
Özkan DİKMEN
İÇTEN İÇE SEVİYORLAR
İÇTEN İÇE SEVİYORLAR
Siyasi arenada bakıyorum da herkes birşeyler söylüyor ama inanın bir birlerini çok seviyorlar.
Geçtiğimiz haftalarda herkesin kan bağı, ortaklığı vs. olduğun usöylemiştim. Bu yazı takdir toplamış ve inanın çok tebrik telefonları almıştım. Bunun nedeni de tespitimizin yerinde olduğu ile ilgiliydi.
Şimdi bakıyorum; Ak Parti CHP’yi CHP Ak Parti’yi ağır bir şekilde eleştiriyor. Hatta Tekirdağ’da böyle eleştiriler görmediğimizi ve seçimin çok çetin geçeceğini ifade de etmiştik.
Gelinen noktada değişen birşey yok. Çünkü bu ağır eleştirileri bir birlerine yöneltenlerin ne kadar bir birlerini sevdiklerini anlayabiliyorum.
Tamamen siyasi manevralarla ve oy kaygısıyla yapılmış açıklamalar ise tıpkı futbolda olduğu gibi zaman zaman vatandaşları da karşı karşıya getiriyor.
Bu nedenle siyasilerin, özellikle de koltukta oturanların biraz daha düşünerek konuşması ve açıklama yapması gerekiyor.
Son dönemde belediyenin çalışmaları ile ilgili Ak Parti sürekli açıklamalarda bulunuyor ve vatandaşın mağdur edildiğini ifade ediyor.
Şimdi ben soruyorum. Siz yönetimde olsaydınız vatandaşa aspesli borulardan su içirmeye devam mı edecektiniz?
Yoksa siz alt yapıya başladığınızda milleti uzaya mı çıkaracaktınız. Sonuçta üç aşağı beş yukarı işlem aynı olacak, bir gün erken veya bir gün geç bitirecektiniz.
Eleştirmek inanın çok kolay...
Ahmet Aygün döneminde de CHP’liler benzer eleştirilerde bulunmuş ve aynı soruları onlara da yöneltmiştim. Üniversite kurulunca ‘ne acelesi vardı önce yolları yapsalardı’ diyenleri mi istersiniz, kavşaklar yapıldığında, ‘alt yapılar neden yapılmadı’ diyenleri mi?
Ben o zaman da CHP’lilere sormuştum.
Sizin çocuğunuz üniversiteye evinden gelip gitse daha mı kötü olur. Yoksa ölümlü trafik kazalarında kaybettiğimiz canlar yetmedi mi?
Bunun gibi bir çok örnek verebiliriz. Öncelikli olan bizim ne yaptığımız. Biz ne kadar yaşadığımız yere ve topluma sahip çıkıyoruz.
Hiç kendimize bu soruyu sorduk mu? Bence sormadık. Soralım o zaman. Ne yapıyoruz. Kocaman bir hiç...
Ya kahve köşelerinde oturuyor birilerini çekiştiriyoruz, ya da memleketi kurtarıyoruz!
Hatta iş için yakın akrabalarımızı işe almayan kendi partilimiz yöneticilere veryansın ediyor ve ne kadar yanlış işler yaptıklarını kendimizce cümle aleme anlatmaya çalışıyoruz. Bu hem belediye için hemde iktidar partisi için geçerli.
Gelinen nokta da şu var. Artık elimizi taşın altına koyalım. Tekirdağ kabuğunu kırdı gidiyor. Üniversitesi, yolları felan. Ancak daha önemlisi bizde bu gelişimde bir katkı sağlamalıyız.
Mesala Tekirdağ’a gelecek bir yatırım için kat planına bakmadan 2 metre uzunluğuna bakmadan bir otomotiv firmasına ruhsatı verebilmeliyiz.
Yada kentte çok güzel açılmış bir tesisin kimseden şikayet yokken iki tane camına takılmamalıyız. Yoksa o cam kırıkları bir gün başka şeylere neden olabilir.
Ne bileyim, belki de kente yatırım getirdiğini büyük bir keyifle anlatan iktidar milletvekillerine şu soruyu sorabiliriz. Hastanemizi 10 yıldır neden yaptıramıyor sunuz? Bunun tek suçlusu İl Genel Meclisi mi?Siyasi arenada bakıyorum da herkes birşeyler söylüyor ama inanın bir birlerini çok seviyorlar.
Geçtiğimiz haftalarda herkesin kan bağı, ortaklığı vs. olduğun usöylemiştim. Bu yazı takdir toplamış ve inanın çok tebrik telefonları almıştım. Bunun nedeni de tespitimizin yerinde olduğu ile ilgiliydi.
Şimdi bakıyorum; Ak Parti CHP’yi CHP Ak Parti’yi ağır bir şekilde eleştiriyor. Hatta Tekirdağ’da böyle eleştiriler görmediğimizi ve seçimin çok çetin geçeceğini ifade de etmiştik.
Gelinen noktada değişen birşey yok. Çünkü bu ağır eleştirileri bir birlerine yöneltenlerin ne kadar bir birlerini sevdiklerini anlayabiliyorum.
Tamamen siyasi manevralarla ve oy kaygısıyla yapılmış açıklamalar ise tıpkı futbolda olduğu gibi zaman zaman vatandaşları da karşı karşıya getiriyor.
Bu nedenle siyasilerin, özellikle de koltukta oturanların biraz daha düşünerek konuşması ve açıklama yapması gerekiyor.
Son dönemde belediyenin çalışmaları ile ilgili Ak Parti sürekli açıklamalarda bulunuyor ve vatandaşın mağdur edildiğini ifade ediyor.
Şimdi ben soruyorum. Siz yönetimde olsaydınız vatandaşa aspesli borulardan su içirmeye devam mı edecektiniz?
Yoksa siz alt yapıya başladığınızda milleti uzaya mı çıkaracaktınız. Sonuçta üç aşağı beş yukarı işlem aynı olacak, bir gün erken veya bir gün geç bitirecektiniz.
Eleştirmek inanın çok kolay...
Ahmet Aygün döneminde de CHP’liler benzer eleştirilerde bulunmuş ve aynı soruları onlara da yöneltmiştim. Üniversite kurulunca ‘ne acelesi vardı önce yolları yapsalardı’ diyenleri mi istersiniz, kavşaklar yapıldığında, ‘alt yapılar neden yapılmadı’ diyenleri mi?
Ben o zaman da CHP’lilere sormuştum.
Sizin çocuğunuz üniversiteye evinden gelip gitse daha mı kötü olur. Yoksa ölümlü trafik kazalarında kaybettiğimiz canlar yetmedi mi?
Bunun gibi bir çok örnek verebiliriz. Öncelikli olan bizim ne yaptığımız. Biz ne kadar yaşadığımız yere ve topluma sahip çıkıyoruz.
Hiç kendimize bu soruyu sorduk mu? Bence sormadık. Soralım o zaman. Ne yapıyoruz. Kocaman bir hiç...
Ya kahve köşelerinde oturuyor birilerini çekiştiriyoruz, ya da memleketi kurtarıyoruz!
Hatta iş için yakın akrabalarımızı işe almayan kendi partilimiz yöneticilere veryansın ediyor ve ne kadar yanlış işler yaptıklarını kendimizce cümle aleme anlatmaya çalışıyoruz. Bu hem belediye için hemde iktidar partisi için geçerli.
Gelinen nokta da şu var. Artık elimizi taşın altına koyalım. Tekirdağ kabuğunu kırdı gidiyor. Üniversitesi, yolları felan. Ancak daha önemlisi bizde bu gelişimde bir katkı sağlamalıyız.
Mesala Tekirdağ’a gelecek bir yatırım için kat planına bakmadan 2 metre uzunluğuna bakmadan bir otomotiv firmasına ruhsatı verebilmeliyiz.
Yada kentte çok güzel açılmış bir tesisin kimseden şikayet yokken iki tane camına takılmamalıyız. Yoksa o cam kırıkları bir gün başka şeylere neden olabilir.
Ne bileyim, belki de kente yatırım getirdiğini büyük bir keyifle anlatan iktidar milletvekillerine şu soruyu sorabiliriz. Hastanemizi 10 yıldır neden yaptıramıyor sunuz? Bunun tek suçlusu İl Genel Meclisi mi?
Okunma Sayısı : 909
