YAŞANILASI VE MUTLU BİR TEKİRDAĞ İÇİN
“Yaşanılası ve mutlu bir Tekirdağ için yola devam”
“Ben bu şehirde doğdum, bu şehirde büyüdüm, bu şehirde hayatımı kurdum, bu şehirde evlendim, baba oldum, bu şehrin sokaklarında yürüdüm” diyen Tekirdağ Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Albayrak, kentteki her yere ve herkese dokunmak istediğini ifade ediyor ve ekliyor: “Ben bu yola çıktığımda yanına yanaşılmayan bir başkan olmayı değil, işçiden memura, öğrenciden ev hanımına, kentliden köylüye her kesimin yanıma rahatlıkla gelip kelam edebileceği bir başkan olmayı amaçladım. Bu yüzden de ‘Tekirdağ’ın Kadir Ağabeyi’ olarak yorumlandım. Bundan da çok memnunum.”
Bir kentin belediye başkanı olmak demek imrenilecek bir mevkiinin de sahibi olmak demektir. Ancak beraberinde koca bir kentin yükünü, sorumluluğunu sırtına alıp başın dik bir şekilde yürüyebilmeyi de gerektirmektedir. Hele ki o kent ilk kez büyükşehir statüsü kazanmışsa bu iş bir tık daha zor demektir. İşte Kadir Albayrak’ta hem güzel bir makamı halkoyuyla kazandı hem de ekibi, binası, büyükşehir tecrübesi olmayan bir kentin ‘ilk büyükşehir belediye başkanı’ oldu. Başkan Albayrak bu anlamda avantajları da dezavantajları da beraber yaşıyor dersek yanlış söylemiş olmayız. Ancak Albayrak her geçen gün daha çok tecrübe kazanıyor ve dezavantajları avantaja çevirmek için elinden geleni yapıyor. Adım adım her ilçeyi, her köyü, her mahalleyi gezen başkan Albayrak bu kentin çocuğu olarak doğru bir büyükşehir modeli oluşturmaya çalışıyor. Gelin daha fazlasını başkan beyin ağzından alalım.
Habibe Tilki Üzel: Sayın Başkanım siz Tekirdağ’ın ilk kurucu Büyükşehir Belediye Başkanısınız. İlla ki kolay olmamıştır değil mi?
T.B.B. Başkanı Kadir Albayrak: Evet, ilk kurucu büyükşehir başkanıyım. Zorluklar tabii ki yaşandı, yaşanır da ama önemli olan doğru adımlar atabilmeyi başarmak. İlk olduğum için benim bu anlamda model oluşturma görevim de var. E vatandaş da alışık değil kentinin büyükşehir olmasına, büyükşehir belediye başkanı olmasına. Bana zaman zaman eleştiriler geliyor, “kasaba başkanı gibi çok geziyorsunuz, oysa siz büyükşehir belediye başkanısınız siz söylemeli, ekibiniz yapmalı” diye. Belki doğrusu bu ama şuanda bu doğrusu değil. İlerde oturduğu zaman her şey böyle olacak. Ancak şimdi gezmek zorundayım, vatandaşla temas etmek, halkın arasında olmak zorundayım. Mesafeli, asık suratlı bir başkan olmayı asla istemiyorum.
H.T.Ü.: Yaşınıza, namaz kılmanızı sosyal medyadan göstermenize tepkiler geldi hep. Sizce bir büyükşehir belediye başkanı nasıl olmalı?
K.A.: Bence öncelikli olarak çalışkan olmak şart. Sonrasında dürüst ve halkçı olmalı. Vatandaşa uzak durmamalı. Yolsuzluğa asla adı bulaşmadan görevini yapmalı. Yaşıma başta tepkiler geldi. Ama baktığımız zaman benim yaşlarımda belediye başkanı olan illerimiz var. Benim enerjik olduğumu, güne çok erken başladığımı gördükten sonra bu tepkiler azaldı diyebilirim. Namaz olayına gelince ise ben zaten namaz kılan bir insandım. Başkan olunca şov olsun diye başladım. Buradaki amaç aslında sabah namazıyla başka başka köylerde, ilçelerde bulunmak ve normal mesai saati başlayana kadar birkaç saat vatandaşla da bir araya geldiğimizi göstermekti. Ancak bazı kesim bunu yanlış yorumladı.
H.T.Ü.: Ekip kurmada bir hayli zorlandınız. Bu da hizmete başlamayı geciktirdi.
K.A.: Ne yazık ki böyle bir süreç oldu. Büyükşehir olduktan sonra zaten havuzda 1300 kişi vardı çeşitli yerlerden görev bekleyen memur, işçi. Yerleştirmek hiç kolay olmadı. Ayrıca büyükşehir tecrübesi olan Tekirdağlı da vardı diyemeyiz. İlk kez büyükşehir olmanın zorluklarını yaşadık biz bu süreçte.
H.T.Ü.: Dünyayı yeniden keşfetmeye gerek yok derler örnek proje ve şehirleri takip edip iş çıkarıyor musunuz?
K.A.: Elbette. Örnek aldığımız şehirler ve projeler var. Hangisi bizim kentimize uygunsa ona göre çalışma yürütüyoruz.
H.T.Ü.: Bir Eskişehirli olarak bunu özellikle sormak istiyorum. Değirmenaltı’nın yenilenme çalışması ile kent mobilyalarında Eskişehir’in örnek alındığını hatta Değirmenaltı Caddesi’ne Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı Prof. Dr. Yılmaz Büyükerşen’in adının verileceğini biliyoruz. Doğru mu?
K.A.: Evet, Eskişehir bizim özellikle de Süleymanpaşa Belediyesi’nin yakından takip ettiği, çalışmalarını incelediği örnek bir şehir. Son 16 yılda çok başarılı olan Yılmaz Büyükerşen ile önemli bir yükselme yaşayan şehir. Ayrıca belediyecilikte tecrübeli bir kent Eskişehir, biz ise henüz yolun çok başındayız. Doğru örnekleri takip etmemiz şart.
H.T.Ü.: Tekirdağ kocaman bir şantiye alanı gibi oldu. Kimileri “yapılmak zorunda katlanmalıyız derken kimileri şehirde ne yürüyebiliyor ne araba kullanabiliyoruz, bitsin artık” diyor.
K.A.: İyi bir yerlere gelen şehirlere baktığımız zaman onlarda bu süreçten geçmişler. Ama şimdi harika yolları, kaldırımları ve bununla övünen, gururla söyleyen halkı var. Tekirdağ bu anlamda üzülerek söylüyorum geç kalmış bir şehir. Şantiye alanına döndü ama bu alt yapı çalışmaları yenilenmek zorundaydı. Yıllarca halka kanalizasyon borusundan geçen aspesli su borularından gelen su verilmiş. Buna gönüller razı gelmiş. Halk bunun farkında bile olmamış. Denizimiz var ama atıklar denize dökülmüş. Biz bunların hepsine son vermek istiyoruz. 1 Temmuz 2017 itibariyle denize bir gram atık gitmeyecek. Vatandaşa da görev düşüyor, biz iyi bir şeyler yapmaya çalışıyoruz. O yüzden biraz bu çalışmalara katlanmak gerekiyor, geleceğimiz için, kentimiz için. Alt yapı çalışmaları için 3 vardiya yaptık ancak şikayet telefonları durmadı. Hafta sonu sabah saati çalışma istemiyoruz, gece istemiyoruz diye. Hal böyle olunca da durdurduk vardiya sistemini. Bu da çalışmaların biraz daha uzamasına sebep oldu. Alt yapı ve üst yapı çalışmaları bizim için olmazsa olmazdı. 1 Temmuz 2017 tarihinde son bulmuş olacak tamamıyla.
H.T.Ü.: Büyükşehir belediye binanız ne zaman taşınacak?
K.A.: Yeni binamızın temeli 15 Aralık 2016 tarihinde atılacak. 1 Aralık 2016’da binayı terk edeceğiz ve geçici bir binaya taşınacağız. Zira içinde olduğumuz bina deprem açısından çok tehlikeli daha önce yara almış bir bina. Burada bir kişinin tırnağına bir zarar gelirse sorumlusu ben olurum. 2018 Nisan’da yeni binamız bitmiş olacak. Şuan ki binanın yıkım ihalesi yapıldı yıkılacak ve altı otopark üzeri park alanı olacak.
H.T.Ü.: Adliye ve Devlet Hastanesi’de yıkılacak deniyor değil mi?
K.A.: Adliye de yıkılacak böylece burada büyük bir kent meydanı oluşmuş olacak. Devlet Hastanesi’de kaldırılacak. Alanı bir süre Sağlık Bakanlığı kullanır diye düşünüyoruz.
H.T.Ü.: Vatandaşlardan çoğu zaman aynı şikayeti alıyoruz. 100. Yıl ve Hürriyet Mahallesi gibi daha iyi olan mahallelere daha fazla hizmet giderken küçük ve daha bakımsız olan mahallelerin yüzüne bakılmıyor diye. Gerçekten böyle bir hizmet ayırımı var mı:?
K.A.: Bu duyumları ben de alıyorum. Amacımız elbette her yere bakım, onarım yapmak. 100. Yıl en kalabalık 1. mahalle, Hürriyet ise en kalabalık 2. mahalle. Daha çok insan yaşadığı için talep de ona göre fazla oluyor. Bir de baktığımız zaman Zafer, Çınarlı, Aydoğdu gibi mahalleler gerçekten hizmetin çok zor yerini bulduğu yerler. Kepçe, iş arabaları dahi zar zor giriyor yola. O kadar dar ve çarpışık bir düzen var ki. Yine de biz buralarda da alt ve üst yapı çalışmalarımızı tamamlayacağız. Bazı yerlere kavşak yaptık biliyorsunuz, 4 kavşak daha gelecek.
H.T.Ü.: Herkesin merak ettiği bir konu daha var ki o da şüphesiz Perşembe Pazarı. Taşınacak mı gerçekten, taşınacaksa nereye ve ne zaman?
K.A.: Perşembe Pazarı kalkacak. Pazar esnafı her ne kadar bunu istemese de bunu şehrin geleceği için yapmak zorundayız. Gündoğdu Mahallesi’ne yeni kapalı bir pazar yeri yapılacak. Altı otopark olacak. 2018 gibi gerçekleşecek.
H.T.Ü.: 3 etaptan oluşan sahil çalışmasının ilk ikisi tamamlandı. Çok da güzel oldu. Sahili daha da canlandıracak 3. etap için neyi bekliyorsunuz?
K.A.: Sahil bu kentte önemli bir yer tutuyor. Zira insanların gidecek, zaman geçirecek çok fazla alternatifi yok. Sahil 150 dönüm, 90 dönüm bize ait, 60’ı Milli Emlak’a ait. Biz ilk 2 etabı tamamladık ve vatandaşlar çok beğeni ile karşıladı. 3. Bölümde ise kafelerin, restaurantların olmasını planladık ancak Milli Emlak’a ait olan kısmın bize geçmesini 2 senedir bekliyoruz. Bu sorun ortadan kalktığında tabi ki hemen işe başlayacağız.
H.T.Ü.: Diğer pek çok şehirde olduğu gibi Tekirdağ’a da insanların keyifle zaman geçireceği bir kent parka ihtiyaç var. Sizce de öyle değil mi?
K.A.: Elbette, bunu biz de çok istiyoruz. Bu anlamda çalışmalarımız da var. Karadeniz Mahallesi civarına bir de Ramada Oteli’nin yakınına böyle büyük bir kent park projemiz var.
H.T.Ü.: Engelliler için Tekirdağ kolay bir kent değil. Onlar için çalışmalarınız var mı?
K.A.: Bu konuyla ilgili tabii ki çalışmalarımız var ancak Ekrem Başkan bu konuya çok daha fazla hakim. El ele vererek güzel projeler çıkaracağız. Şuanda evde bakım hizmetimiz çok beğenildi. Ayrıca merkez, Çorlu ve Çerkezköy’de Kadın Dayanışma Merkezi açtık.
H.T.Ü.: Her kentin öne çıktığı bir kimlik vardır. Kimi turizm kimi sanayi kimi öğrenci kimi kültür kentidir. Tekirdağ hangi kimliği ile bir adım önde sizce?
K.A.: Tekirdağ liman kenti olacaktır diye düşünüyorum. Tarım ve hayvancılık yönü de elbette kuvvetli. Tarihi güzelliklerini de yok sayamayız. Bizim amacımız çevreye duyarlı, yaşanabilir ve mutlu bir Tekirdağ oluşturmak.
H.T.Ü.: Peki, iş bir yana kendi yaşamında Kadir Albayrak nasıl biri, neler yapıyor, çocuklarıyla birlikte zaman geçiriyor mu?
K.A.: Üzerime aldığım bu görev bütün zamanımı alıyor ancak ben hiç şikayetçi değilim. Tabii ailemle az zaman geçirebiliyorum fakat bunu anlayışla karşılıyorlar. Önceden de sabahları yürüyüş yapıyordum bunu yine devam ettirmeye çalışıyorum. Akşamları evde eşimle 1 saat yemek yiyoruz bunu çok seviyorum. Hem dinleniyor hem birlikte zaman geçirmiş oluyorum. Sonra her akşam yine 1.5 saat evde çalışıyorum. Hafta sonu kahvaltılarımız önemlidir. 2 – 3 saat sürer, uzun uzun kahvaltımızı yaparız. Bir kızım bir oğlum var. Oğlum özel bir hastanede doktor, kızım ise eşiyle Ankara’da yaşıyor. Sağlık Meslek Lisesi kurdular, kendisi öğretmendir. 4 tane torunum var. Çocuklarımı büyütürken özellikle oğlumu biraz daha sıkarak büyüttüm diyebilirim. Ama bakıyorum şimdi torunlarıma karşı çok farklıyım. Torunlar beni duygusallaştırdı. Eşime de diyorum “torunlarımız bizim duygusallığımız” diye. Ailem her zaman yanımda ve destekçim oldu. İyi ki varlar ve sonsuz teşekkürler…
H.T.Ü.: Son olarak yerel basın demek istiyorum. Malum bir süre aranızı bir türlü tatlıya bağlayamadınız basın ile.
K.A.: (Gülüyor) Yanlış anlaşılma dönemleri oldu ne var ki basının tenkitlerine her zaman saygı duyuyor ve dikkate alıyorum. Ancak hakaret boyutunda olmadığı sürece. Benim de basından bir ricam var aslında. Ne zaman aralarında bir uzlaşma sağlayacaklar diye sormak istiyorum.
H.T.Ü.: Sayın Başkanım hem zaman ayırdığınız için hem de samimi ve güler yüzle ağırladığınız için çok teşekkür ederim. İyi çalışmalar dilerim.
Okunma Sayısı : 1336