AYDINLANMANIZA IŞIK TUTAN BİR İSİM, EDİP ALMA

Pusula Gazetesi olarak özel röportajlar yapmaya devam ediyoruz. Bu haftaki özel röportaj konuğumuz Edip Alma. Edip Bey öncelikle “mum olup aydınlanmak için önce kendin yanmalısın” cümlesinden yola çıkarak uzun yıllar kendi yolculuğunda var olan bir isim. Nihayetinde asıl olanları asla göremeyenlere kendi yolculuklarında deyim yerindeyse yarenlik yapıyor. Danışanlarının aydınlanmalarına şifalı ışık tutuyor.

Hepimizin bildiği gibi insan öteden beriye arayış içinde. Kimi zaman neyi aradığını bilmese, aradığını unutsa bile o arayış asla noktalanmıyor. Belki de yaşamın kendisi bu. Fakat özellikle bazılarımız için bu arayışlar olabildiğince sancılı oluyor Bu yüzden kimi zaman işin içinden çıkamayız. O anlarda bize yolun ucundaki ışık için ipucu olabilecek bir el ararız. İşte Edip Alma tam olarak öyle bir isim. Eğer yolunuzda kafanız karıştıysa, bazı konular için ihtiyacınız olan şey gerçek bir aydınlanma yaşamak ise Edip Hoca bunun için çok doğru bir adres.

Biz röportaj esnasında bile kendisinden çok şey öğrendik ve baştan sona çok keyif aldık. Sizlerin de keyifle okumasını diliyoruz.

 

Habibe Tilki Üzel: Öncelikle sizi biraz tanıyabilir miyiz?

Edip Alma:  Elbette. Ben Edip Alma. 1971 Afyonkarahisar doğumluyum. 16 yaşında iken askeri liseye girdim ve 2012 yılında TSK’dan emekli olarak ayrıldım. Sosyoloji mezunuyum. Aldığım çok sayıda eğitimlerden sonra 14 Nisan 2014’de Parantez Danışmanlık ofisimi açtım. O günden beri de hizmet vermeye devam ediyorum.

 

H.T.Ü.: Yıllarca askeriyede çalışmış biri olarak akabinde şuan yaptığınız iş arasında tam bir tezatlık mevcut. Biri tamamen mantık iken diğeri daha çok duyguları anlamak gibi bir durum değil mi?

E.A.: Aynen öyle. Askeriye disiplin ve mantık demek iken şimdiki işim insanların duygularını birlikte anlamaya çalışmak, olabildiğince içimize dönmek. Işığımızı ortaya çıkarmaya çalışmak.

H.T.Ü.: Bu iki ayrı dengeyi nasıl kurmayı başardınız?

E.A.: Aslında benim için çok zor olmadı çünkü ben askeriyede çalışırken de hep içime, kendi dünyama dönmeyi çok seviyordum. Her zaman çok iyi bir dinleyici idim. Hayatı zorlaştırmayı değil kolaylaştırmayı seviyordum. İnanın yaşam çok basit, olduğu kadar. Biziz zorlaştıran, karmaşık hale getiren.

 

H.T.Ü.: Bu anlamda eğitimler aldınız elbette değil mi?

E.A: Tabii fazlasıyla eğitim aldım. Hem yurt içi yurt dışı çok fazla eğitime katıldım. Konu aynı aslında ülkeler farklı olsa da. Söylenen şey de aynı. Mesele madde dünyasındaki sorunların üzerine çıkıp, oradan bakabilmek. Hep diyorum önce kendimizi sevmeyi öğrenmek zorundayız. Bu bencillik değil. Herkes sevgiyi arıyor ama başkalarının. Önce biz kendimizi sevmeliyiz. Sonra o diğer sorun saydıklarınız önemsiz geliyor kişiye.

 

H.T.Ü.: Size gelen danışanlarınız ile nasıl bir uygulama gerçekleştiriyorsunuz? Hangi hizmetleri veriyorsunuz?

E.A: Aile terapi, kariyer planlama, ilişki terapi, anne baba çocuk terapisi gibi pek çok konuda hizmet veriyorum. Bunların dışında lgs’ye girecek öğrenciler ile çalışmalarım mevcut. Birlikte program hazırlıyoruz, heyecanı kontrol etme üzerine çalışıyoruz. Biyoenerji üzerine kişisel çalışmalar yapıyoruz. Atalarımıza kadar iniyoruz.

“Yaşama tutunduğumuz enerjimize sıkı sıkı sahip olmalıyız.”

H.T.Ü.: Biyoenerji olayını sıklıkla duyuyoruz, nedir biyoenerji?

E.A.: Bioenerji her insanın içinde bulunan yaşama dair olan enerjidir. Herkesin farklı farklıdır. Fakat düzenli çalışmalar ile bioenerjimizi de düzenleyebiliriz. Bazen enerji kanaları tıkalı oluyor. Yeme içmeden tutun spora kadar hayatımızda bazı şeyleri revize etmeliyiz. Yaşama tutunduğumuz enerjimize sıkı sıkı sahip olmalıyız.

H.T.Ü.: Siz bunu nasıl başarıyorsunuz?

E.A.: Benim günde kendimle baş başa kaldığım en az üç dört saatim vardır. Her gün düzenli spor yapıyorum. Yoga yapıyorum. Meditasyon yapıyorum. Kendimi ve ruhumu dinlemeyi çok seviyorum. Günlük koşturmada herkes çok hızlı hayatlar yaşıyor ancak bunu yaparken herkesi dinliyor belki ama kendini dinlemeyi es geçiyor. Sonra bir yerde ruhu, beyni ne yazık ki onu da dinlemesini başka şekillerde mesaj vererek belirtiyor.

H.T.Ü.: Danışanlarınız ile birlikte nasıl bir yol izliyorsunuz?

E.A.: Ben onlara asla bir konu hakkında öğüt veya şunu böyle yap demiyorum. Karar vermek benim haddim değil ama kişi sen ne karar verirdin diye sorarsa şayet düşüncemi tabii söylüyorum. Ben onlara yol arkadaşlığı yapıyorum. Aydınlanmaları için destek oluyorum. Farkındalıklarını arttırmaya çalışıyoruz. Dahası bazıları bazı konulara fazla takılıp kalıyor. Bazen bırakmayı bilmek lazım. O zaman elimiz boş yere acımaz. Korkulara körü körüne bağlanmak çok yorucu. Ama tek başımıza yapamayabiliyoruz. İşte bu yüzden ben elimden geldiğince destek oluyorum.

H.T.Ü.: Atalara inmek, onlarla konuşmak diyorsunuz bu nasıl olabiliyor?

E.A.: Böyle söylediğimde eminim çok kişi bir mana bulamıyor. Ama bazen bizim bile anlam veremediğimiz düşünce ve yaptıklarımızın nedeni belki de kendimiz değiliz de atalarımızdır. Onlarla yüz yüze gelip hesaplaşmak, konuşmak belki de affetmemiz gerekir. Yaptığımız çalışmalar ile bunu gerçekleştiriyoruz.

“Bencil olmayın ama önce ‘ben’ diyebilin”

H.T.Ü.: Bir danışan ile kaç seans birlikte yürüyorsunuz?

E.A.: 45 dk ile 1 saat arasında değişip 8-10 seans arasında birlikte devam ediyoruz. Bazen 10-15 seanas olan da var. Kimi ise bir süre gelip ara verip yeniden devam etmeyi tercih ediyor. Ben isteyen kapımdan girsin diyorum. Ben zorla bir ışık yakamam eğer kendi istiyorsa bunu başarabiliriz. Gelen danışanlarıma bencil olmayın ama önce ben demeyi de bilin diyorum. Yani insan önce kendini sevmeli. O zaman bir şeyler daha kolay oluyor. 

H.T.Ü.: Duygular gözükmüyor fakat gerçekten canlılar mı?

E.A.: Bunu çoğu kişi soruyor. Duygu denilen şey ne? Biz mi yaratıyoruz diye. Duyguların titreşimleri vardır. Bazı duyguları neden yaşadığımızı bilmeyiz, sorarız kendimize bulamayız. Oysa nedeni biz olmayabiliriz. Atalarımızdan gelen genetik duygularda vardır ve gerçekten bağlantısı sağlamdır. İşte bunların aydınlanmasını yaşamak gerek duyguyu yönetmek için. İşte o zaman patron siz olursunuz.

H.T.Ü: Siz zor bir durum yaşadığınızda nasıl baş ediyorsunuz?

E.A.: Hayat gerçekten şöyle böyle demeye gerek olmayan bir olgu. Mutluluk varsa elbette keder de var. Keder geldiğinde neden oldu demek yerine kabul ediyorum. Şuan zor bir an ve bunu yaşıyorum diyorum. İnanın bu daha kolay oluyor. Hayat bu zorlukla bana bir ders veriyor diyorum ve gerçekten de bir zaman sonra nedenini daha iyi görebiliyorum. Ancak bakış açısı çok önemli. Bunu geliştirmek lazım. Yoksa haritayı okumak kolay olmayabilir.

H.T.Ü.: Size ulaşmak isteyenler nereden ulaşabilirler?

E.A.: Ben şunu diyorum nasıl bedenimizi temizliyorsak ruhumuzu da temizlemek şart.  Meditasyon olmazsa olmaz. Ruhumuz eğer kirlenirse depresyon kapımızı çalıyor. Hem birebir hem online eğitimler de veriyorum. Adresim: Parantez Danışmanlık; Orta camii mahallesi, namık kemal cadesi, no.5 turşucular İşhanı, kat.4 Süleymanpaşa Tekirdağ

0532 331 90 56 / instagram: parantezyasamkocluğu  

 

H.T.Ü.: Sevgili Edip Hocam çok keyifli bir röportaj oldu. Bize zaman ayırdığınız için çok teşekkür eder, iyi çalışmalar dileriz.

Yayınlanma Tarihi : 2022-6-9 14:30:43
Okunma Sayısı : 1873
sugar chef