OBEZİTEYE KARŞI MÜCADELE

 

OBEZİTEYE KARŞI MÜCADELE

 

 

Dünyada 400 milyon obez insan olduğu  hesaplanmaktadır. Bunların 2 milyona yakını ise aşırı obezdir. Dünya sağlık örgütünün verilerine göre ise dünya nüfusunun %10’nu obeziteden muzdariptir. Üstelik 21. yüzyılda bu problem yetişkinler kadar çocukların da problemi haline gelmiştir.

         

Obezite dünya üzerinde morbiditenin (hastalık oluşumu) en önemli majör sebeplerindendir. Üstelik 21. yüzyılda bu problem yetişkinler kadar çocukların da problemi haline gelmiştir. Tüm sistemleri, kalp dolaşım sistemini olumsuz etkilemesinin yanında obezite,  öncelikle şeker hastalığı, kalp problemleri ve kanser oluşumuna yatkınlık ile birlikte KOAH ve astımla da yakın ilişkili bulunmuştur.


Obezite ve solunum sistemi yan yana düşünüldüğünde doğaldır ki akla ilk gelen problemler Obezite Hipoventilasyon Sendromu ve Uyku Apne Sendromlarıdır. Çünkü obezite bu iki hastalıkta anahtar rol oynar. Kısaca bahsedebiliriz ama aşırı kiloların yol açtığı problemler bu ikisi ile sınırlı değildir. Obeziteden bahsederken santral ve periferik olarak iki ayrı türünden söz edebiliriz. Santral obezite erkeklerde ön plandayken, göğüs duvarı ve karın bölgesini içerir. Periferik obezite kadınlarda yaygındır ve deri altı yağ dokusunun artmasıyla belirgindir.  Abdominal obezite solunum sıkıntılarıyla ilişkilidir. Önemli olan bel çevresi ve bunun kalça genişliği ile olan oranıdır. Sadece solunum problemleri değil diğer hastalıklar da bu oranla ilişkilidir. Obezite ile ilişkilenen bazı sorunları şu şekilde maddeleyebiliriz:


*Özellikle Morbid obezlerde (vücut kitle endeksinin 30'un üzerinde olduğu ve  şişmanlığın kendisinin bir hastalık olduğu durumda) hem göğüs kafesi üzerinde hem de karın içinde biriken yağ mekanik olarak solunum işini zorlaştırırlar, diyafram hareketleri kısıtlanır. Ayrıca akciğerin hareket kapasitesi ve elastikiyeti azalır. Vital kapasitede de ve pek çok volumde azalma oluşur. Bu durum özellikle bel / kalça oranı ≥0,95 olan kişilerde ön plandadır. Bunun sürekli olması solunum ve erken dönemde kalp yetersizliğinin gelişmesine neden olurlar. Vücut kitlesinin artması ile birlikte oksijen tüketiminde de artma olur. Vucutta karbondioksit birikimi meydana gelir. Özellikle hareketin azaldığında uzun ve kırıklar nedeniyle zorunlu olan immobilizasyon dönemlerinde akciğer embolisi (Akciğerin atardamarlarının pıhtı ile tıkanarak ölüme dek gidebilen ciddi bir sorundur) obezlerde normalden çok daha fazla görülür.


* Uyku Apne Sendromu belkide obezite ile ilgili en majör solunum problemidir. Bugün pek çok tıp disiplini uyku kalitesinin ve uyku içindeki olayların insan sağlığı üzerindeki olumlu ve olumsuz etkilerinin önemini anlamış ve araştırmaya başlamıştır. Yine bugün en net olarak bilinen uyku ile ilişkili sorun “uyku apne sendromudur” Bu sorun kısaca uyku sırasında horlama ve aralıklı olarak solunumun durması olarak tanımlanabilir.


Buradaki apne sözcüğü aralıklı olarak solunumdaki durmayı anlatmaktadır. Horlama aslında bir belirtidir. Bunun sonrasında gelişebilen asıl hastalık tıkayıcı uyku apne sendromudur. Apne solunumunun 10 saniye durmasıdır. Apnenin değişik tipleri bulunmaktadır, ancak en sık görülen tipi, tıkayıcı uyku apnesidir. Hipopne ise, solunumun %50 azalmasıdır. Uyku sırasında gelişen bu apneleri, apne indeksi denilen bir rakamla ifade ederiz ve bu Apne indeksi uykunun 1 saatlik dönemindeki apne sayısıdır. Bu değerin 5’in altında olması normal kabul edilir. Apne indeksi saatte 5’in üzerinde olduğu zaman tıkayıcı uyku apnesi teşhisi koyulur.


Apne'nin belirtileri;

            *          Devamlı yükses sesli horlama şiddetinin gittikçe artması, uykuda boğulma, çırpınma ve anlık nefes durmaları sonucu sıçrayarak uyanma,

            *          Kalitesiz uyku sonucu gün boyunca devamlı yorgunluk, konsantrasyon bozukluğu,

            *          Yorgunluğa bağlı kişilik değişiklikleri,

            *          Araba kullanmak gibi dikkat gerektiren günlük aktivitelerde performans düşüklüğü,

            *          Sabah baş ağrıları,

            *          Seks hayatında azalma,

            *          Kilo almada artış,

            *          Tansiyonda artma,

            *          Kalp damar problemlerinin başlaması.


Tüm bu sayılanlar “uyku apne hastalığının doğal sonuçlarıdır. Bu sonuçların bir kısmı için daha uzun zaman gerekse de çok kısa sürede hastanın hayatını olumsuz yönde hızla etkileyen sonuçlar çok erken gelişen tansiyon hastalığı, sürekli hale gelen baş ağrıları, günlük entelektüel performansın azalması halsizlik, uyku halidir. Özellikle de trafik kazaları bu hastaların en önemli yaralanma ve ölüm sebeplerindendir.


            *          Obezite Hipoventilasyon Sendromu ise yukarıda sayılan ve solunum yetersizliğine yol açan tün patafizyolojik durumların birleşmesiyle meydana gelen bir durumdur. KOAH astım gibi belirgin tıkayıcı solunum yolu hastalıkları olmaksızın yaşanan bir solunum yetersizliğidir. Tanı ve tedavide zorluklar yaşanan ve yegane tedavisi de belki de kilo vermek olan tek hastalıktır.

 

            *          Son olarak KOAH (Kronik Tıkayıcı Akciğer Hastalığı/Kronik Bronşit, Amfizem) ve Astım'a sahip hastalarda birlikte varolan obezitenin tedaviyi zorlaştırdığından bahsetmek gerek. KOAH 'ta en önemli etyolojik sebep olan sigaranın bırakılmasının ardından savaşılması gereken ikinci neden eğer varsa obeziteyken,  tedavisi normalde daha kolay olan astımın tedavisinde ise obezite tedaviye direnç gelişmesine sebep olmaktadır.


Yurt dışında trafik kazaları yapan kişiler üzerinde geriye dönük olarak yapılan bir araştırma obeziteye bağlı uyku apnesi olan hastaların kaza risklerinin uyku apnesi olmayanlara göre 7 katı daha fazla olduğunu göstermiştir. 

 

Yayınlanma Tarihi : 17 Mart 2014
Okunma Sayısı : 1300
reklam yan