Habibe Tilki UZEL
Atatürk sevdalıları neredesiniz?
Atatürk sevdalıları neredesiniz?
Tüm dünya hayranlık, saygı ve hayretle hayatını incelesin, sözlerini defalarca dönüp dönüp analiz etsin, “pes etme, git bir de Atatürk gibi düşün gel” diye özdeyişleri olsun, başında olduğu millet için şans, büyük bir nimet diyedursunlar biz bunun ne kıymetini bilelim, ne söylediği sözlerdeki derin manayı anlama gücüne nail olabilelim. Ha üstüne üstlük çıkıp hakaretler yağdıralım kendi şahsına, anacığına, babacığına, manevi kızına…
Evet, Türkiye’de gelinen nokta bu. Milletin başına gelmiş geçmiş en büyük şansına, ülke tarihinin en büyük kurtuluş ve var olma mücadelesinin komutanına, bizlere özgürlüğü, Cumhuriyet’i miras bırakan Mustafa Kemal Atatürk’e ağız dolusu hakaret etmek noktasındayız. Ancak biz O’na dil uzatan zavallılar bu küfürleri sıralarken birilerinin koltuğunun altına girmeye çalıştıklarını görebiliyoruz ve yine görüyoruz ki özgürce hakaret edebilmeyi bile aslında Atatürk’e borçlular.
Öyle bir noktaya bilerek isteyerek getirildik ki eskiden Atatürk’ü sevmesen bile üzerinde yürüdüğüm topraklarda hakkı var diyerek saygıdan susulurdu. Şimdi ise O’nu yok saymak, yaptıklarını küçümsemek, kin kusmak bir halt oldu. Geçtiğimiz günlerde de tarih adı altında Atatürk’e televizyon ekranlarında ciddi derecede ağır hakaretler yapıldı.
Albayrak Holding'in sahibi olduğu TVNet'te yayınlanan "Derin Tarih" adlı programın konuğu Süleyman Yeşilyurt'un "Afet İnan Çankaya'nın nikahsız first lady'sidir" ifadesi ve Yeni Şafak yazarı Mustafa Armağan'ın "Mustafa Kemal ile Afet İnan birlikte yatıp kalkıyorlardı" iddiası ile başlayan hakaretlerin devamı geldi. Nur cemaatinin "Okuyucular" kolunda hoca olduğu belirtilen Hasan Akar'ın Atatürk ve Zübeyde Hanım için kullandığı küfüre varan ifadeler ise kan donduran cinstendi. Rıza Nur adındaki kişinin kitabı ‘hayat ve hatıram’da “Atatürk’ün annesinin genel evde çalıştığını, babasının Abdülhamit Bey değil de Abdüş adında biri olduğunu, Ata’nın eşcinsel olduğunu, kadın düşkünü olduğunu, 30 kadınla mum söndü yaptığını, erkeklerle de ağaç altlarında buluştuğunu, mekteplerde beğendiği kızı alıp götürdüğünü, para sever, ayyaş ve körkütük olduğunu” kaleme aldığını bazılarının da bu kitabı tarihi kitap diye çıkarıp anlattığına şahit oluyoruz.
İnsan bu cümleleri ne okurken ne yazarken gözlerine inanamıyor, bu kadarı da çok ama çok fazla diyor, isyan ediyor. Bunun adı vefasızlık, nankörlük, cahillik, kendi tarihine, kendi kahramanına saygısızlık. Ne var ki burası Türkiye ve bu saatten sonra hele ki Evet’in de çıkması ile bu hakaretler muhtemelen artarak devam edecektir.
Peki, tüm bunlar olurken kim ne kadar tepki verdi? İçinde yaşadığımız şehir her zaman Atatürk’e sevgisi ve bağlılığı ile bilinen bir kent. Ancak ne var ki Ata’ya yapılan bu hakaretlerle ilgili Tekirdağ’da öyle çok da fazla yükselen sesler göremedik. Şahsen ben Tekirdağ’dan “yüksek seste” bir tepki çıkar diye bekledim. Ne yazık ki pek çok kamu kurum ve kuruluşlarından tutun da vatandaşlar da dahil bir çok kişi susup beklemeyi tercih etti. Bu sessizlik sayesinde ne yazık ki o ağzı olup konuşan kendini bilmezlere daha fazla cesaret verecek, konuşma sırası şimdi bizde, tarih yazmış oradan anlatıyoruz deyip sahte kaynakların arkasına sığınıp neler söyleyecekler kim bilir?
O yüzden demem o ki her ne kadar bu bir tarihi tartışma deyip televizyonlarda, orada burada Türk tarihine, Mustafa Kemal Atatürk’e isteseler de kara çalamayacak olsalar da bizler sessiz kalmayalım, kalmayalım ki meydan ne olduğu belirsiz bu cahil kafalara kalmasın!
Okunma Sayısı : 1042