Özkan DİKMEN
YAV HE HE!


YAV HE HE!


Ak Partili zat-ı muhteremin birisi Cumhurbaşkanı Adayı Muharrem İnce için ‘Recep Tayyip Erdoğan’a mı aday, yoksa Cem Yılmaz’a mı aday?’ diye bir açıklama yapmış. Siyaset sahnesinde yüzlerin gülümsemesinden neden bu kadar rahatsız oldun diye de sormak lazım..


Demirel, Ecevit, Çiller, Yılmaz, Erbakan dönemlerini hatırlamayanlar için aktarayım. O dönem belki memlekette yine ciddi sıkıntılar vardı ama siyaset sahnesinde bir üslup ve adap vardı. Liderler birbirlerine eleştiri yaparken ince espriler ve göndermelerle kendi taraftarlarını bir nebze olsun gülümsetirlerdir. Deneyin bakın işe yarıyor. Gerçekten bunu yapan da çok sevimli oluyor. Yani taraf olmayan birisi bile o lideri büyük bir keyifle dinliyordu. Mesela Demirel’i hiç desteklemedim ama zevkle dinlerdim. Hatta ‘petrol varda ben mi içtim?’ sözü halen kulaklarımda ve gülümsüyorum bu sözlere.

 

‘Onlar ne veriyorsa ben beş fazlasını vereceğim’ diyen de vardı, bir ev bir araba anahtarına ikiye çıkaran da vardı. Ülkemizde başka bir liderden bahsederken ‘SAYIN’ kelimesini başa koyan Ecevit’i unutmamak gerek.

 

Gerginlikten nemalanan bir siyasi söylem ve gelişim yerleşti yıllardır ülkemizde. Bu hiç hoş değil ve ciddi ciddi hoşlanmıyoruz bu tarz söylemlerden. Ve de söyleyenlerden. Vatandaşını germek, gergin bir toplum ortaya çıkarmak kime ne fayda getirir bilemem. Ancak Sayın Muharrem İnce’nin esprili üslubu belli ki Ak Partili arkadaşları rahatsız etmiş.

 

Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın ve diğerlerinin de böyle bir üslubu olsa emin olun bugün geldiğiniz yüzde 50’lik rakam çok daha yukarılara çıkar. Ancak toplumu germenin ve ağır eleştiri-hakaret çizgisinin ortasında söylemlerle politika üretmenin bu ülkeye hiçbir zaman faydası olmadı olmayacak. Kendilerinin bile inanmadıkları söylemler ve gerginlikle ülke yönetmenin ne kadar zor olduğu sanırım anlaşıldı.

 

Gelelim yerele. Muhtemelen memleketin her bölgesinde aynı tarz vardır. Buna CHP’li arkadaşların da zaman zaman ayak uydurduğunu görebiliyorum. Yani gergin siyaseti özellikle Tekirdağ’da bazı CHP’li yöneticilerin de benimsediği gözlerden kaçmıyor. Aynı ortamda her iki partinin üst kademe yöneticilerin kendilerine yönelttiğim eleştirilerden rahatsızlık duyduklarını açıkça belli etmeleri de bunun en güzel örnekleri. Hem Ak Partili, hem de CHP’li bu yönetici arkadaşların aynı tondan ve aynı anlayıştan tarafıma eleştiri sunmaları da beni ayrıca keyiflendirdi ve mutlu etti. Birisi beni savunuyor olsaydı bir gazeteci olarak çok da hoşuma gitmezdi. Her iki tarafta yazdığımız yazılardan ve ortaya koyduğumuz yayın politikasından memnun değil ise demek ki doğru yoldayız.

 

24 Haziran’a kadar miting alanlarında gülümseyen yüzleri görmek beni ve muhtemelen milyonlarca insanı mutlu eder. O günden sonra da yüzlerin gülümsemesini aynı duygu ve hassasiyetle diliyorum.

 

Bu arada bir not: Siyasi partilerin il örgüt ve teşkilatları, adına her ne diyorsanız. Dijital ortamlarda gazetecileri davet ettiğiniz guruplarda yaptığınız paylaşımlar beni zerre kadar ilgilendirmiyor. Hatta komik geliyor. Toplantı vesaire duyurularınızı anlarımda açıklama yayımlamak, kutlama mesajı atmak biraz garip olmuyor mu? Çok açık ve net söylüyorum. Biz taş mı yiyeceğiz? Etmeyin da…


Yayınlanma Tarihi : 2018-05-25 13:50:53
Okunma Sayısı : 2142
reklam yan

Özkan DİKMEN Diğer Yazıları