MUTLULUĞA ENGEL YOK
MUTLULUĞA ENGEL YOK
Habibe Tilki Uzel: Ramazan Bey öncelikle kendinizi biraz tanıtır mısınız?
Ramazan Altun: 1990 Mardin Nusaybin doğumluyum. İlköğretimimi Diyarbakır Surkent İşitme Engelliler Okulu’nda tamamladım. Liseyi Batman Teknik ve Endüstri Meslek Lisesi’nde, üniversiteyi ise Batman Üniversitesi’nde okudum. 6 kardeşiz. 5 erkek 1 kız. Hepimiz üniversite okuduk. Bize eğitim konusunda hep destek olan anne ve babama çok minnettarım.
Habibe T.U.: Ne kadar süredir Tekirdağ’da yaşıyorsunuz?
Ramazan A.: Mezun olduktan sonra 4 yıl kadar işsiz kaldım. O esnada Batman İşitme Engelliler Spor Kulübü O esnada Batman İşitme Engelliler Spor Kulübü Yönetim Kurulu Başkan Yardımcılığı yaptım. En sonunda EKPSS yani Engelli Kamu Personeli Seçme Sınavı’nı kazanarak 23. tercihim olan Tekirdağ Orman İşletme Müdürlüğü’ne atandım. Yaklaşık 10 aydır Tekirdağ’dayım. 1 sene olan aday memurluk süresini burada tamamladıktan sonra tayin ile Batman’a dönmeyi düşünüyorum. Tekirdağ’ı da çok sevdim ama ailem ve arkadaşlarım oradalar.
Habibe T. U.: Tekirdağ’ın en çok nesini sevdiniz?
Ramazan A.: En çok herkes gibi köftesini, peynir helvasını, denizini, havasını, sakinliğini ve tabii ki insanlarını sevdim.
Habibe T. U.: Bence çok cesursunuz, uzak lardan buraya gelmiş tek başına bir hayatın içine girmişsiniz ve üstesinden de çok iyi geliyorsunuz.
Ramazan A.: Batman ve Tekirdağ uzak iki şehir. İlk başta insanı ürkütüyor ancak ailem her zaman destekledi beni. Atanmam çok mutlu etti. Çünkü benim gibi işitme ve konuşma engeli olan insanlar için iş bulmak bir hayli güç. İş yerimde başta müdürümüz Sayın Mehmet Uzun’dan tutun da Personel Şefimiz Vildan Hanım ve tüm arkadaşlarıma kadar herkes benim için ellerlinden geleni yaptılar. Evim olmadığı için ilk 40 gün Orman Müdürlüğü’nün misafirhanesinde kalmama Müdür Bey izin verdi. Sonrasında ev tuttuk ve eşyalar için de yine Vildan Hanım ve arkadaşlarım destek oldular. Bu yüzden onları hiçbir zaman unutmayacağım. Hepsi de çok iyi insanlar. Kendimi burada yalnız hissetmiyorsam arkadaşlarımın payı büyük. Bana aile oldular.
Habibe T. U.: Kendinizle çok barışıksınız ve bir çok insana göre çok da sosyal. Bu konuda ne diyeceksiniz?
Ramazan A.: Ben yaşamayı seviyorum. Hayat çok güzel. Gezip görmeyi çok istiyorum. En çok istediğim şeyler arasında ülkemizi ve dünyayı gezebilmek. Görmenin keyfi tarih edilemez bence. Sosyalliğe gelince yapacak şeyler hep buluyorum. Futbolu çok seviyorum ve hep oynuyorum. Ayrıca satranç oynuyorum. Lisede satranç turnuvasında 2. oldum. Üniversite de ise yine turnuvada 1. oldum. Üstelik herkes duyup konuşuyordu. Bir ben duymayıp konuşmuyordum.
Habibe T. U.: Hangi takımlısınız?
Ramazan A.: Tabii ki Fenerbahçeliyim. Burada Tekirdağspor maçlarına da gidiyorum.
Habibe T. U.: İşitme ve konuşma engelli insanların toplumumuzda en az fark edilen engelli grubu olduğu söyleniyor. Siz ne diyorsunuz bununla ilgili?
Ramazan A.: Ülkemiz ne yazık ki engelliler için çok da duyarlı değil. Toplumda yokmuşuz gibi davranıldığı oluyor ama varız. Ben gibi işitme ve konuşma engeli olanların daha az fark edilmesi ise fiziksel olarak baktığınızda hiçbir engelin olmaması. Ama ülkede 2 milyon kadar ben gibi insan var. İnsanlar işaret dilini keşke öğrenseler o zaman bizim için daha kolay olurdu. Ben hem kendi ülkemizde geçerli olan işaret dilini hem de uluslararası işaret dilini biliyorum. Televizyonlar da her kanal da işaret dili ile anlatıcı olmalı. Bu Avrupa’da her kanal ve her programda var. Bizim kanallarımızda yok. Böyle olunca bakıp bakıp sıkılıyoruz. Ayrıca Avrupa’da biz gibi olanlara maddi destek de yapılıyor. Zaten ülkemizde de her şehirde bizim için uygun merkezler yok, Ankara, Kayseri, Mersin gibi şehirlerde var.
Habibe T. U.: İnanılmaz bir gözlemcisiniz hatta taklit konusunda yeteneklisiniz bile bu nasıl oluyor?
Ramazan A.: Duymayınca bakarak, görerek anlamaya idrak etmeye çalışıyoruz. Dolayısıyla gözlem yeteneğimiz gelişiyor. Taklide gelince insanların belirgin özelliklerini fark edip şakayla karışık onlara yapıyorum. Herkesin çok hoşuna gidiyor bu hatta iş yerimde de sürekli arkadaşlarım kendi taklitlerini yapmamı istiyorlar. (gülüyor).
Habibe T. U.: Siz inançlı birisisiniz. Aksi halde belki de neden diye sorgular, isyan eder miydiniz?
Ramazan A.: Aksi halde ne yapardım bilmiyorum ama şuan isyan etmiyorum. Tüm organlar bir kenara kalp çok önemli. Kalbimi güzelleştirmeye çalışıyorum hep. Sonra diyorum ki gereksiz, fazla ya da kötü şeyleri duymuyorum en azından.
Habibe T. U.: Görmek mi duymak mı?
Ramazan A.: Kesinlikle görmek. Ben zaten gezip farklı şehirler tanımayı çok seviyorum. Eskişehir, Bursa, İstanbul, Batum, Tiflis gibi pek çok yeri gezdim ve görmenin keyfi tarif edilemez bence. Gördüğümüz için çok şanslıyız. Denizi, güneşi, yağmuru, insanları görmek nefis…
Habibe T. U.: Teknoloji hayatınızın neresinde?
Ramazan A.: Teknolojiyi aktif kullanıyorum. Telefonumdaki uygulamalar sayesinde tanımadığım bir şehirde her yeri kendim bulabiliyorum. Yabancı dillere çevirebiliyorum. Daha ne olsun.
Habibe T. U.: Duyan, konuşan bir çok insana göre çok daha hayat dolusunuz, adeta gözlerinizin içi gülüyor.
Ramazan A.: Bence bunun tek bir sırrı var küçükten büyüğe herkese güzel bakabilmek. Gülümsemek, selamlaşmak. Ayırım yapmadan sadece insan gözüyle bakabilmek. Babamın bu düşüncelerimde etkisi çok büyük hem dini bilgilerimi hem de hayata dair bilgileri hep babamdan öğrendim. Ona buradan da çok teşekkür ederim. İyi ki var.
Habibe T. U.: Tıp çok ilerledi, siz ve sizin gibi olanlar için bir çare yok mu?
Ramazan A.: Ben doğuştan duyamıyorum. 4 yaşımda iken bir kulaklık takıldı bana ancak baş ağrısı, dönme, uğultu v.s. yaptığı için kullanamadım.
Habibe T. U.: Yolda, trafikte yürümek duymadan zor oluyor mu?
Ramazan A.: Olmuyor. Adeta her yerde gözüm varmışçasına dikkatli, etrafı kollayarak yürüyorum.
Habibe T. U.: En çok kimin sesini merak ediyorsunuz?
Ramazan A.: En çok anne babamın sesini merak ediyorum. Sonra da kendi sesimi merak ediyorum.
Habibe T. U.: Ya müzik, merak ediyor musunuz?
Ramazan A.: Ediyorum tabii ki. Sadece yüksek sesli müzik olduğunda titreşimi hissedebiliyorum. Ama dans edebiliyorum hem de güzel ve duymadan (gülüyor). Seviyorum dans etmeyi.
Habibe T. U.: Daha çok gençsiniz ama ileri ki planlarınız arasında evlilik var mı?
Ramazan A.: Bunlar nasip kısmet işleri. Neden olmasın. Herkes güzel bir yuvası olsun ister.
Habibe T. U.: Son zamanlarda ülke olarak zor günler geçiriyor, her gün şehit haberleri ile sarsılıyoruz. Bu konu hakkında ne düşünüyorsunuz?
Ramazan A.: Kesinlikle çok üzücü şeyler yaşanıyor. Bence herkes insan. Ayırım bizi bu hale getiriyor. Tüm şehitlerimize Allahtan rahmet, ailelerine sabırlar diliyorum. Umarım ülkemiz adına her şey güzel olur.
Habibe T. U.: Çok teşekkür ederim bize vakit ayırdığınız için ve son olarak sizin gibi olan insanlara ne söylemek istersiniz?
Ramazan A.: Asıl ben çok teşekkür ede rim. Söyleyeceğim en önemli şey engel bedenin herhangi bir yerinde bir şey olması değil. Kafada engel varsa mutsuzluk ve sorunlar var oluyor. Herkesin bir sınavı var belki bizimki de bu. Hayata tutunmak, keyif almak için çok fazla neden var. Lütfen içlerine kapanık olmasınlar. Anlaşılmama korkusu yüzünden toplumdan kaçmasınlar. İnsan anlaşmak istedikten sonra her türlü iletişim kurar. Ben bu fikirle yola çıkarak karışıyorum insanların arasına. Hayat zor tarafları olsa da her şeye rağmen çok güzel.
SORU CEVAP
Kendinizi 3 kelimeyle anlatır mısınız?
İnsancıl, yardım sever ve misafirperver
En sevdiğiniz kelime nedir?
Sevmek
Sevmediğiniz kelime nedir?
Savaş
Benden uzak olsun dediğiniz şeyler nedir?
Haram, İhanet ve kavga
Keşke yapabilsem dediğiniz şeyler var mı?
İşitseydim bilgi yarışmalarına ve Survivor yarışmasına katılmak isterdim.
Ölmeden önce mutlaka yapmak istediğiniz şeyler nedir?
Türkiye’nin her şehrini gezmeyi istiyorum ve Avrupa’yı da gezerek tanımak istiyorum.
Yayınlanma Tarihi : 10 Ekim 2015
Okunma Sayısı : 2017
Okunma Sayısı : 2017