİRDAĞ'A BU YAKIŞMADI!..
- Destan yazan Türk askeri, destanlaşan Türk askeri
- AT ARABASI
- BAŞARIDA SONDAN 4.
- 2 MİLYON AĞACI YOK EDECEK PROJEYE HAYIR!