MAHMUT GÜRLEN'DEN "MERHAMET" ÜZERİNE BİR YAZI


MAHMUT GÜRLEN'DEN "MERHAMET" ÜZERİNE BİR YAZI

 

 

İnsanoğlu doğası gereğidir ki bir olayı kendi tecrübe etmediği sürece olaylara ve sonuçlarına bir türlü tamah etmez. Bunun içindir ki atalarımız “Bir musibet bin nasihatten iyidir” demişlerdir. Bunun yanında bilmemiz gerekir ki tecrübe edilmiş bir olayı, sonucunu bile bile yaşamaya çalışmakta ahmaklıktan başka bir şekilde tanımlanamaz. Bu sebeple Allah (cc) Kur’an-ı Kerimde birçok kavmin yaşadıklarını ve başlarına gelenleri anlatarak bizleri bazen uyarmış ve bazen müjdelemiştir.


Hikâye ve kıssalar bizler için bir ders ve hayat şeklimizi belirlemede gerçekten çok büyük bir rol üstleniyorlar. İşte bu yüzden siz okuyucularımın aşağıda okuyacağınız kıssadan alacağınız hisseyi hayatınıza uygulayabilmenizi diliyorum.


Kıssa - Mağara Arkadaşları


Bir zamanlar üç kişi uzun bir yolculuğa çıkmış, şiddetli yağmur sebebiyle bir mağaraya girmişlerdi. Fakat dağdan kopan bir kaya mağaranın ağzına düştü ve çıkış yolunu kapattı.

Bunun üzerine yolcular birbirlerine: "Yaptığımız iyi işleri anlatarak Allah'a yalvarmaktan başka hiçbir şey bizi bu kayadan kurtaramaz" dediler.


O zaman içlerinden biri söze başladı:


- Allahım! Benim çok yaşlı bir anamla babam vardı. Onlar yemeklerini yemeden çoluk çocuğuma ve hizmetçilerime bir şey yedirip içirmezdim. Bir gün hayvanlara yem bulmak üzere evden ayrıldım. Babamla anam uyumadan önce eve dönemedim.


Eve gelir gelmez hemen hayvanları sağıp yanlarına vardığımda ikisi de uyumuştu. Onları uyandırmak istemediğim gibi, onlardan önce ev halkına ve hizmetçilere bir şey vermedim. Ortalık ışıyana kadar, süt kabı elimde uyanmalarını bekledim. Çocuklar etrafıma açlıktan sızlanıp duruyorlardı. Nihayet anamla babam uyanıp sütlerini içtiler.


Ya Rabbi! Eğer bu işi senin rızanı kazanmak için yapmışsam, şu kaya yüzünden başımıza gelen sıkıntıyı gider, dedi.

Bunun üzerine kaya biraz aralandı; ama yine de çıkılacak gibi değildi.


Bir diğeri duaya başladı:


- Allah’ım! Amcamın bir kızı vardı. Bir erkek bir kadını ne kadar severse, ben de onu o kadar seviyordum. Ona sahip olmak istedim. Fakat o istemedi. Derken bir yıl kıtlık oldu. Bu sırada amcamın kızı çıka geldi. Açlık ve sefalet içinde olduklarını söyledi. Kendisini bana teslim etmek şartıyla ona 120 altın verdim. Kabul etti.


Ona sahip olacağım zaman bana: "Allah'tan kork! Dinin uygun görmediği bir yolla beni elde etme!", dedi. En çok sevip arzu ettiğim o olduğu hâlde kendisinden uzaklaştım, verdiğim altınları da geri almadım. Allah’ım! Eğer ben bu işi senin rızanı kazanmak için yapmışsam, başımızdaki sıkıntıyı uzaklaştır, diye yalvardı. Kaya biraz daha açıldı; fakat yine çıkılacak gibi değildi.


Bu defa öteki yolcu söze başladı:


- Allah’ım! Vaktiyle ben birçok işçi çalıştırdım. İşleri bitince hepsine ücretlerini verdim. Yalnız içlerinden biri parasını almadan çekip gitti. Fakat ben o adamın parasını çalıştırdım. Bu paradan kocaman bir servet türedi.


Günün birinde bu adam çıka geldi.


Bana:


- Ey Allah kulu! Ücretimi ver, dedi.


Ben de ona:


- Şu gördüğün develer, sığırlar, koyunlar ve köleler senin ücretinden türedi, dedim.


Adamcağız şaşırmış olmalı ki:


- Ey Allah kulu, benimle alay etme! dedi.


Ona: - Hayır, seninle alay etmiyorum, dedim.


Bunun üzerine o adam, geride bir tek şey bırakmadan hepsini önüne katıp götürdü.


Rabbim! Eğer bu işi sırf senin rızanı kazanmak için yapmışsam, içinde bulunduğumuz sıkıntıdan bizi kurtar, diye yalvardı.

İşte o zaman mağaranın ağzını tıkayan kaya iyice açıldı; onlar da çıkıp gittiler.


Unutmayalım ki: "İnsanların hayırlısı, insanlara faydalı olandır."  Diyor ve hepinizi Allah’a emanet ediyorum.

 

   MAHMUT GÜRLEN

TEKİRDAĞ MÜFTÜSÜ

Yayınlanma Tarihi : 10 Nisan 2014
Okunma Sayısı : 1285
kiremitçiler