
Habibe Tilki UZEL
Demokrasi Kürsüsünde Kadın Gazeteciyi Hedef Gösterdi
Daha dün akşam 21 Ekim Dünya Gazeteciler Günü vesilesiyle meslektaşlarım ile birlikte akşam yemeği yedik. Daha bu sabah yaptığım sosyal medya paylaşımımda ‘’Dünyada Kadın Gazeteci olmak zor ama bizim ülkemizde bu daha da zor buna rağmen duruşumu ve kalemimin gücünü daim ederek iyi ki’’ şeklinde bir cümle yazdım.
Çok geçmedi aha da bu sabah yazdığım bu cümleyi birebir örnekleyecek bir durum yaşadım.
Malum bu sabah saat 10.00’da CHP Tekirdağ İl Kongresi programı vardı. Ben deniz de programı takip etmek, konuşmacıların konuşmalarını çekmek üzere salondaki yerimi aldım. Her program veya açılışta olduğu gibi konuşmacının karşısına çok sayıda meslektaşımla birlikte geçer ve hem kayda alırız hem fotoğraf çekeriz. O ortamı vatandaşa gösterir şahsen ben gazete ofisime geçtiğimde gözlem ve düşüncelerimi aktaran bir yazıyı kamuoyu ile paylaşırım.
Kongrede kürsüde konuşmacı olarak çıkan isimleri kayda alırken sıra Süleymanpaşa Belediye Başkanı Volkan Nallar’a geldi. Kürsüde verilen süresini partisi, memleketi adına faydalı olabilecek cümlelere yer vermesi gerekirken o sözlerinin çoğunu partisini gitmekle tehdit etmeye ayırdı. Kürsüdeki kısa bir süresini ise karşısında çekim yapan Kadın Gazeteci Habibe Tilki Üzel’e dil uzatmakla geçirdi.
Bugün bir belediye başkanının kürsüsünden, bir Kadın Gazeteciyi küçük düşüren, onca belediye başkanı, milletvekili, partili ile dolu olan tüm salona hedef gösteren, profesyonelliğini hedef alan sözlerinin yankısını taşıyorum.
Süleymanpaşa Belediye Başkanı Volkan Nallar’ın CHP il kongresi programında bana yönelttiği sözler, “her açılışta her programında karşıma geçiyorsun, sürekli eleştiriyorsun ne yazarsan yaz önemsizsin” cümlesi sadece bana söylenmiş bir hakaret değil; kamuya açık bir alanın ve demokrasi kültürünün rencide edilmesidir.
Kürsü, fikirlerin tartışıldığı, hesap sorulmasının aleni olduğu yerdir. O kürsünün mikrofondan yükselen sözler, toplumun temsilidir. Ne yazık ki bugün görüldüğü gibi, sorumluluğun yerini şahsi hedef göstermek alabiliyor. Divan Başkanının sözlü uyarısına rağmen devam eden bu tavır, sadece nezaketsizlik değil; bir meslek grubuna, özellikle de Kadın Gazetecilere yönelik açık bir mobbingdir.
Doktor olan kişiye ameliyata giriyor veya iğne yapıyor diye ‘sen de devamlı iğne yapıyor, ameliyata giriyorsun’’ demek ne kadar akıl, irade dışı ise Gazeteci olan kişiye ‘eleştiri yazıyorsun, devamlı karşımda her programda çekim yapıyorsun’ demek de bir o kadar akla sığmayacak niteliktedir.
Ayrıca bir gazeteci için “önemsiz” denmesi, yürekten kopmuş bir iktidar kibri göstergesidir. Gazetecilik mesleği övgüye ya da iktidarın takdirine bağlı değildir; görevi halkın bilgilendirilmesi, kamu yararının gözetilmesidir. Bizim işimiz konfor yaratmak değil, konforu bozan gerçekleri yazmaktır. Bir kadına, hele hele kamusal bir kürsüde, mesleğini icra ediyor diye “önemsiz” demek; hem cinsiyetçi hem de mesleğe darbedir.
Söylenenler sadece bana yönelikse bile, hedef gösterme mekanizması herkese sinmiş durumdadır: Bir kadını sahneden tüm salona hedef göstermek, gazetecinin güvenliğini ve çalışma şevkini doğrudan zedeler. “İşten istenmiyorsam yarın istifa ederim” gibi tehditvari bir söylem ise demokrasi mantığına uygun değildir; yeri geldiğinde işini kaybetme korkusuyla sansürlenen bir basın, özgür olamaz.
Bu olay basit bir münakaşa değildir. Bu, kamu gücünü kullanan bir kişinin basın karşısındaki saygısızlığının örneğidir. Söz konusu kişiler siyasetçi olduğu için davranışlarının hesabı daha da önemlidir: Kamu görevlileri eleştiriye açık olmak zorundadır; aksine davranış, demokratik kültüre zarar verir.
O yüzden açıkça soruyorum:
Bu söylemi sarf eden Volkan Nallar bir özür borcu taşımıyor mu?
Partinin ve belediye yönetiminin, sahnede bir gazeteciyi hedef gösteren bu tutumu nasıl değerlendireceğini biliyor muyuz?
Kadın gazetecilerin kamusal alanlarda maruz kaldığı mobbing ve hedef gösterme karşısında hangi somut adımlar atılacak?
Gazetecilik yalnızca meslek değildir; bir sorumluluk, bir görevdir. Biz, gerçekleri yazmak için buradayız. Kişisel meseleleri öne çıkararak değil, kamusal çıkarı savunarak. Ben salonlarda, törenlerde fotoğraf çekerken, haber takip ederken görevimi yapıyorum. Bunu ‘rahatsızlık’ olarak görenlere hatırlatırım: Gazeteci rahatsızlık veriyorsa, doğru soru soruyordur.
Kadın gazeteci olmak daha fazla görünürlük getirir; bu görünürlük bazen saldırı ile karşılanır. Ama görünmek, susmak değildir. Hedef gösterilmek, geri adım atmak için sebep olamaz. Tam tersine, böyle anlar mesleğin onurunu korumak için güç toplamaktır.
Sonuç olarak; sahneden bana yöneltilen bu tavır, kişisel bir hakaret olmanın çok ötesinde, kamusal alana yönelik bir saldırıdır. Bu saldırı karşısında susmak, aynı saldırıyı onaylamak olur. Susmayacağım. Mesleğimi yapmaya devam edeceğim. Çünkü görevim, sizin bilmeniz gerekenleri yazmaktır.
Volkan Nallar ve ilgili kurumlar derhal açıklama yapmalı, yaşananların sorumluluğu üstlenilmeli ve benzer mobbing davranışlarının tekrarlanmaması için somut önlemler açıklanmalıdır. Gazeteciyi hedef göstermek demokrasiye zarar verir; buna sessiz kalmayacağız. Partinin Genel Başkanı Özgür Özel’in gereken incelemeyi yapacağına inancım tamdır.
Habibe Tilki Üzel / Gazeteci
Okunma Sayısı : 84
