Habibe Tilki UZEL
EZİLEN TEKİRDAĞ
EZİLEN TEKİRDAĞ
Sosyal medyada sık sık görür olduk “2016’nın ilk selfiesi, ilk kahvaltısı, ilk kahvesi, ilk öpücüğü, ilk alışverişi” tarzındaki cümleleri ki bu böyle uzar gider. E ben de o zaman şöyle bir giriş yapayım. Bu da 2016’nın ilk köşe yazısı olsun.
Evet, 2016’nın ilk haftalarını yaşıyoruz. Zira ben genelde çift rakamları sevdiğimden 2016’dan ümitliyim, 2015 gibi ne ülkemizi ne dünyamızı üzmeyeceğini düşünüyorum. Herkes ağzı birliği yapmışçasına “2015 hiç özlenmeyecek” diyor. Şehitsiz bir yıl olması en büyük temennimiz ancak ne yazık ki yılın ilk gününde aldık şehit haberini. Diyarbakır'ın Sur ilçesinde şehit düşen polis Kenan Ardıç yılın ilk şehidi oluyor. Bu durum kan emen bir kemirgen misali emiyor hepimizin kanını. Dileriz ki yılın devamı bu acı olaylara sahne olmaz.
Yeni yıl soğuk havaları da beraberinde getirdi. Ülkenin geneline kar hakim. Ne var ki Tekirdağ’da bir hayli soğuk olmasına karşın çevre illeri ve ilçelerine kar yağmasına rağmen merkez kara ‘merhaba’ diyemedi. İşin kötüsü ise çevresine kar yağıyor soğuğunu, kuru ayazını Tekirdağ çekiyor.
Aslında her şeyde Tekirdağ’ın kaderi bu değil mi? Olumsuz tüm yükler bu şehrin omuzlarında. İstanbul’dan yatırımcılar geliyor, bu şehirden ekmek kazanıyor ama vergisini götürüp İstanbul’a veriyor. Yerli esnaf dükkan açıyor ancak yeterince mağaza ve çeşit olmadığı için insanlar gidiyor İstanbul’dan alışveriş yapıyor para nereye kalıyor? Yine İstanbul’a. Sanayi bir kentin can damarıdır, gelişim göstergesi ve maddi gücüdür. Ancak bu kentte bir Organize Sanayi Bölgesi halen yok. Üstelik kısa zaman içinde olacağa da benzemiyor. Neden? Kentin baronları buna izin vermiyor. Kendi ceplerini düşünüyor, kente kötülük yaptıklarını umursamıyorlar bile. Oysa OSB demek iş demek, para demek, kazanç demek, büyümek – büyütmek demek, istihdam demek. Kentini seven hiç kimsenin böyle bir şey yapmaya hakkı olmamalı. Eğitim derseniz kentin henüz çok daha yeni bir üniversitesi var. 2006 yılında kurulan Namık Kemal Üniversitesi henüz akla gelen üniversiteler arasında yer almıyor. Bu da öğrenci memleketi olamaya yetmiyor. Kentin bir takımı var 1967 yılında kurulan Tekirdağspor. Ne var ki 3. Ligte mücadele eden takım, sahalardaki mücadeleden çok ekonomik sıkıntılarla mücadele ediyor. Oysa kent takımı tutmak direnmektir, ne pahasına olursa olsun desteklemek, güzel günlere inanmak, ne olursa olsun asla vazgeçmemek, umut etmektir; kent takımı tutmak kente aşık olmaktır. Bence her insan o üç büyükten önce kendi kent takımını desteklemelidir hatta parası olan maddi anlamda olmayan gönlüyle, sevdasıyla. Ancak öyle kent takımları ölümsüz olur. Peki ya siyaset? Siyasetin yükünü de taşıyor Tekirdağ. Siyasi anlaşmazlıkların ceremesini çekiyor, hizmeti yıllarca alamamış bu kent hizmetin siyasetten üstün geleceği günlerin özlemini çekiyor.
Kısaca Tekirdağ ağır yüklerin altında eziliyor. Onu ferahlatmak, bu kentin çocuklarına aydınlık, modern, gelişmiş, rahat, şık bir şehir hediye etmek için başta kent yöneticilerinden başlayarak her vatandaş üzerine düşen görevleri yerine getirmesi lazım. Kendimizden önce bu kenti düşünürsek ancak o zaman Tekirdağ omzundaki yükleri atar ve güneşli günlere yürür.
Yayınlanma Tarihi : 2016-01-10 00:03:33
Okunma Sayısı : 984
Okunma Sayısı : 984