Habibe Tilki UZEL
TEKİRDAĞ BİR BÜYÜKŞEHİR AMA..
TEKİRDAĞ BİR BÜYÜKŞEHİR AMA..
Hepimizin bildiği gibi Tekirdağımız ‘Büyükşehir’ statüsü kazandı. Halk olarak bu duruma çok sevindik. Şehirde değişim ve gelişim yaşanacağı bu şehirde yaşayan insanları muhakkak ki çok heyecanlandırdı. Çünkü bu şehrin güzel insanları en güzel hizmeti ve gelişmiş bir şehirde yaşamayı hak ediyorlar.
Evet, kalıcı ve sağlam hizmetler zaman alabilir ancak bu durum Tekirdağ için geçerli değil. Çünkü yıllarca kentin selameti için doğru düzgün adımlar atılmamışken gün oyalanmak, ağırdan almak günü değil. Eğer ki Tekirdağ ‘Büyükşehir’ oldu ise her şey bu sıfata yaraşır şekilde olmalı.
Bu konuyla ilgili olarak vatandaşla biraz sohbet ettiğimizde görüyoruz ki halkın hevesi de sabrı da eksiliyor. Hemen hemen herkes aynı noktalardan rahatsız.
Bunların başında hem şehir içi yolları hem de ilçeler arası yollar başı çekiyor. Özellikle şehir içinde ne yazık ki çukuru olmayan yol yok. Trafikteki arabalar adeta mayın tarlasından geçer gibi bir sağ bir sol yapıyorlar.
Kanalizasyon atıklarının sahilden denize atıldığı bir ‘Büyükşehir’ zihniyeti olabilir mi? Hele ki denizlerimizi koruyalım diye bas bas bağırılırken.
Sokak aralarındaki seyyar sebze - meyve satıcı görüntüsü bir ‘Büyükşehir’e ne kadar yakışıyor? Bu görüntü Tekirdağ’ı kasaba havasına sokmaktan başka bir işe yaramıyor.
Alt yapı sorununa gelmek bile istemiyorum. Vatandaşa alt yapı dediğimiz anda “15 dakika yağmur yağsa, yollar evden çıkılmayacak duruma geliyor, parke taşları yerinden sürükleniyor” diyerek durumun ne kadar vahim olduğunu izah ediyorlar.
Oysa Tekirdağ tarihten bu yana denize kıyısı olan, verimli toprakları olan, 4 mevsimin yaşandığı güzel bir kent. Ancak şehir içindeki yıkık evlerden, çarpık binalaşmadan, eski apartmanlardan Tekirdağ maalesef eski bir kent görünümünde. Bir an evvel atıl bölgelerin temizlenip, binaların dış görünümü onarılarak kente yeni bir çehre kazandırılmalı.
Halk bir an önce kaliteli hizmetle buluşmak istiyor. Üstelik yapılan çalışmalar sıradan yapılmamalı aksine öyle değişimler yaşanmalı ki bu şehir İstanbul’a yakın olmanın hapsinde olmaktan kurtulmalı. Kendi özgürlüğünü ilan etmeli, etmeli ki bir şeye ihtiyacı olan çareyi atlayıp İstanbul’a gitmekte, oralardan alışveriş yapmakta bulmamalı. Ancak böyle olduğunda şehir canlanır, şehir esnafı sinek avlamaz. Tekirdağ her anlamda yaşayan bir kente dönüşür.
Yayınlanma Tarihi : 2015-09-28 12:22:56
Okunma Sayısı : 861
Okunma Sayısı : 861