BU NE PERHİZ!

Ak Partili milletvekilleri ve yöneticiler her fırsatta CHP'li Tekirdağ Belediyesini eleştirirken son yaşanan aşırı yağış nedeniyle yaşanan olumsuzlukları da sosyal platformda sürekli gündeme getiriyorlar. Oysa ki aynı eleştiriler aynı olayların yaşandığı Çerkezköy Belediyesi için yapılmıyor.

Ak Parti Tekirdağ İl Yönetimi ve Milletvekilleri seçimler yaklaştıkça CHP'li Tekirdağ Belediyesini ve onun başkanı Adem Dalgıç'ı yoğun eleştiri bombardumanına tutarken, son yaşanan su baskınlarını da çok iyi kullanarak yapılan alt yapının yetersizliğinden ve paraların boşa harcandığından söz ettiler.

Özellikle Muratlı caddesi ve henüz bitmeyen Ertuğrul mahallesi alt yapısını eleştiren Ak Partililer Tekirdağ kent merkezinde buldukları her olumsuz fotoğrafları sosyal medyada ve paylaşım sitelerinde gündeme getirerek eleştirilerini sürdürüyor. Oysa ki Avrupa'da 'AFET' olarak nitelenen bu tür durumlarda siyasilerin çok da bu konuları eleştirmediği biliniyor. Aynı durum iki dönemdir Belediye Başkanlığı yapan Ak Partili Ali Ertem için de geçerli değil mi? Çünkü su baskınları ve yolların çökmesi Tekirdağ kent merkezinden daha fazlası ile Çerkezköy'de oldu.

Nüfus yoğunluğu kent merkezi ile aynı olan Çerkezköy ilçesinde iki dönemdir Belediye Başkanlığı yapan Ali Ertem çok mu başarılı da Ak Partili vekiller ve yöneticiler eleştirilerde bulunmuyorlar. Daha ilk döneminde büyük siyasi risk alarak alt yapıya yönelen Adem Dalgıç'ı bu denli eleştirmek çok mu etik. Yoksa İkinci döneminin sonuna gelen Ak Partili Ali Ertem'in alt yapıdaki 'yetersizliğini' görmezden gelmek siyasi olarak de kadar doğru?

Bu nedenle Ak Partili yöneticilere Tekirdağ Pusula Gazetesi olarak biraz daha insaflı olmaları yönünde bir çağrıda bulunurken, biraz da empati yapmaları gerektiğini söylememiz gerekiyor. Sonuçta doğal afetler her zaman her yerde olabilir. Van depreminden sonra CHP'nin Ak Parti hükümetini yetersiz olduğu yönündeki eleştirisi ne kadar olumsuz bir tavır ise, Çerkezköy'de kendi partilisini görmeden kent merkezinde CHP'ye eleştiride bulunmak o kadar doğrudur.

HABER&YORUM: Özkan Dikmen