
Özkan DİKMEN
POLİSİN ÜSLUBU!
(tekirdağ haberi)
POLİSİN ÜLSUBU!
Bir hafta buralarda yoktuk. Memlekette bir cemiyet işimiz vardı gittik geldik. Tamı tamına 3 bin kilometre yol yapmışız. Dile kolay. Neyse sağlıkla gidip geldik. Gelirken Balıkesir ilinde bir işim nedeniyle o taraftan geldim ve Çanakkale üzerinden Tekirdağ'a indim. Tam 3 bin kilometre boyunca trafik işaret ve işaretçilerine uyduk çok şükür.
Ancak esas memlekete (Tekirdağ'a) gelmenin heyecanı ile Malkara İnecik bölgesinde sanırım gaza biraz fazla yüklendik. Haliyle (3 bin kilometrede hiç görmediğim) Keşan'dan buraya tam üç yerde radar kontrolü vardı canlı canlı. Birine takıldık. Takıldık derken normal hızımızla geliyoruz ama biraz abartmışız.
Haliyle trafik polisi arkadaşlarımız gereğini(!) yaptılar ve cezamızı yazdılar. Bizde paşa paşa bu cezayı ödeyeceğiz. Benim derdim ceza değil. Polisin üslubunda. Bakın aramızdaki konuşmaya ve kararı siz verin.
Radardan geçtikten sonra ilerideki polis noktasında durduruldum. Evraklar vesaire istendi. Sonra isminin Mutlu Eken olduğunu öğrendiğim (184936 sicil nolu) polis arkadaş;
-Özkan radar gel. (yani beni araca çağırıyor)
Ben ise o yol yorgunluğu ile zaten üst seviyeye çıkmış olan sinirlerine her nasıl oluyorsa hakim oluyorum. Zaten öyle de olması gerekiyor. Aksi takdirde Emniyet Müdürü Sayın Ali Yılmaz'a ayıp etmiş olurum.
Neyse gidiyoruz aracın yanına. Diyorum pardon.
Bu arada araçdaki diğer polis memuru (Turan Varcan- 230848 sicil no) ceza makbuzunu almış görevini yapıyor. Bana makbuzu imzalattıktan sonra ben kendilerini ekip kodlarını da yazmasını rica ettim. Aldığım cevap.
-Yazmam kardeşim..
Ben ise..
-Ben bunu bir vatandaş olarak istiyorum. Lütfen ekip kodunuzu da yazınız. (aslında aracın plakasından her şey ortada) Tekirdağ Bölge Trafik ekiplerinden 5922 kodlu ekip. Olayın olduğu saat ise 10:45... Zamanı da tam da bugün. Yani 12 Temmuz 2012 Perşembe...
Yazmamakta diretince diğer polis memuru arkadaş başka bir aracı durdurmaya giderken büyük bir hışımla geliyor ve ne istediğimi soruyor. (Nasıl bir ifadeyle sorduğunu sanırım polis noktalarında yakayı ele veren(!) arkadaşlar iyi bilir)
Ben de ne istediğimi söyleyince aynı hışımla ceza makbuzunu elimden alıyor ve;
-al işte yazdım. Bak bende adımı yazdık. Aha da ekip kodumuz. Aha bende sicil numaramı yazıyorum,
diyerek sonrasında sanki babasının evinden kovar gibi
-Hadi iyi günler.. diyerek yanımdan uzaklaşıyor.
Oysa ben radara girmiş ve zaten mahçup bir sürücü olarak polisten
-Beyfendi, radarla yaptığımız kontroller sonrasında hız sınırını aştığınız anlaşıldı. İşlem yapacağız lütfen aracımızın yanına kadar gelebilir misiniz? gibi bir cümleyi daha çok arzu ederdim.
Velhasıl bu tür şeyleri çok yazmam, yazılarımızı takip edenler biriler. Ancak hiç hoşuma gitmeyen bir durum nedeniyle bunu yazma kararı aldım. Ha bu arada kendileri bana Malkara Bölge Trafik ekibi olduklarını söylediler. Oysa ben daha onlar söylemeden aracın hangi Bölge Trafik Müdürlüğüne ait olduğunu zaten anlamıştım. Yukarıda da bunu yazdım.
Hiç bir polisimizi 'zan' altında bırakmadan sadece yaşadığım diyaloğu anlatmak istedim. Daha doğrusu sizinle paylaşmak istedim. Benim için 3 bin kilometrenin (Hepsi bir arada değil-sürücü saat ve kilometre dilimlerine dikkat ederek bir haftada alınan yoldur) sonu hiç de hoş bitmedi.
Keşke üslubumuz biraz daha güzel olsa. Yoksa bizde biliyoruz o memur arkadaşların sıcakta nasıl görev yaptıklarını. Nasıl mesaiye kalıp ayrıca mesai ücreti alamadıklarını. Nasıl zor şartlarda çalıştıklarını..
Okunma Sayısı : 1207
