Özkan DİKMEN
HEP SÖYLEDİK


HEP SÖYLEDİK


Tekirdağ Valisi Sayın Mehmet Ceylan basın toplantısı yaptı. Uzun süredir ilk kez yapılan sakin ve bir o kadar da rakamlarla ayrıntılarla dolu bir toplantıydı. Basın mensubu olarak oldukça doyurucu bir toplantı olduğunu söylemek isteriz ancak ‘ama’ larımız da yok değil.

Vali açıklamalarını yaptıktan sonra basın mensubu arkadaşlarımız akıllarına takılanları, kendi bölgelerinde olan sorunları aktardılar, yanıt aradılar. Meslektaşlarımızdan bazıları sanırım tatmin olmuştur, ancak yeterli yanıtı alamayanlarında olduğu aşikar.

Benim takıntılı olduğum konulardan birisi de hiç kuşku yok Suriyeliler. Sosyal medya hesabımdan yaptığım anlık paylaşıma hemen çeşitli yorumlar geldi. Belli ki; uzun süredir bu konuyla ilgili ciddi rahatsızlıklar var. Tekirdağlıların bazıları daha başka illerden geleni kabul etmezken, Suriyelilere oturma izni verilmesi gerçekten önemli bir sorun.!

Esasen, kimilerinin yüksek sesle dillendirdiği soruyu buradan da sormak istiyorum. Vatanını bırakıp gelmek, yani vatanından kaçmak nasıl bir duygu? Üstelik kaçtığın ülkenin evlatları senin vatanın için savaşırken ve orada Şehit olurken, sen nasıl bir duygu içindesin? Suriyeli göçmenlerin bu soruyu cevaplamalarını isterim. Üstelik bir sektör haline gelen kadınlı-çocuklu dilencileri ‘maaş’ vererek dilendiren içimizdeki Suriyelilerin nasıl bir duygusu var onu da merak ediyorum. Umarım Sayın Valimiz bu konuda ciddi adımlar atar ve Tekirdağ’ın huzurunu bozacak unsurların ortadan kalkması için çaba gösterilir.

İşsizlik konusu da çok mühim. Ciddi derecede işsizler ordusu var ve her gün bunlara binlercesi katılıyor. Üstelik verilen rakamlar da resmi rakamlar. Resmi raporlara girmeyen en az bir o kadar daha işsiz vatandaşın ortada olduğu bir gerçek. Kimse kimseyi kandırmasın. Hazırlanan resmi rakamların hiçbir zaman inandırıcı olmadığını dönemin Valisi Ahmet Özyurt’un Milli Eğitim raporları için söylediği ‘İçmişler şarabı, yemişler köfteyi, Tekirdağ’ı güllük gülistanlık göstermişler” sözünden sonra daha net anlamış birisiyim.

Zaten işin biraz derinine inersek, Tekirdağ’ın sıkıntılarının bugün ortaya çıktığını söylememiz haksızlık olur. Bu sorun en az 50 yıllık sorun. Tekirdağ’ın bir kent olmasından ziyade, kasaba olarak kalmasını isteyen birkaç baron yüzünden bugünlere geldi. Bunu artık daha net görebiliyoruz. Onun için bizim kente artık iki kere daha fazladan sahip çıkmamız gerekiyor. Kent karma bir insan yapısına girecek. Bunu görebiliyoruz. Gerekli önlemler ve çalışmalar bu gerçek üzerine yapılsa acaba daha mı iyi olur diyorum?

BAŞKANIN KIRGINLIĞI

Büyükşehir Belediye Başkanımız Sayın Kadir Albayrak geçtiğimiz gün aradı ve son makalemdeki ‘kandırılma’ kelimesini beğenmediğini ve kendisini kimsenin kandıramayacağını aktardı. Biraz da sitem etti haliyle. Bunlar bizler için olağan şeyler. Yazılarımızın birilerine değdiğini hisseder ve ona göre daha dikkatli ve kent adına daha verimli yazılarla uyarılarda ve önerilerde bulunmak isteriz.

Bugün bu ülkenin Cumhurbaşkanı bile ‘kandırıldım’ diyor ise, Tekirdağ Büyükşehir Belediye Başkanının kandırılması da gayet doğal. Nedense üzerimize gelen olumsuz şeyleri kabul edemiyoruz. Oysa insanoğlu her yaşta her dönem mutlaka birileri tarafından yanıltılabilir veya kandırılabilir. Bunda karamsar bir tablo çizmenin manası yok. Olabilir diyerek ona göre dikkate alınması düşüncesindeyim. Kızmanın bir anlamı yok. Sadece sevdiğimizi biraz daha fazla eleştiriyoruz o kadar.

Ha, bu arada sahte müfettişler yine bazı yerlerde dizayn çalışmasındaymış. Bu da bizden olsun sayın başkan….

Yayınlanma Tarihi : 2017-02-16 10:04:35
Okunma Sayısı : 1277
sugar chef

Özkan DİKMEN Diğer Yazıları