Doğal güzelliklerin adresi, Şile

İsmini yaban çiçeği anlamına gelen hoş kokulu bir bitkiden alan Şile, M. Ö. 7. yüzyılda Bitinler tarafından kurulmuştur. Geçmişten bu yana Aschil, Philee, Artene ve Kilia isimleri ile anılmıştır. Bölgede Hitit, Roma, Bizans ve Osmanlılardan kalan zengin tarihi eseler bulunur.

Şile’nin ilk yerleşik kavmi Greklerdir. Şile’nin ismi de, antik Miletos’lu kavimlerinden ve onların güzellik ve doğa tutkularından gelir. Miletoslular’ın kentlerini, çevrenin doğal özelliklerinden esinlenerek adlandırdıkları bilinir. Bu ilk yerleşimcilerin, tepeleri renklendiren ve çevreye mis gibi kokular saçan mor çiçekleri görünce, kente kendi dillerinde ‘Mercanköşk’ adını verdikleri kabul edilir.  Geçmişten bugüne Philee, Shila, Aschil, Artena, Kilio ve Kalpe gibi isimlerle anılan bu yerleşim yerinde, çok eski çağlardan bu yana yaşam belirtilerine rastlanır. Şile ve çevresinde araştırma yapan uzmanlar, bu bölgede yer alan sayısız mağaranın özellikle ilk çağlarda insanların yerleşimi için uygun olduğu yorumunu getirirler. Dere yataklarında bulunan çakmak taşlarından yapılmış aletler, buranın tarihinin Paleolitik ve Mezolitik devre kadar uzandığını gösterir.

 Araştırmalar bölgede Cilalı taş devrinden beri insanların yaşadığını ortaya koyar. Kefken ile Bulgaristan sınırı arasındaki Karadeniz sahil kesiminde yapılan prehistorik çalışmalar ve toplanan veriler, Şile’nin Ağva ve Sahilköy (Domalı) köylerinin İstanbul’un en eski buluntu yerleri arasında olduğunu doğrular.

 Şile’nin tarihi; istilalar, kuşatmalar, savaşlar ve farklı kültürlerin bölge üzerinde egemenlik kurma yolundaki çalışmaları ile doludur. Tarih içinde Hitit, Frigya, Lidya, Pers, Bithynia, Roma, Bizans egemenliğinden kalan bölge de, sonunda Kurtuluş Savaşı’nın ardından Türk topraklarına dâhil olur.

Ülkemizin en geniş gövdeli feneri olan Şile Feneri, 1859 yılında Fransız tasarımı olarak yapılmış. 60 metre yükseklikteki kayaların üzerinde bulunuyor. Görselliği ön planda olan kule feneri sekizgen biçiminde ve siyah beyaz boyalıdır. Diğer İstanbul fenerlerine nazaran daha uzun bir menzile sahip. Kendi etrafında dönerek ışık yakan lambanın aydınlığı 25 mil uzaklıktan görülebiliyor.

 

Şile Ocaklı Ada Kalesi, uzun ve köklü bir tarihe sahiptir. Cenevizlilerin inşa ettiği kale, Osmanlılar tarafından kullanılmıştır. 100 m2 genişliğinde ve 12 metre yüksekliğinde olup denizden gelecek saldırılara karşı gözetleme amacıyla inşa edilmiştir.

 

Yeniköy'deki Rumlardan kalma binaların temel kalıntıları, köprüler, çeşmeler, vaftiz yeri ve kilise harabeleri de yörenin görkemli tarihini gözler önüne sermektedir.

 

1871'de Hatice Hanım adında Mısırlı bir kadın tarafından yaptırılan Hanımsuyu Çeşmesi, 600 yıl önce Bizanslılar tarafından yaptırılan Kabakoz Köyü Çeşmesi yörenin ünlü çeşmeleridir.

 

Görmenizi tavsiye edebileceğimiz Şile'nin doğa güzellikleri ise merkezinde 10 km, Karadeniz kıyısında toplam 60 km uzunluğundaki tertemiz kumsalları, akış biçimi ağlayan bir insanın gözyaşlarına benzetildiği için bu adı alan ve Şile Feneri'nin 600 m gerisinde, taşlar arasından çıkan bir su kaynağı olan Ağlayan Kaya başta gelenlerdir.

 

Şile'ye 2 km uzaklıktaki, kırmızı-turuncu renkli, demir-bakır alaşımlı ve radyoaktiviteli kumları ile Bizanslılar zamanından beri birçok romatizma hastasının tedavisinde kullanılan Kumbaba Tepesi, Şile'ye 33 km uzaklıktaki Değirmençayırı köyünün güney batısında ve Şile-Gebze ilçeleri sınırları üzerindeki Değirmençayırı Şelalesi ve beldenin hemen her yerinde bolca bulunan kara ve deniz mağaralarını da görmeden olmaz. 

Yayınlanma Tarihi : 2024-7-23 16:52:37
Okunma Sayısı : 336
sugar chef