Özkan DİKMEN
SİSLİ HAVADA YÖN BULMAK


SİSLİ HAVADA YÖN BULMAK
 
 
Ortada bir darbe girişimi var ve günlerdir herkes bir tarafından konuyu ele alıp tartışmaya açıyor fikrini beyan ediyor. Elimizden geldiği kadar da bu yazılanları takip etmeye gayret ettim. İyiki de ettim. Bir sürü akıl dolu yazılar okurken, bir okadar da içi boş ve kendini ifade edemeyen düşüncelere tanık oldum. 
Gelinen nokta ne olursa olsun, ister Tayyip Erdoğan karşıtlarının dediği gibi Başkanlık sistemi için bir oyun olsun, isterse Sayın Cumhurbaşkanının dediği gibi paralel işi olsun. İsterse tamamen tarafsız bir grup askerin macareparest hareketi olsun. Ortada bir gerçek var. Birileri Türkiye'nin dengesi ile oynuyor. Bunu anca aklımızla yenebiliriz. Başka türlüsü söz konusu bile değil. Hava sisli dikkat etmek gerek.
Önceden tüm detayları planlanmış, ancak aceleye getirilmiş bir darbe girişimi olduğu çok açıkça ortada. En azından benim düşüncem bu yönde. Ancak milletimizin geçmişte yaşananlardan ders almış akıllı siyyasetçileri de yok değil. Çoğunun süreci iyi yönettiğini düşünebiliriz. Milleti bir birine kırdırmak isteyenlere engel oldular. Zaten kutuplaşmış ülkede karşıt grupları sokağa dökemediler. Ak Parti taraftarları ve Cumhurbaşkanımıza sempati duyan gruplar sokaklarda yer aldılar. Diğer gruplar ise sokakta en ufak bir provakasyonda çatışma çıkar düşüncesile sokağa çıkarılmadı. İyi de oldu. Evinde oturduğu söylenen vatandaşlarda durumu sakince takip ederken, o gecenin heyecanı ile iletişimlerinde de sakin kaldılar. Bir kaç kendini bilmezi bunun dışında tutuyorum. 
Acemice yapılmış darbe girişiminin olduğu gece ve sonraki bir kaç gün gördük ki; ülkemizde gerçekten ciddi bir ayrışma var. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ve Ak Parti taraftarları, ile karşısında ona istemeyenler. Cumhurbaşkanını istemeyenlerde kendi içinde ayrılabiliyorlar. O ayrılanların içinde darbe taraftarları küçük ama ciddiye alınacak derecede olduğu da söylenebilir. Sırf Sayın Recep Tayyip Erdoğan gitsin diye darbeyi destekleyenlerden bahsetmiyorum. O azınlık haricinde kimsenin darbeyi desteklediğini veya askeri yönetimin iş başına gelmesini istediğini düşünmüyorum. Kafama takılan bir soru daha var. Düne kadar Atatürk için ağza alınmayacak sözler sarf edenlerin bugün Cumhuriyetine sahip çıkmaları enteresan geldi. Demekki Başkanlık sistemi değil, Cumhuriyet herkese lazım. 
Aslında tespit ettiğim önemli bir nokta daha var. Daha bir kaç ay önce Hürriyet Gazetesi'ni taşlayanlar, darbe gecesi aynı gazeteyi korumak için geldiler. Ve yazarlardan biri ile diyalogları da enterasan. "-abi hiç aklıma gelmezdi sizi savunacağımız. O gece size taş atanlardan biri de bendim. -E ne değişti de geldiniz o zaman. - abi siz Cumhurbaşkanımızın sesini duyurdunuz. -Demek ki biz gazetecilik yapmışız, o zaman da şimdi de."
Yani bazıları için Cumhuriyeti savunmak, darbeye karşı durman aslında gerçekten cumhuriyeti savunmak değilmiş onu da anlayabildik. Onlar Reislerini yani Cumhurbaşkanını savunmak için sokaklardaydı. Adı her he olursa olsun sonuçta Türkiye Cumhuriyeti bir darbe girişiminden başarıyla kurtuldu. Yani Atatürk'ün kurduğu Cumhuriyet bir gün gelir herkese lazım olur. Olacakta. 
Diğer taraftan 20 yaşındaki neden sokağa çıkdığını bilmeyen askerleri hunharca katletmek insanlık işi değil. Bunu yapanların da bir an önce adalet önüne çıkarılması gerektiği kanaatindeyim. Yani Cumhuriyet ne kadar herkese lazımsa, adalet de aynı şekilde herkese lazım. O bir grup kandırılmış askerlerin yaşadıkları travmayı kimse anlayamaz. Ömürleri boyunca bir gruba karşı düşmanca yaşayacaklar. 
Konu dağınık ve toparlayalım diyorum. Bunu bir tiyatro oyunu olarak söyleyenlerin hayatlarında kaç kere tiyatroya gittiklerini de sormak isterim. Bu bir oyun olabilir ama tiyatro sahnesine sığamayacak kadar acemice yapılmış bir oyun. Provası olmayan, gazı kaçmış gazoz gibi tatsız ve neşesiz. 
Seçilmişlere saygı duyarak, çözümün sadece sandıkta olduğunu unutmamak gerekir. Hep aklımızda olsun. Birşeylerden medet umanlar seçim zamanı sıkı çalışırsa kimseye muhtaç olmazlar. Çıkan sonuca da, iktidara da, Cumhurbaşkanına da herkes saygı duymak zorunda. Değişimin tek yeri sandıktır. Darbe değil.
Sonuçta tek önderimiz var. ATATÜRK. Tek ülkemiz var TÜRKİYE. Tek yönetim şeklimiz var CUMHURİYET. Siyasette yaşananları bu üçü ile kıyaslamak bile yanlış. Gerisi mi TEFERRUAT. 
Yayınlanma Tarihi : 2016-07-20 11:38:32
Okunma Sayısı : 1057
sugar chef

Özkan DİKMEN Diğer Yazıları